Son dönemde marketlerdeki satış fiyatı 10 liraya kadar çıkan limon, bu sezon da el yakacak. Bu yıl yağışların az olması ve doğal afetler nedeniyle limonda yüzde 30 rekolte kaybı olacağını belirten Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, “900 bin ton civarında olan limon üretimimiz, bu yıl 550 bin-600 bin ton ancak olabilir” dedi.
Narenciyede hasat döneminin başlamasıyla birlikte gözler yeniden limona çevrildi. Son dönemde kilogram satış fiyatı 10 liraya kadar çıkan limonun bu yıl tüketiciye kaç liradan ulaşacağı merak edilirken, rekoltenin yüzde 30 düşeceği açıklaması, limonun bu sezonda da tüketicinin cebini yakacağı tahmin ediliyor.
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, 2014-2015 yılı narenciye hasat sezonunun 15 Eylül 2014 tarihi itibariyle başlaması dolayısıyla İHA muhabirine açıklama yaptı. Bu yıl narenciye ürünlerinin ihracat başlangıç tarihinin, kendilerinin de içinde bulunduğu Kesim ve İhracat Tarihi Belirleme Komisyonu tarafından 18 Eylül 2014 olarak belirlendiğini bildiren Gökçel, şu andaki izlenimlerine göre geçen yıl yaşanan doğal afetler sebebiyle hem Türkiye’de hem İspanya, Arjantin gibi ülkelerde limon rekoltesinin bu yıl da yine düşük olacağını söyledi. Ellerinde sağlıklı bir veri tabanı olmadığı ve tarım ilçe müdürlüklerinde bugüne kadar hep tahmini raporlar verildiği için rekoltenin ne kadar olacağını öngöremediklerinin altını çizen Gökçel, “Aslında bu acı bir gerçek. Bütün sıkıntı burada. Yaş sebze meyvenin pazarlanması ya da sanayide değerlendirilmesiyle ilgili öngöremememiz bu veri tabanının olmamasından kaynaklanıyor. Bu veri tabanının mutlaka olması lazım. Bunu ısrarla söylüyoruz. Bunun da kolayı var, üretici birliklerini mutlaka faal hale getireceksiniz, üreticiler mutlaka bu birliğe üye olmalı ve ürünler kayıt altına girmeli. Çiftçi Kayıt Sistemi’nin de yeniden gözden geçirilmesi ve çiftçilerin bu sisteme dahil olmalarının sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
“LİMONDA YÜZDE 30 REKOLTE KAYBI VAR”
“Dolayısıyla burada ne benim ne bir başka yetkilinin gerçek rakamlara yakın bir rakam telaffuz etmesi mümkün değil” diyen Gökçel, yine de gözlemlerine dayanarak verebileceği tahmini rakamlar olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Geçen yıla göre limonda yüzde 30 rekolte kaybı var. Bizim genel olarak 850 bin-900 bin ton civarın limon üretimimiz var. Bu yıl da 900 bin tonu baz alırsak yüzde 30 kayıpla 550 bin-600 bin ton üretimimiz ancak olabilir. Tahmini rakamdır bu. Kimseyi de yanıltmak istemiyorum ama gözlemlerimiz böyle.”
Tarım ürünleri, yaş sebze ve meyve fiyatlarının piyasadaki arz ve talebe göre oluştuğuna dikkat çeken Gökçel, arz fazla talep düşükse fiyatın da düştüğüne, arz düşük talep fazlaysa fiyatın belirli seviyenin üzerine çıktığına işaret etti. Türkiye’de son dönemde bunların yaşandığını vurgulayan Gökçel, “Bu yıl limonda rekolte eksik ama kalite gerçekten de meyveler az olduğu için harika. Portakal, mandalina ve greyfurt çeşitlerinde rekolte yeterince var gibi görünse de yağışların az olması sebebiyle ürünlerin de fazla meyve tutmasıyla orada da bir miktar kalitede kayıpları var. Yani yeterince ürünün yetişmediği kanaatindeyiz, şu an öyle görünüyor. Bu da önümüzdeki günlerde çiftçiye ve fiyatlara nasıl yansır, bunu pek tahmin edemiyoruz” şeklinde konuştu.
“RUSYA’YA İHRACATIN ARTMASI ÜRETİMDEKİ FİYATLARA MUTLAKA YANSIYACAK”
Ukrayna ile ilişkilerinin bozulması nedeniyle Amerika ve Avrupa ülkelerinin ambargo uyguladığı Rusya’nın, gıda ve tarım ürünlerini Türkiye’den alacağını duyurmasının ihracatın artması açısından çok olumlu olduğunu belirten Gökçel, ancak bu durumun iç piyasadaki fiyatlara da ister istemez yansıyacağını kaydetti. Rusya’nın talebinin hem çiftçiyi hem de ihracatçıları bir beklentiye ittiğini dile getiren Gökçel, zaten ihracatın giderek arttığı Rusya’ya önümüzdeki dönemde yaş sebze meyve, özellikle de narenciyede ihracatının daha fazla artacağını ortaya koyduğunu söyledi. “Ama şu bir gerçek, eğer bu yıl Rusya’ya ihraç ettiğimiz narenciye ve diğer yaş sebze meyvede artış olursa bu ister istemez üretimdeki fiyatlara mutlaka yansıyacak” diyen Gökçel, hem çiftçiye hem ihracatçıya seslenerek, “Her ne kadar bu fiyat makasları çok aralıklı olsa da aslında bunun bir dengede olması lazım. Biz bunun istikrarlı olmasını istiyoruz. Yani fiyatın bir yıl altta bir yıl tepede olmasından ziyade normal seviyelerde hem çiftçiyi memnun edecek hem ihracatçının yurt dışında rahatlıkla ürününü satacak bir piyasa oluşursa bu uzun vadede herkese fayda ve kar olarak döner” dedi.
“LİMONDA 10 LİRA FİYAT AFAKİ”
Limonun fiyatının 10 liraya kadar çıkmasını da değerlendiren Gökçel, “Limonda 10 lira fiyat afaki bir fiyat. Bu fiyat ne üreticiye bir fayda sağladı ne de bu işin ticaretini yapan insanlara fayda sağladı. Üretici hasat döneminde bir soğuk afetiyle karşı karşıya kaldı, ürününü haraç mezat satmak zorunda kaldı. Soğuk olana kadarki arada geçen dönemde bu işin ticaretini yapan insanlar bir miktar ürününü depoladıkları için onlar biraz o zararları üstlerinden atabildiler. Dolayısıyla 10 lira fiyat bunun ticaretini yapan insanlara da fayda sağlamadı. Sadece marketlerde görünen 10 liraydı, toptan 10 lira değildi. Normal fiyat şu, üretim maliyetlerinin üstünde yüzde 40-50 gibi bir fiyat farkıyla eğer biz ticaretini yapan insanlara ürünlerimizi satabilirsek para kazanmış oluruz. Yani limonda 90 kuruş ile 1 lira arasında fiyatlar gerçekten bu yıl da gelecek yıl da devam ederse bundan hem çiftçi kazanır hem ticaretçi de ona göre önünü belirler. Yani 90 kuruş ya da 1 liraya aldığım ürünü 2-2,5 liraya yurt dışına satacaksam para kazanacağım düşüncesiyle bu işin ticaretine devam eder. Dolayısıyla sürekli çiftçiden ürün talep eden bir yapı oluşturmuş oluruz” diye konuştu.
“LİMONU DALINDA 1 LİRAYA SATARSAK İDDİA EDİYORUM TÜKETİCİ 2 LİRAYA ALIR”
Limonun, iç piyasadaki tüketiciye mevsiminde çok pahalı bir fiyata yansımayacağını da belirten Gökçel, “1 liraya biz dalında limon satarsak ben iddia ediyorum, 2 liraya tüketici perakende olarak limonu tüketebilir. Ama tabii ki kötü niyetli ticaretçiler de var. Yani piyasanın talebinin artmasını hisseden ticaretçiler bunu aşırı fiyat farklılıklarıyla da tüketicilere satabiliyorlar maalesef. Dolayısıyla bunların bu şekilde oluşmaması için biz hep şunu söylüyoruz; özellikle iç piyasada üretici ile tüketicinin bir şekilde buluşturulması lazım. Tabii ki bu işin ticaretini yapan insanlar da para kazanacaklar ama eğer bir ürünü aldınız 1 liraya, mal ettiniz 1,5 liraya, siz bunu 3-4 liraya satmaya kalkarsanız tüketicileri bu ürünün tüketiminden uzaklaştırırsınız, bunun zararı hem çiftçiye olur hem size olur. Ama 1,5 liraya mal ettiğiniz ürünü 2 liraya tüketiciye satarsanız hem siz para kazanırsınız hem çiftçiden ürün talep etmeye devam edersiniz hem de tüketici 2 liraya bütçesini zorlamayacak şekilde bu ürünleri rahatlıkla tüketebilir. Bu sistemi bizim oturtmamız lazım. Bu noktada da her zaman söylediğimiz gibi üretici birliklerinin güçlendirilmesi ve direk tüketiciye ürününü satabileceği sistemin mutlaka kurulması gerekir. Bu, maliyetleri de aşağıya çekecektir” diye konuştu.