51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ’Ulusal Uzun Metraj’ kategorisinde yarışacak olan, ’OHA-Oflu Hocayı Aramak’ filminin galası yapıldı.
Galanın ardından yönetmen Levent Soyarslan ve ekip, söyleşide izleyicilerle bir araya geldi.
“ALTIN PORTAKAL’A KATILMAYI BEKLEMİYORDUM”
Filminin bu kadar beğeni kazanması karşısında mutlu olduğunu dile getiren Soyarslan, “Bu filmin böyle resmi bir festivalde olacağını düşünmezdim. Çok muhalifti, filmde sert bir eleştiri vardı. O yüzden festivalde çok tartışmalar oldu. Bu film ona cevap olsun isterim. Filmimin burada olacağını ben bile rüyamda görsem inanmazdım. Ben de ‘OHA’ diyorum” dedi.
“GEZİ’DEN ÖNCE FİLMİN YÜZDE 80’İ ÇEKİLMİŞTİ”
Slogancılığın bitmesini istediğini dile getiren Soyarslan, “Sloganlardan sıkıldık. Mizahla zekice, kafan çalışacak bir şeyler tasarlayacaksın. Yaratıcı olacaksın. Sloganlardan sıkıldık. Bunları mizaha alet etmek gerekiyor. Filmin yüzde 80’i ’Gezi’den önce çekildi. Aralık 2012’de filmin yüzde 80’i çekilmişti. Gezi patlayınca oradan da filmin sonunu bağlarken esinlendim. Bu zaten içimde birikmiş bir şeydi” diye konuştu.
Soyarslan, filmin ön hazırlığını yaptıktan sonra ilk kez Karadeniz’e gittiğini kaydetti.
“MİZAHLARIN BAZILARI O AN KURGULANDI”
Soyarslan, kiliseden inek çıkartma anını ise şöyle anlattı: “Anlık fikirler gelişti. Uyanık olacaksınız. İnek mizahını o an yazdım. Çocuklar kiliseden inek çıkartmaya çalışıyordu. O mizahı hemen orada kurguladım. Gittikçe daha fazla tanıdım yöreyi.”
"Yerel halkla oyuncu noktasında nasıl anlaştınız?" şeklindeki soruyu ise Soyarslan, “Ciddi meşakkatli çalışma oldu. Çalıştık. Hazırlık yaptık. Çok tekrarlı program izledik. Kolay olmadı. Ama yaşayan, doğan karakterler çıktı ortaya” diye cevapladı.
“OTORİTEYE KARŞI BU FİLM”
Filmin, karakter Ali Baltaoğlu’ndan çıktığını aktaran Soyarslan, “Ülkemizde böyle ilginç olaylar yaşanıyor. Bu saçmalıkları eleştirme hissi çıktı. Sonra hikaye geliştirirken hoca ortaya çıktı. Temelde otoriteyi sorgulamamız gerekiyorsa ve yeri geldiğinde yıkmamız gerekiyor. Sivil havacılık otoritesini yıkmayalım ama başka otoriteler var. Birde bu festival mesela Altın Portakal bir otorite. Bu olmayabilirdi. Bu film eğer Altın Portakal’a gelmeseydi bu otoriteden geçmeseydi ‘tu kaka’ edilip yok edilebilirdi. Bu filmin buraya gelmesini sağlayanlar çok iyi iş yaptılar. Sizden önce filmi, sinema öğrencileriyle paylaştığımda öğrenciler nefret etiler. Bu otorite meselesi esas meselemiz. Onu kendi beynimizde yaratıyoruz. Otoriteye ihtiyacımızı yok. Kendi zekamızı işleteceğiz. Gelecekte derdin festival olmamasını umuyorum. Ama mecbur olduğunuzu biliyoruz. O festivallere girmeseniz suratınıza bile bakmazlar. Ben otoriteye karşı bu filmi yapmak istedim” diye konuştu.
"RECEP İVEDİK’E PANSUMAN OLSUN"
Soyarslan konuşmasına şöyle devam etti: "Bu filmde çıkış noktam toplumun kanayan yanlarıyla veya eksiklikleriyle dalga geçmek çıkış noktamdı. Bir taraftan benim babam Özen Film’in sahibi. Ben kendim sinema eğitimi almadım. Filmi babamdan bağımsız yaptım ama maddi desteği oldu. Babam Mehmet Soyarslan’ın sahibi olduğu Özen Film’den çıkan Recep İvedik’in ilk 3 filminin ortağıdır. Recep İvedik’in ortağıyım dolaylı olarak. O filmin ilk 20 dakikasından sonrasına tahammül edemedim. Bu film, o filmin açtığı tahribata pansuman olur umarım. Recep İvedik sevenler darılmasınlar bunu da söyleyeyim. Ben o filme tahammül edemedim.”
BÜTÇE 8 BİN LİRA
Filmin ucuz olmadığını ifade eden Soyasrslan, “Bütçemiz, ucuz film değil. Silahlar, tanklar gerçek. Dekorlar yapıldı. İnek de yoktu. Samimiyetle söylüyorum her şeyi ile 800 bin liraya mal ettim. 8 haftalık çekim yapıldı. Büyük efor harcandı” şeklinde konuştu.