Bursa Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu’nun düzenlediği ‘Sağlıklı Yaşa’ konulu panel Merinos AKKM Orhangazi Salonu’nda yapıldı. Panelin konuşmacısı Dr. Ender Saraç, kanserin tam ne olduğu ve nasıl oluştuğunun henüz bilinmediğini ifade etti. Kanserin bulunmuş radikal çaresi olmadığını dile getiren Saraç, kanser için risk faktörlerinden bahsetti. Obezitenin kanser riskini yüzde 25 ile 300 arasında arttırdığını söyleyen Saraç, bel civarı erkekte 94, kadında 88 santimetrenin üzerindeyse kanserin vücuda davet edildiğini dile getirdi. Sigara içmenin de kansere davetiye çıkardığını hatırlatan Saraç, Amerika’da sigara tüketimi yüzde 30’a inmesine rağmen sigara üreticilerinin karının ise yüzde 8 arttığını, bunun ‘John kanser olmasın, sen kanser ol’ demek olduğuna dikkat çekti. Üstüne Amerika’ya para ödendiğini, kanser, kalp krizi, damar sertliği gibi hastalıkların parayla satın alındığını ve tedavi için aynı ülkeye tekrar para bağışlandığını belirten Saraç, “Ülkesini ve çevresini gerçekten seven kişi sigara içmez. Sigara içen birden fazla kanser çeşidinin riskini 5 misli artırıyor. İnsan niye para verip kanseri satın alır? Alkol özellikle kadınlarda meme kanserinin görülme riskini artırıyor. GDO’lu gıdalar da kanser riskini artırıyor. Her gün GDO’yu soya ve mısır şurubu bol bol alınıyor. Gofretler, kekler, hazır ürünler, asitli meşrubatlar yani neredeyse her üründe bulunuyorlar. Hayat satranç gibidir. Doğru manevra yapan sonunda şah mat der. Yapmayan ise şah mat olur. Öte yandan elektromanyetik kirlilikte kanser riskini artırıyor. Cep telefonlarına karşı değilim ve aktif kullanıyorum, ama kablolu kulaklıklarla açıp konuşuyorum. 2G’dan 3G’ye geçince 9 misli radyasyon arttı. Şimdi 4.5G’ye geçtik. Artık wifi alanında yaşıyoruz. Tüm faktörler üst üste gelince vücut ne kadar dayanacak?” dedi.
SARMISAK KANSER SAVAŞÇISI
Kansere karşı koruyucu olan, kanserojen hücrelerin üremesini azaltan maddelerden de bahseden Saraç, siyah sarımsağın kanserle mücadele etkili olduğunu, en iyi sarımsağın Kastamonu Taşköprü’de yetiştiğini anlattı. Hafif sütte haşlanmış veya az yağda kavrulmuş beyaz sarımsağın da kansere karşı büyük savaşçı olduğunu aktaran Saraç, “Sarımsak limonla tüketilirse tesiri artar. Zerdeçalı ve köriyi ısrarla tavsiye ediyorum. Günde iki tatlı kaşığına yakın zerdeçal tüketilirse kansere karşı ciddi koruyuculuk olur. Zerdeçalın iyi emilmesi için de kaynaması gerekiyor. Zerdeçallı rezene çayını da tavsiye ediyorum. Zencefil ve biberiye de kansere karşı etkilidir. Kahverengi bitkilerden keçiboynuzu, tane karanfil, kakao, muşmula ve kahve çok güçlü antioksidandır. Kakaodan değil, fazla yağlı ve glikoz şuruplu çikolatadan korkun. Şekeri az, içinde Antep fıstığı ve fındık var ise çikolata yemek iyidir. Türk kahvesi şekersiz içilmelidir. Mor renkli ürünlerden karadut, vişne, mor üzüm, nar, böğürtlen kansere karşı koruyor. Üzüm suyu yerine zarı ve çekirdeğiyle beraber kendisini tüketin. Mor havuçtan yapılan şalgam son derece faydalıdır. Uzun sürede mayalananını bulup tüketin” diye konuştu.
ÇİLEK VE KARPUZ KANSERİ ÖNLÜYOR
Kırmızı ürünlerden ahududu, domates, kırmızıbiber, çilek, karpuzun da kanseri önlediğini anlatan Saraç, karpuz tüketiminin prostat kanserine karşı çok etkili olduğunu belirtti. Çilekte abartıldığı gibi hormon olmadığını aktaran Saraç, bol bol tüketilmesini istedi. Isıl işlem görmemiş, soğuk sıkma sızma zeytinyağının da tüketilmesini tavsiye eden Saraç, “Kansere karşı koruyu tedavide içindeki doymamış yağ asitlerinden dolayı zeytinyağı ön plandadır. Her gün en az bir iki çorba kaşığı tüketmeliyiz. Yeşillerde brokoli, roka, tere, maydanoz, kuzukulağı, dere otu, Brüksel lahanası, turp, lahana, kara lahana kanserden koruyor. Karadeniz’in meşhur kara lahanasını dünya yeni keşfetti. Beyazlarda yoğurt, peynir, Hindistan cevizi ve beyaz turp kansere karşı koruyucu gıdalardır. Doğal yoğurtta kalsiyum protein ve probiyotik var. Tahin, pekmez, boza, kombo çayı ve bazı mantar türleri kansere karşı koruyucudur. Sarılarda limon bin bir derde devadır. Tarçın da tedavide önemlidir” dedi.
ORUÇ TUTUN
Kanserin bol yağ ve bol şekeri sevdiğini ve bu sayede geliştiğini dile getiren Saraç, kanserin öldürülmesi için oruç tutulmasını tavsiye etti. Oruç tutulup yağ ve şeker kesildiğinde ilk kanser hücrelerinin öldüğünü belirten Saraç, şunları söyledi;“Aşırı yemek ve beslenmek, arsız, Saldırgan ve anarşist hücre olan kanser hücresini besliyor. Ara ara oruç tutmakta ve hacamat yaptırmakta fayda var. Mümkün olduğunca doğaldan beslenen ve serbest gezen tavuklar tüketin. Kansere karşı protein için et tüketilmeli ama işlenmiş et yemeyin. Mangal yaparken etleri ateşe 15 santimden fazla yaklaştırmayın. Yoksa karbonmonoksit ete yapışır ve direk kanserojen etki yapar. Eti yakmadan yiyin. Kekik ve zahteri kanserle mücadele için tüketmeli. Hindiba grubu da önemlidir. Alüminyumlu deodorant, tencere, gereksiz bazı aşılar da alüminyumu arıtıyor. Özellikle dövme yaptırdıktan iki üç sene sonra kurşun ve civa lenf yoluyla kana karışıyor. Senede iki kere hacamat yaptırmak bu yüzden önemlidir. Mutlaka C, D ve B12 vitamini, omega3, selenyum alınmalı. Aşırı tuz tüketimi de kanser riskini artırıyor”
Stresle başa çıkmanın da kanserle mücadele de önemli olduğunu vurgulayan Saraç, sağlıklı beslenmeye ve yaşamaya rağmen mutsuzluğun ve stresle başa çıkamamanın iyi hücre üretilmesine engel olduğunu anlattı. Mutlu olarak ve pozitif enerjiyle iyi hücrelerin üretilebildiğini söyleyen Saraç, beden ile ruhun uyumlu olması, ikisine de iyi bakılması gerektiğini dil getirdi.