İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUM DER) Malatya Şubesi yöneticisi Mehmet Ay, toplumda ciddi bir beklenti uyandıran çözüm sürecinin, kalıcı ve gerçekçi bir sonuca ulaşması en büyük temennimizdir“ dedi.
Dernek binasında, dernek yönetim kurulu üyeleri Mehmet Karaman ve Ömer Kılıç ile birlikte, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle basın açıklaması yapan MAZLUM DER Malatya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Ay, “Barışın umudun adı olmaktan uzaklaştığı günlerden geçiyoruz. İnsanların en temel ihtiyaçlarının karşılanamadığı, en temel insan haklarının hiçe sayıldığı günler. Yaşananların ağırlığı göz önüne alındığında böyle bir dönemde Dünya Barış Gününden bahsetmenin lüks sayılabileceği dahi iddia edilebilir. Lakin barış ve adaletin tesis edilmesi için mücadele edilmeden geçen her günün umutsuzluğu beslediğini görmemiz gerekiyor Suriye’de çözümsüzlüğün girdabına bırakılmış milyonlarca insan acının ve trajedinin her türlüsünü yaşamaya devam ediyor. Bu ağır krizin tetiklediği fay hatları ve bölgedeki belirsizliğin oluşturduğu gerilim, Irak’ı kaosun eşiğine getirmek isteyenlere de bekledikleri fırsatı oluşturmuş görünüyor. Böylesi bir günde, binlerce Ezidi’nin sadece can güvenliğini sağlamak için verdikleri hayatta kalma mücadelesine ve buna rağmen dağlarda ölüme terk edilmek zorunda kalınan yaşlıların ve çocukların hallerini yansıtan haberlerin gündeme gelmesi bile durumun vahametini açıklamaya yetiyor” ifadelerini kullandı.
“Mısır’da ise darbeci aktörler yönetimde her geçen gün ağırlıklarını arttırıyor. Darbe yargısı yüzlerce insanı haksız şekilde yargılıyor ve idam cezaları veriyor. Tüm bu krizleri kendi lehine çevirerek Gazze’de binlerce insanı daha katletmenin fırsatını yakalayan İsrail işgal güçleri, bu saldırganlığı ile bölgedeki esenlik için nasıl bir tehdit oluşturduğunu tüm dünyaya hatırlatmış oluyor. Uzakdoğu’nun Filistin’i Doğu Türkistan ise Çin yönetiminin uyguladığı baskı, şiddet ve asimilasyon politikalarının esaretini yaşamaya devam ediyor” diyen Ay, çözüm sürecine de temas etti.
Ay, “Bölgemizin ateş çemberinde olduğu bir dönemde, ülkemiz ise iç barışını yakalama açısından çok önemli bir imtihan veriyor. Onlarca yıldır devletin inkâr ve imha politikalarına karşı varlığını ve kimliğini korumak için ağır bedeller ödeyen Kürt halkı, gerçek bir barış için yürütülmekte olan çözüm sürecinin her türlü riske ve zorluğa rağmen devam ettirilmesini arzuluyor. Toplumda ciddi bir beklenti uyandıran çözüm sürecinin, kalıcı ve gerçekçi bir sonuca ulaşması en büyük temennimizdir” şeklinde konuştu.