Türkiye, Avrupa’da günde kişi başı kullanılan antibiyotik hesaplamasında 40 ülke arasında birinci sırada yer alıyor. Türkiye’deki bir kişi, Hollandalı bir kişiden günde 3 kat fazla antibiyotik tüketiyor. Bu rakamlar karşısında çeşitli önlemler alınması gerektiğini belirten Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Khalil Ghanem, “Öncelikli olarak antibiyotik kullanımı ile ilgili en önemli konu ilaca karşı gelişen direnç. Bu yalnızca enfeksiyon hastalıklarında değil genel tıp dünyasında da endişe verici konuların başında geliyor. Bundan yalnızca Türkiye ya da ABD değil her ülke etkileniyor. Bu problemin giderilmesi için üç önemli yöntemden bahsedebiliriz. Birincisi eğer ihtiyacınız yoksa antibiyotik kullanmayın. İkincisi güvenli ve en az yan etki gösterecek antibiyotikleri kullanın ve kullanım süresi en kısa olan antibiyotikleri seçin. Bu üç önemli kıstas uygulanırsa antibiyotiklerin aşırı kullanımları azaltılacak” dedi.
“BİREYSEL KULLANIM ÇOK FAZLA”
Tıbbi veri kaynaklarından ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları akademisyenlerinden elde ettiği bilgiler çerçevesinde, Türkiye’de bireysel antibiyotik kullanımının çok fazla olduğunun altını çizen Dr. Khalil Ghanem, “Türkiye’de miktarın çok fazla olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, Hollanda’da antibiyotik kullanımına karşı çok ciddi kısıtlama var. Türkiye’deki antibiyotik kullanımı oranı Hollanda’dan 3 kat daha fazla. Benim Türkiye ile ilgili size verebileceğim kesin bir rakam yok. Sadece literatürdeki çalışmalara baktığım zaman Türkiye’de ilaca karşı dirençli patojenlerin oranı çok fazla. Bu orana bakıldığında antibiyotik kullanımının Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin birbirinden çok farklı olduğunu söyleyemeyeceğim” değerlendirmesinde bulundu.
"REÇETESİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI ÖNLENMELİ"
Gereksiz antibiyotik kullanımının engellenmesinde Sağlık Bakanlığı’na önemli görevler düştüğünü aktaran Dr. Ghanem, “Genel olarak alınacak önlemlerden birincisi reçetesiz antibiyotik kullanımının önlenmesi ve insanların serbest bir şekilde antibiyotiklere erişimlerinin kısıtlanmasıdır. İkinci önemli husus ise eğitim ve bu noktada hem doktorların hem de hastaların antibiyotiklerin muhtemel zarar ve etkileri hakkında eğitilmeleri gerekiyor. Bu yalnızca bir hastanenin veya doktorun kendi başına yapabileceği bir şey değil. Bunun ulusal düzeyde yapılması gerekir. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’na görevler düşüyor. Bu şekilde hem doktorların, hem de toplumun antibiyotik kullanımının potansiyel yan etkileri hakkında bilgi sahibi olması sağlanmalı” diye kaydetti.
“ACİL SERVİSLERE BAŞVURUNUN YÜZDE 20’SİNİ HATALI ANTİBİYOTİK KULLANIMI OLUŞTURUYOR”
Bazı ilaçların birbirleriyle etkileşimi sonucu reaksiyonlara neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunan Dr. Ghanem, “Bazı ilaçlar reaksiyonlara neden olabiliyor. Hastalarımızın ilaçlarla ilgili olarak acile gitme oranlarına baktığımız zaman yüzde 20’lik oranı hatalı antibiyotik kullanımı oluşturuyor. Antibiyotikler insanlarda bazı reaksiyonlara sebep olabiliyor. Ancak burada antibiyotik ilacın markası ve beraberinde alındığı diğer ilaçlar önemli. Antibiyotiklerin bazıları az etkileşim gösterirken bazıları da çok etkileşime sebep olabiliyor. Hastalar bu nedenle o an kullandıkları diğer ilaçları doktorları ile mutlaka paylaşmalılar. Çünkü doktorların ona göre önlem alması ve oluşacak reaksiyonların önüne geçmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
“MÜFREDAT GELİŞTİRME ANLAŞMASI TOPLUMSAL FAYDA DA SAĞLAYACAK”
Bezmialem Vakıf Üniversitesi ile Johns Hopkins Üniversitesi arasında, tıp eğitiminde güncel standartların yakalanması ve kalitenin yükseltilmesine yönelik imzalanan iş birliği anlaşması hakkında da görüşlerini dile getiren Dr. Ghanem, “Bu anlaşmanın her iki taraf için çok fazla faydası olacak. Hem Johns Hopkins Üniversitesi’nden hem de Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nden öğrenciler birbirleriyle etkileşim fırsatı bulacaklar. Öğrenciler bu vasıtayla birbirlerinden çok fazla şey öğrenecekler. Bilimsellik komitesinde öğrenciler aktif rol alacaklar. Bu bağlamda kamu sağlığı dahilinde öğrenciler projeler geliştirecek. Dolayısıyla bu projeler öğrencilerin hem kişisel olarak gelişmesini sağlayacak hem de topluma faydası olacak” dedi.