Mersin Greenpeace üyeleri, Mersin’de yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan ÇED Raporu’nun iptali istemiyle Mersin İdare Mahkemesi’ne dava açtılar.
Mersin Greenpeace üyeleri, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’na iptal davası açmak için sabah saatlerinde Uray Caddesi üzerindeki Mersin İdare Mahkemesi’nin bahçesinde toplandı. Burada sloganlar atan üyeler, tepkilerini dile getirdiler. Üyeler adına açıklama yapan Devim Bahçeci, ÇED Raporu’nu kabul etmediklerini ifade ederek, "Nükleer Türkiye’ye zarar verecek. Greenpeace’in ÇED raporunu yargıya taşımasının temel nedenleri, raporda atık konusuna dair yeterli bilginin bulunmaması ve herhangi bir kaza durumunda ekonomik ve sosyal sorumluluğu kimin alacağının belli olmaması. Planlanan santralin ÇED raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış olmasına rağmen halen eksikliklerle dolu. Son derece tehlikeli olan nükleer atıkların nasıl taşınacağı belirsiz ancak büyük ihtimalle İstanbul Boğazı’ndan geçerek İstanbul ve çevresini de tehlikeye sokacak. Ayrıca bu raporda, atık yönetiminin nasıl yapılacağı detaylandırılmadığı gibi, herhangi bir kaza durumunda sorumluluğu kimin alacağı da belli değil. Türkiye, bu tehlikeli enerjiye mahkum olmak zorunda değil. Tüm dünyanın vazgeçtiği, kirli ve tehlikeli bir enerji olan nükleer yerine Türkiye gelecekteki tercihini enerji verimliliği teknolojilerinden ve yenilenebilir enerjiden yana kullanarak bu konuda liderlik edebilir" dedi.
Açtıkları davanın gerekçeleri hakkında da bilgiler veren Bahçeci, "Öncelikle bu proje, hem Mersin hem de tüm Türkiye için hayati riskler içeriyor. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali Türkiye’ye zarar verecek. Ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda onarılamaz hasarlara sebep olacak. Bu kadar tehlikeli bir projenin ÇED Raporu’nun eksiklikler ile dolu olması kabul edilemez. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali, projenin tamamının Rusya hükümeti tarafından gerçekleştirileceği bir projedir. Nükleer bir kaza olması halinde, bu kazanın çevreye ve canlı yaşamına vereceği geri dönülemez zararların ekonomik ve sosyal sorumluluğunu kimin alacağı ise muğlaktır. Nükleer sorumluluk, Türkiye yasalarında düzenlenmediği gibi bu konularda yapılan uluslararası sözleşmeler ise yetersiz, eksik ve Türkiye’de uygulama alanı olmayan düzenlemelerdir. ÇED Raporu hazırlanırken şeffaf ve katılımcı bir süreç işletilmemiştir. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nda ve halkın katılımı sürecinde iletilen itirazların dikkate alınıp alınmadığı bugün bile halen bilinmemektedir. Nükleer enerji santralinin radyoaktif ve tehlikeli atık statüsünde olan nükleer atıkların nasıl depolanacağı ve taşınacağına ilişkin yeterli bilgiler yer almamaktadır. Santralin kurulması planlanan alana yakın bir fay hattı bulunuyor ancak ÇED raporunda, deprem olması durumundaki kaza riskleri değerlendirilmemiştir. Proje kapsamında, kaza riskleri gereği gibi değerlendirilmemiş, kaza olması halinde tahliye planı uluslararası standartlar kapsamında değerlendirilmemiştir. Santralin, deniz ekosistemine vereceği zararlar bilimsel yöntemlerle araştırılmamış, aksi yönünde bilimsel raporlara rağmen, Akdeniz fokları ve caretta carettaların zarar görmeyeceği bilimsel gerçeklere aykırı şekilde iddia edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Greenpeace üyeleri, konuşmaların ardından dava dilekçesini vermek üzere İdare Mahkemesi’ne girdiler.