İsrail’in Gazze saldırıları karşısında dünyanın sessiz kalmasını eleştiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Bizim için Filistin davası kalbimizde ve zihnimizde duran inançlarımızın bir parçasıdır. Bizim dünya görüşümüzün bir parçasıdır. Bizim varlık sebebimizdir” dedi.
Kurtulmuş, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, ile birlikte partisinin Afyonkarahisar İl Teşkilatı tarafından verilen kahvaltı programında kentteki sivil toplum örgütleri temsilcileri ile bir araya geldi. Gerçekleştirilen toplantıda konuşan ve Filistin konusuna değinen Kurtulmuş, saldırıya dünyada birkaç ülke dışında konuya ses çıkmamasını eleştirerek, acilen ateşkes ilan edilmesi gerektiğini kaydetti. Kurtulmuş şunları söyledi:
“Kaç tane ülke biraya gelip ‘Şu İsrail saldırılarını nasıl önleyebiliriz’ diye ortak masa etrafında toparlanıyor. Şunu burada takdirle ifade ediyorum ki bazı Latin Amerika ülkelerinin son derece önemli bir şekilde İsrail ile diplomatik ilişkilerini de keserek kararlar aldıklarını görüyor ve takdirle bunları izliyoruz. Yine bu ülkeler başta olmak üzere ABD’de İngiltere de Avrupa kıtasındaki bazı ülkelerinde halklarında sokağa çıkarak bu vahşete dur dediğini görüyor ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Şunu çok açık söylüyorum. Halklar nezdinde İsrail kurulduğundan bu yana en büyük tepkiyi bu Gazze türü operasyonel tarzlarında almaktadır. Ama ne yazık ki halklar bu telden çalıyor olmasına rağmen bütün dünya ülkeleri maalesef bir çoğu İsrail’in bu barbalığı karşısında sessiz kalmayı tercih etmektedir. Bir tek güçlü bir ses olarak bu coğrafyada Türkiye’nin sesi ortaya çıkıyor.”
“BİZİM VARLIK SEBEBİMİZDİR”
Filistin konusunda Türkiye için siyasi bir mesele dışında daha fazla anlamlar ifade ettiğini belirten Kurtulmuş, “Sonu ne olursa olsun neye mal olursa olsun bu haksızlığa dur diyecek bu gür sesi ortaya koymak zorundayız. Çünkü biz sıradan bir ülke değiliz. Biz 400 küsur yıldır bu toprakları yönetmiş bir milletin çocuklarıyız. Bu 400 küsur senede bir tane din kavgası yok, bir tane mezhep kavgası yok, bir tane etnik çatışma yok. 400 sene orada Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler bütün mezhep ve meşrepler yana yana yaşamıştır. Her türlü farklı millet barış içerisinde yaşamıştır. Hiç kimseye dininden dolayı, dilinden dolayı, kıyafetinden dolayı Osmanlı yönetimi ‘kaşının üstünde gözü var’ demedi. Kiliseler açık, ağlama duvarında Yahudiler ibadetlerini yapabiliyorlar. Hemen 50 metre yanında da Müslümanlar Mescidi Aksaya gelip namazlarını kılıyorlar. Kimse kimseye yan gözle bakmıyor, yan gözle bakmıyor, malını mülkünü elinden almıyor. İşte böyle bir medeniyetin çocukları olarak herkesten çok Filistin barışı hakkında konuşma hakkımız var. Herkesten daha çok insanlığa insanlık referanslarını ortaya koymaya hakkımız var. Onlar bunları bilmezler. Ama biz insanları nasıl barış içinde yan yana yaşabileceğimizi biliriz. Bizim tarihimiz bunların örnekleriyle doludur. Dolayısıyla bütün dünya sırtını dönse biz Filistin davasına sırtımızı dönmeyeceğiz. Filistin meselesi bizim için sadece bir siyasi bir mesele olmanın ötesinde insani bir meseledir. Bizim için inancımızın bir parçasıdır. Filistin davası önümüzdeki dosyalarda yazılı olan kelimelerden ibaret değildir. Bizim için Filistin davası kalbimizde ve zihnimizde duran inançlarımızın bir parçasıdır. Bizim dünya görüşümüzün bir parçasıdır. Bizim varlık sebebimizdir” dedi.