Doğu Akdeniz’in en önemli ve en büyük kentlerinden biri olan Mersin’de, kent merkezinde yeşil alanların azlığı dikkat çekiyor. 321 kilometrelik sahil şeridi ile Türkiye’nin en uzun sahil şeritlerinden birine sahip olan kentte, tepeden kent merkezinin en yeşil alanının şehir mezarlığı olması dikkat çekici.
Türkiye’nin en kalabalık 10. ili olan Mersin’de, kent merkezindeki yeşil alanların azlığı tepeden görüldüğünde fark ediliyor. 321 kilometrelik sahil şeridi ile de Türkiye’nin en uzun ve en önemli sahil şeritlerinden birine sahip olan Akdeniz’in incisi Mersin kent merkezinde en yeşil alanın şehir mezarlığı olması dikkat çekiyor. Başta tarım olmak üzere, ticaret, turizm, spor, kültür ve sanat gibi konularda hızla gelişen kentte, Türkiye’nin en büyük ikinci serbest bölgesi ile limanı bulunuyor. Tarihi, kültürel ve tabi güzellik mekanlarıyla da dışarıdan gelen insanlara bir cazibe merkezi oluşturan kenttin merkezinde bu kadar az yeşil alanın bulunması insanların kafasında soru işaretleri oluşturuyor.
"ŞEHRİN EN BÜYÜK YEŞİL ALANI MEZARLIK OLARAK GÖRÜNÜYOR"
Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Tütüncü, Mersin genelinde, özellikle Akdeniz ve Toroslar sınırları içerisinde hazırlanmış olan planların ya yetersizliğinden ya da planlara uyulmamasından dolayı aşırı bir betonlaşmanın olduğunu söyledi. 2 sene önce Adana’da düzenlenen bir seminerde yapılan fotoğraf yarışmasına bu konuyla ilgili fotoğraf çektiklerini söyleyen Tütüncü, "Kent merkezini o zaman tepeden fotoğraflamıştık. Orada gördük ki şehrin en büyük yeşil alanı mezarlık olarak görünüyor. Ancak tabi buradaki yapılaşma emsal nizam değilde blok nizamı olduğundan dolayı yeşil alan bırakılmış belirli bölgelerde, belediye hizmet alanında ancak ihtiyaca cevap verecek tarzda bırakılmamış. Kent planlaması yapılırken bu planlamaya bağlı olarak ne kadar yeşil alana, ne kadar okula, ne kadar sosyal donatıya ihtiyaç olduğu belirlenir ve bu belirlemelere göre de bu alanlar ayrılır, bu alanlarda kentin nefes alacak mekanları oluşturulur. Ama maalesef şehrin ilk yerleşim yerlerinde bu oldukça zor. Şu anda Toroslar’ın üst taraflarında yeni gelişen bölgelerinde biraz daha yeşil alanlara dikkat ediliyor" diye konuştu.
"YEŞİL ALANLAR PLANLAMA ZAMANINDA HEP GÖZARDI EDİLMİŞ"
Yenişehir ve Mezitli ilçelerinin biraz daha şanslı olduğunu söyleyen Tütüncü, "Buralarda emsal uygulama site uygulaması olduğu için yeşil alanlar çokmuş gibi görünmekle beraber bunlar tamamen sitelerin kendi bahçeleri içerisinde kalan yerler. Yine vatandaşların kullanımına açık olan yerler değil. Bunların mümkün olduğu kadar planlama safhasındayken küçük yeşil alanlar yerine daha geniş yeşil alanlar bırakılması, kent parkına yönelik park düzenlemelerinin yapılması, sadece mahalle ve sokak bazında değil geniş birkaç mahallenin kullanabileceği şekilde yeşil alanların olması, çocukların oynayabileceği alanların olması daha iyi olur. Bunlar planlama zamanında maalesef hep gözardı edilmiş" şeklinde konuştu.
Nüfus yoğunluğuna bağlı olarak yeşil alanlarının da belirli mesafelerde bırakılması gerektiğinin altını çizen Tütüncü, "Ancak şu anda orada bırakılacak yerde yok. Hepsi binalarla dolmuş vaziyette. Belirli yerlerde boş arsalar var ama onlar da aşırı hissedarlı olduğu için çözüme kavuşmayan ve şu anda müteahhitlerin rağbet etmediği yerler. Oradaki sorunlar da çözüldüğü anda o boş alanlarda yavaş yavaş binaya dönecektir. Şu anda hazırlanmakta olan 1/5 binlik planlar var. Bu planlarda da birçok şeye dikkat edildiği gibi kentin ticaret, turizm, konut ihtiyaçları olduğu kadar yeşil alanların, sosyal donatı alanlarının da mümkün olduğunca küçük parseller şeklinde değil daha geniş ebatlar şeklinde bırakılması ve birçok aktiviteyi karşılayacak geniş alanların bırakılması daha sağlıklı olur" dedi.
"MERSİN’DE HAVA KORİDORLARI KALMAMIŞ VAZİYETTE"
Betonlaşmanın her açıdan zarar verdiğini vurgulayan Tütüncü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kentin yerlisiyim. Yıllardır Mersin bölgesinde yaşıyoruz, hayatımız burada geçiyor. Betonlaşmadan dolayı küresel ısınma da artıyor ve Mersin’de de ister istemez artıyor. Çünkü hava koridorları kalmamış vaziyette. Mersin’de güney ve kuzey eksenlerinde hava koridorlarının oluşması gerekiyor ve bu hava koridorlarında da kentin nefes alan bölgelerinin olması lazım. Ancak aşırı yapılaşma, yüksek yapılaşmalar bu hava koridorlarını tamamen önlemiş vaziyette. Sahil kentlerinde kent planlaması yapılırken denizden yukarı doğru yükselmesi lazım ama Mersin bunun tersini uygulamış. Deniz kenarına yüksek katlı binalarla bir sur oluşturulmuş. Deniz havasının Mersin kent içerisine gelmesi engellenmiş."