Prof. Dr. Nevin Şanlıer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve Antarktika hariç tüm kıtalarda çok sayıda ülkede görülen Kovid-19 ile mücadelede güçlü bağışıklık sisteminin önem taşıdığını söyledi.
Bu süreçte bağışıklık sisteminin nasıl kuvvetlendirileceğine ilişkin bilgi veren Şanlıer, uygun beslenmenin immün (bağışıklık) sistemi etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı.
Hiçbir besinin mucize olmadığını dile getiren Şanlıer, "Ancak bir besin ögesinden çok yüksek miktarda tüketmek yerine, çeşitli besinlerden yeterli ve dengeli miktarda tüketmek hem makro ve mikro besin ögeleri ve hem de diğer diyet bileşenlerinin de alınması sağlanmalı." diye konuştu.
Kovid-19'un virüs olduğunu, antibiyotiklerin de virüsler üzerinde etkisi bulunmadığını hatırlatan Şanlıer, normal zaman dilimlerindeki gibi bu süreçte de bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardım edecek şekilde beslenilmesi gerektiğini kaydetti. Şanlıer, şu bilgileri verdi:
"Bağışıklığı kuvvetlendirebilmek için yeterli protein almak, özellikle süt, süt ürünleri, yumurta gibi biyolojik değeri yüksek proteinleri tüketmek oldukça önemli. Bununla birlikte, omega yağ asitleri, serbest radikallere karşı toksin ve mikroorganizmalardan vücudu temizlemekle görevli bağışıklık sisteminin bu görevi gerçekleştirebilmesi için A, C ve E, B12, B6 vitaminleri, pantotenik ve folik asit, beta-karoten, selenyum, çinko bazı protein bileşikleri içeren besinler de sıkça tüketilmeli.
Yeterli ve dengeli beslenilmeli. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, et, balık ve kümes hayvanları, yumurta, fındık badem ceviz gibi yağlı tohumlar, kuru baklagiller ile sebze-meyveler, ekmek ve tahıllar yeterli miktarda alınmalı. Çünkü, tek taraflı beslenme ya da besinlerin yetersiz alınması, enfeksiyonlara kaşı vücudun hassasiyetini artırmaktadır."
"Kefir, yoğurt gibi fermente süt ürünleri önemli probiyotik kaynaklarıdır"
Prof. Dr. Şanlıer, yeterli ve dengeli beslenmeyen kişilerde immün yanıtın bozulduğuna, hastalık ve ölüm oranlarının arttığına vurgu yaparak, "Enfeksiyonlara yakalanmamak için vitamin ve minerallerden zengin beslenilmeli." dedi.
Yeterli meyve ve sebze tüketiminin, kandaki iltihap belirleyicisi olan CRP seviyelerinde düşüşle ilişkilendirildiğini, bu süreçte daha sağlıklı olabilmek için haftada en az iki gün kuru baklagillere sofralarda yer verilmesi gerektiğini belirten Şanlıer, şunları kaydetti:
"Grip, bronşit, soğuk algınlığı ve son zamanların çok önemli yayılımı olan öldürücü yeni tip koronavirüs gibi hastalıklardan korunmak için A, C, E vitaminleri, selenyum, çinko, magnezyum gibi antioksidanlardan zengin beslenerek bağışıklık sistemi güçlendirilmeli.
Bu aylarda çok bol bulunan turunçgil, havuç, brokoli, kabak, Brüksel lahanası, yeşil biber, karnabahar, mandalina, maydanoz, roka, tere, meyvelerin tüketilmesi ile bu vitaminlerin alınması sağlanmalı. Taze sıkılmış meyve suları, vücudumuzun gribal enfeksiyonlara karşı korumasında etkilidir. Meyve suları bekletilmeden hemen içilmeli. B12 ve folik asitin eksikliğinde savunma sistemi zayıfladığından, B12'nin bulunduğu koyu renkli yeşilliklerden salata tüketilmeli. Salatalar C vitamini kaybı olmaması için hazırlanınca hiç bekletilmeden yenilmeli. Kahve, çay gibi içecekler yerine bitki çayları ve C vitamini yönünden zengin olan kuşburnu çayı tercih edilmeli."
Yağlı yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini de ifade eden Şanlıer, "Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, kuru baklagiller, tahin gibi besinler E vitamini yönünden zengindir. Balık, balık yağı, fındık ve cevizde bulunan omega-3 yağ asitleri güçlü bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir. Ayrıca zeytinyağı, fındık yağı gibi yağlarda bulunan omega-9 yağ asitlerinin de bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkileri vardır." diye konuştu.
Prof. Dr. Şanlıer, günde yaklaşık 2,5 litre su tüketilmesinin de önem taşıdığını vurgulayarak, "Bu süreçte de fiziksel aktivite yapılması ve 7-8 saat uyku uyuyarak vücudun dinlendirilmesi önemli." uyarısında bulundu.
Şanlıer, enfeksiyondan korunmak için ellerin yemek hazırlığı yapılmadan, mutfağa girilmeden ve yemek yemeden önce mutlaka sabunla yıkanması gerektiğinin altını çizerek, besinlerin bol suda iyice yıkanmadan tüketilmemesinin önemine işaret etti.
Probiyotiklerin de bağırsaklarda yaşayan bakteriler olduğunu ifade eden Şanlıer, bunların hastalık yapan mikroorganizmaların çoğalmasını engellediğini, bağırsağın düzenli çalışmasına yardımcı olduğunu söyledi.
Şanlıer, "Vücut direncinin kırıldığı mevsim geçişlerinde ve kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirmek adına probiyotik içeren besinlerin tüketimi önem kazanmaktadır. Kefir, yoğurt gibi fermente süt ürünleri önemli probiyotik kaynaklarıdır." bilgisini paylaştı.