Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fikret Karaman, “Mahalle baskısı konusunda çağımızda bu ortamın hazırlanmasında medya büyük rol oynamaktadır” dedi.
Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fikret Karaman , Birlik Vakfı Malatya Şube Merkezinde düzenlenen sohbette ‘’Din ve Mahalle Baskısı"nı anlattı.
Prof. Dr. Fikret Karaman, "Son yıllarda din ve toplum ilişkilerine dair tartışmaların arasına, “mahalle baskısı” adıyla yeni bir kavram girmiştir. Bu kavram yeni kullanılmakla beraber ifade ettiği sosyolojik anlam, daha önce de vardı. Bu konuya İslam dini açısından örnek vermek gerekirse; Mekke döneminden itibaren, İslam’ın taraftar bulması üzerine bazı Arap kabileleri, korku ve endişeye kapılmışlardı. Endişelerinin temelinde mal, makam ve itibar kaybı gibi çeşitli menfaatlerinden mahrum kalma hususlar vardı. Çünkü Müslüman nüfusunun artmasıyla siyasi ve sosyal dengeler de değişecekti. Bu gelişmelerden kaygı duyanlar tedirgindi. Dinin güçlenmesiyle halka baskı oluşacağına inanıyorlardı. Şüphesiz ki bu tür tedirginliklerin psikolojik nedenleri de vardır. Kaldı ki çağımızda bu ortamın hazırlanmasında medya büyük rol oynamaktadır” ifadelerini kullandı.
Bazı olayların Müslümanlarla ilişkilendirilmesinde medyanın büyük rol oynadığına dikkat çeker Karaman, “Hatırlanacağı üzere 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ de meydana gelen terör olaylarında bütün dünyada bir gerginlik ve kargaşa yaşanmıştı. İlk günlerden itibaren olay, Müslümanlarla ilişkilendirilmek istenmiştir. Bu ön yargı karşısında dünyanın birçok yerinde Müslümanlara potansiyel suçlu muamelesi yapılmış ve özellikle Müslüman nüfusun azınlıkta olduğu yerlerde tam bir mahalle baskısı uygulanmıştır. O dönemde Avusturya’da karşılaştığım bazı olayları hatırlatmak istiyorum. T.C. Viyana Büyük Elçiliği’nde Din Hizmetleri Müşaviri olarak görev yapıyordum. ABD’de meydana gelen bu olay sonrasında birçok şehirde, özellikle Viyana’da sakallı veya başında bere bulunan erkekler ile başörtülü bayanlar rahatsız edilmişlerdi. Bunlar, görüntü ve kıyafetleri nedeniyle toplu taşıma araçlarına binerken ve alışveriş merkezlerine girip çıkarken sözlü ve fiili saldırılara maruz kalmışlardı. Hatta Linz şehrinde bir grup genç, Müslüman mezarlığını basmış ve birçok dikili mezar taşını kırmıştır. Diğer ülkelerde de benzer olayların yaşandığını medyada izlemiştik” dedi.