Atatürk Havalimanı’nda dünyanın farklı noktalarından gelen binlerce yolcunun eşyalarını taşıyan bagaj taşıyıcıları (porter), ömür verdikleri mesleklerini oğullarına bırakıyor. Babadan oğula geçen mesleği yapan bagaj taşıyıcıları en az 3 dil biliyor.
Günde 140 bin yolcunun geçtiği Atatürk Havalimanı’nda 24 saat aralıksız görev yapan bagaj taşıyıcıları, yıllar boyu yaptıkları mesleklerini oğullarına veya kendilerinin kefil olduğu birisine bırakıyor. Babadan oğula geçen meslekte dışarıdan kimse bagaj taşıyıcısı olamıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen yolcuların değerli eşyalarını taşıyan bagaj taşıyıcılarının birçoğu en az 3 dil biliyor.
27 yıldır havalimanında bagaj taşıdıktan sonra Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı olan İlker Sur, “Biz Atatürk Havalimanı’nda 1979 senesinden beri bagaj taşıma hizmeti vermekteyiz. Bu hizmeti taşıdığımız yolculardan bir tarife üzerinden para almadan yapıyoruz. İdarenin verdiği asgari bir ücret var. Bunun dışında yolcuların gönlünden ne koparsa onunla ekmeğimizi kazanıyoruz. Ancak bizim için bahşişten önce yolcu memnuniyeti geliyor. Yolcunun ihtiyacı olduğu her an bagajlarını taşımaya 7/24 yardımcı oluyoruz. Çalışan arkadaşlarımızın içinde hepsi profesyoneldi” dedi.
“DIŞARIDAN İŞE GİRMEK İMKANSIZ”
Toplam 150 kişilik bir taşıyıcı ordusuyla 140 bin yolcuya hizmet vermeye çalıştıklarını söyleyen Sur, “Dışarıdan gelen herhangi biri aramıza katılıp çalışamaz. Çünkü aile şirketi gibi hizmet veriyoruz. İnsanlar çalışamayacağı duruma geldiği zaman en yakın birisini getirip kendi yerini devrediyor. Baba bayrağı oğluna, amca dayı yeğenine teslim ediyor. İşe girmesi için getirdiği kişiye kefil olması yeterli. En üst düzeyde gönüllü insanlarla bu işi yapmak zorundayız. Çünkü burası hata kaldırmayan çok hassas bir havalimanı” diye konuştu.
“TURİSTLERE YARDIMCI OLUYORUZ”
Türkiye’nin ve dünyanın en çok tanınan simalarına hizmet verdiklerine işaret eden İlker Sur, “Biz en çok Türkiye’nin sayılı işadamlarına, sanayicileri, sanatçıları, futbolcularına ve Arap turizmine hizmet veriyoruz. Arap turizminden çok talep geliyor. Bunun haricinde Avrupa’dan gelen büyük grupların bagajlarını taşıyoruz. Bu gruplara da özel tarifiyle indirimli olarak hizmet veriyoruz. Turistlerin şehirle ilgili merak ettiklerine cevap verebilmek adına üyelerimize yabancı dil dersi verdiriyoruz. Taşıyıcıların hepsi mükemmel yabancı dil bilmese de yüzde 80’i ‘tarzanca’ tabir ettiğimiz kadar İngilizce, Arapça, Fransızca, Almanca ve Rusça biliyor. Bu sayede yolcunun söylediklerini anlayıp cevap verebiliyor, yön gösterebiliyorlar” şeklinde konuştu.
BABA OĞUL ÇALIŞIYORLAR
Havalimanında bagaj taşıyıcılığının babadan oğula geçtiğini anlatan Sur, “Çok sayıda baba-oğul çalışanımız var. Bir dönem 100 kişilik bir mevcudumuz vardı. İş potansiyeli artınca 159 kişiye çıkartmak zorunda kaldık. O esnada iki taşıyıcı arkadaşımız oğullarını getirdi. Böylece baba-oğul çalışmaya başladılar” dedi.
Babası yaşlanınca yerine taşıyıcı olan İdris Dinç ise, “1992 yılında babamın yerine bagaj taşımaya başladım. 15 yıl çalıştıktan sonra işçi olarak başladığı kooperatifte yönetici oldum. Ancak çalışmanın sonu yok. Terminalin başından son noktasına kadar koşturuyorum. Geliş ve gidiş katından otoparklara, ticari taksilere ve özel araçlara götürülen bagaj arabalarını toplama hizmetini de biz veriyoruz” diye konuştu.
Oğlu ile birlikte çalışmaktan gurur duyduğunu dile getiren bagaj taşıyıcısı Burhanettin Demir, “1988 yılından beri Atatürk Havalimanı’nda bagaj taşıyorum. Oğlumla beraber çalışıyorum. Oğlum üniversite mezunu. Onunla gurur duyuyorum. Dürüst çalışıyor, alın teriyle kazanıyor ve arkadaşları tarafından çok seviliyor. Hepimiz aynı durumdayız. Burası aile kooperatifi gibi. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Saygı, sevgi çerçevesinde dünyada eşi olmayan birlik ve beraberlik içinde kooperatifi yönetiyoruz” şeklinde konuştu.
“BİZİ TANIYAN YOLCULAR ÇOCUKLARINI BİZE EMANET EDİYOR”
Başından geçen ilginç bir olayı anlatan Burhanettin Demir, “5-6 yıl önce geliş gümrük salonunda iş beklerken yanıma 15-16 yaşlarında bir hanım kız geldi. Yurt dışından kızını İstanbul’a gönderen babası, ‘Kızım pasaporttan geçtikten sonra mavi gömlekli yakalarının sol tarafında amblem olan ağabeyler göreceksin. Bagaj taşıyan bu insanlar dürüst ve sağlamdır. Onlara söyle eşyalarını ve seni annene teslim etsinler’ demiş. Biz de hanım kızımızı karşılama alanında annesiyle buluşturduk. Bu bizim için büyük bir şeref oldu. Bize duyulan güvenin yurtdışına kadar yayılması onurumuzdur” diye konuştu.
“HAVALİMANINDA BABAM İŞ ARKADAŞIM OLUYOR”
Oğul Mehmet Bahadır Demir ise, “1996 yılından beri burada çalışıyorum. Turizm ve otelcilik mezunuyum. Şu anda uluslararası ilişkiler okuyorum. Benim buradaki büyüklerimin hepsi zaten babam gibidir. Biz bir aileyiz. Burada babamla arkadaş oluyoruz. Ama havalimanından çıktıktan sonra babam oluyor. Havalimanın içine girdikten sonra babam iş arkadaşım oluyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra burada çalışmaya devam edeceğim. Burası bizim ekmek teknemiz. Buraya sahip çıkmamız lazım” dedi.
Babasının yaşlanmasından dolayı bagaj taşıyıcılığı yapmaya başlayan Mehmet Tanrıverdi, yaşadığı bir anıyı da anlatarak şunları söyledi:
“Benden öncede babam çalışıyordu. Babam 22 sene burada çalıştı. Yaşlılık ve emeklilik nedeni ile babamın yerine ben çalışıyorum. Bize bıraktı. Burası benim çalıştığım üçüncü terminal. Burada hizmet verdiğimiz sanayiciler, futbolcular, sanatçılar, gurbetçilere hizmet veriyoruz. Ayrıca yardıma ihtiyacı olan yaşlılara da para talep etmeden yardımda bulunuyoruz. Bundan 15 sene önce charter terminalinde bir Çeçen aile, valiz ticareti yaptığı için Türkiye’den aldığı tekstil ürünlerini Çeçenistan’a gidecekti. O güne kadar kilo işini Çeçenistan’da ödüyorlardı, bagajların kilosunu. Havayolu şirketi fazla bagaj ücretini yeni bir kuralla burada almaya kalkınca kadının uçması, kilo parasını ödemesi için 600 dolara ihtiyacı vardı. Bende üzüldüm. Gece saat 02.00’de 9 arkadaş 600 doları topladık. Havayolu şirketinin yetkilisine verdik. Çeçen kadın uçtu. O bayan da 6 ay sonra beni buldu. Verdiğimiz 600 doların yanında 300 dolar da bana verdi. Dedi ki ‘300 dolarda sattığım mallardan sana kar hakkı.’ İstemediğim halde verdi. Yanında bana bakır hediyelik eşyalardan getirdi. Allah razı olsun. İyilik yaptık, karşılığını gördük.”