Bir dönem PKK’nın üst düzey yetkilisi olan ve şu an peşmergeye gönüllü eğitim veren Sait Çürükkaya, Kobani’nin IŞİD’in elinden kurtarılmasını değerlendirdi. Çürükkaya, bu süreçten sonra PYD’nin Türkiye’ye daha fazla yakın olacağını ileri sürdü.
1990 yılında PKK’ya katıldıktan sonra üst düzeye kadar yükselen Dr. Süleyman kod adlı Sait Çürükkaya, peşmergeye gönüllü savaş eğitimi veriyor. Çürükkaya, İHA muhabirine Kobani’nin kurtarılmasını değerlendi. Kobani’de yaşanan savaşın birçok yönü ile derslerle dolu olduğunu aktaran Çürükkaya, YPG ve Kürt savaşçılarının direnişinin, şehrin düşmemesi ve kurtulmasının en büyük gerekçesi olduğunu söyledi. Çürükkaya, “İlk başta IŞİD’e karşı savaşan uluslararası koalisyon güçleri için Kobani’deki direniş stratejik önemi olmayan bir direniş olarak değerlendirildi. Askeri, silah teknik ve insan gücü olarak IŞİD daha üstündü. IŞİD’de, ’Biz nereye saldırırsak ele geçiririz, karşımızda duracak bir güç yoktur’ mantığı oldukça hakimdi. Ama Kobani diğer tüm savaş olan bölgelerden daha farklı idi. Türkiye ile sınır olan bir bölgede ilk sefer belki de seyircisi olan bir savaş yaşanıyordu. Binlerce genç her gece sınırı geçip direniş güçlerine katılıyordu ve bu savaşçılara da büyük bir moral üstünlüğü getiriyordu. Kobani’nin Türkiye topraklarıyla fiziki bağlantısı kesilmedikçe düşmesi mümkün değildi. Kobani’nin sınıra yapışık olması bölgeden sürekli yeni savaşçı ve lojistik alması, yaralıların Şanlıurfa’da tedavi edebilmesi direnişi uzattı. Uluslararası koalisyon güçlerinin hava saldırıları, IŞİD’in yavaş ilerlemesi ve durmasına, peşmergenin Kobani’ye girmesi ile dengenin Kürt savaşçıları yönünde değişmesine ve Kobani’nin kurtulmasının ana nedeni olmuştur” dedi.
“PKK BASININA GÖRE PEŞMERGE VE BARZANİ IŞİD’DEN DAHA TEHLİKELİ VE YOK EDİLMESİ GEREKEN BİR GÜÇ”
YPG güçlerinin Kobani’nin özgürleştirilmesinde rolü büyük olduğunu kaydeden Çürükkaya, bir süre önce PKK, Kobani için koridor oluşturmak amacıyla bölgeye gönderilen 300 PKK’lının öldürüldüğünü ve bunun PKK basını tarafından gizlendiğini öne sürdü. Çürükkaya, “Şu anda dünyanın en yanlı basını PKK’ya yakın olan basındır. Dikkat edilirse, peşmergenin Kobani’ye ilk gittiğinde tüm dünya basını bunu haber yaparken, PKK basını çok küçük bir haber olarak sundu. Kobani savaşı olurken, HPG Sere Kani üzerinden Kobani’ye bir koridor açmak için büyük bir saldırı başlatmıştı. Ama bir günde 300’e yakın kayıp vermesine rağmen bu kayıpları hiç bir biçimde dışarıya yansıtmadı. Çünkü PKK ağırlıklı savaş tarzı psikolojik algı savaşı olup, kendi bölgesinde mutlak bir basına hakimiyeti vardır. Diğer taraftan peşmergenin Kobani’ye gitmesi askeri olarak dengeyi değiştiren en büyük etmen olduğunu YPG savaşçıların kendileri bile dile getiriyorlar. Ama PKK basınını takip eden biri peşmergenin orada olduğunu bilmesi için ancak onlarca haber okuması gerekiyor. PKK kendisini dört parça Kürdistan’nın tek sahibi olarak görmekte ve Güney Kürdistan’da bile İSİD ile savaşan tek güç olarak kendini lanse eden bir yapıdır. Tabi ki Kobani’yi de özgürleştiren tek güç olarak görmektedir. Bu konuda PKK ye yakın basın anti Kürtçü, anti peşmerge ve anti Barzanicidir. PKK basınına göre peşmerge ve Barzani IŞİD’den daha tehlikeli ve yok edilmesi gereken bir güç olarak görülürken, savaş sahasında her bölgede peşmerge, YPG’nin çok iyi bir ortak savaş pratiği mevcuttur” diye konuştu
“PKK’NIN ÇOKÇA ELEŞTİRDİĞİ MESUD BARZANİ, KOBANİ’YE PEŞMERGEYİ GÖNDERDİ”
Peşmerge ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensuplarının Kobani’nin kurtarılmasında rolünü anlatan Çürükkaya, şöyle konuştu:
“Peşmerge gücü ağır silahları ve cephanesi ile YPG’ye destek sunarak Kürt tarafının teknik noksanlığını giderdi. İŞI·D’in elindeki tank ve topları ferdi silahlarla alt etmek mümkün değildi. Ağır silahların Kobani’ye aktarılması ancak Türkiye üzerinden geçiş ile mümkündü. PKK’nın çokça eleştirdiği Mesud Barzani bunu başararak, Kobani’ye peşmergeyi gönderdi. Bu hem psikolojik hem de teknik bir üstünlüktü. Özgür Suriye Ordusu’nun Kobani’ye geçmesi Türkiye’nin peşmergenin Kobani’ye geçmesinde öne sürülen bir şart idi. Ama bence askeri olarak ÖSO, çok ciddi bir stratejik bir rol oynamadı. Peşmerge Kobani’ye gitmeden önce YPG Kobani kantonuna bağlı 380’e yakın yakın köyü ve Kobani ilçe merkezinin yüzde 80’ini IŞİD ile savaşarak kaybetmişti. Sadece Mürşitpınr Sınır Kapısı ve ona yakın bir iki mahalle kalmıştı. Orası da sınır olduğu için düşmemişti. Sadece koalisyon güçlerinin hava saldırısı YPG’nin orayı savunmaya yetmiyordu. YPG çok cesurca direniyordu ama ellerindeki silah ve cephane buna yetmiyordu. Fiili bir desteğe ihtiyaçları vardı, bu da peşmerge sayesinde mümkündü”.
“ROJAVA’DA IŞİD TEHLİKESİ RAKKA’NIN IŞİD’DEN KURTULMASI İLE ANCAK BERTARAF EDİLEBİLİNİR”
Şu an itibari ile Kobani ilçe merkezi ve çevre bazı köylerin IŞİD’den tamamen temizlendiğini dile getiren Çürükkaya, genel anlamda kalıcı bir istikrarın sağlanmasının ancak tüm bölgelerde IŞİD’in gerilemesi ile ancak mümkün olabileceğine dikkat çekti. Çürükkaya, “Rojava’da IŞİD tehlikesi Rakka’nın IŞİD’den kurtulması ile ancak bertaraf edilebilinir. Genel tecrübeler gösteriyor ki, IŞİD yenilgiden sonra da saldırılarına devam edeceğidir. Özellikle Rakka, Deyrel Zor ve Tel Abyad’dan patlayıcı arabalarla saldırılar yapacaktır. Yine bir çok bölgeye patlayıcı yerleştiği bilinmektedir. Kürt tarafı daha geniş bir araziyi kontrol etmek zorunda olduğu için açık verme olasılığı ve saldırıya hedef olması daha fazla mümkündür. Bundan sonra da Kürt tarafı fazla kayıplar verebilir” ifadelerini kullandı.
“KOBANİ HARABE OLDU, BU ŞEHRİN YENİDEN İMAR EDİLMESİNİN TEK YOLU TÜRKİYE ÜZERİNDEN MÜMKÜNDÜR”
Kobani’nin tamamının PYD güçlerinin eline geçmesiyle, Türkiye’nin tavrının nasıl olacağını değerlendiren Çürükkaya, Kobani’nin yeniden inşa edilmesinde Türkiye’nin rolünün önemine vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Kobani’nin tamamen PYD’ nin eline geçmesi Türkiye’yi hoşnut edecek bir gelişme olmayacaktır. PYD’nin bu savaştan sonra Türkiye ile daha fazla yakın olacağını düşünüyorum. Çünkü savaş boyunca binin üzerinde YPG yaralısı Türkiye’de tedavi edildi. Kobani harabe oldu, bu şehrin yeniden imar edilmesinin tek yolu Türkiye üzerinden mümkündür. Yani PYD, Türkiye’ye düşman bir politika izlemesi mümkün değildir. Türkiye kendine muhtaç bir Kürt yapılanmasını kabul edeceği ve Türkiye’de yürütülen çözüm sürecine Kobani’nin yeniden inşası da ekleneceğini düşünüyorum. Kobani’de yaşanan savaş bir çok derslerle doludur. Birincisi, direniş ilk basta umutsuz olsa bile değerlidir ve yankısı mutlaka cevabını bulur. YPG’nin direnişi sayesinde koalisyon güçleri ve peşmerge bu direnişe destek sundu. İkincisi, Kürtler parçalanmasına rağmen bir milletir. Peşmergenin Kobani’ye gitmesi Kürt ulusallaşmasının önemli bir adımı olmuştur. Üçüncüsü, Kobani’de savaş kazanıldı ama şehir olarak Kobani yıkıldı, harabe oldu. O şehri yeniden inşa etmek, savası kazanmaktan daha zor olup bu oradaki Kürt yönetimi için önemli bir sınavdır. Dördüncüsü, Rojava’daki Kürt bölgeleri birleşip, ortak bir yönetim kurmadan yeni saldırıların yaşanabilineceği bilinmelidir”.