Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Orhan Kaşlıoğlu, Ramazan ayının aynı zamanda oruç ayı olduğunu belirterek, "Bu yıl Ramazan ayında yaklaşık 16 saatlik bir oruç tutma süresi geçirilecek. Bu kadar uzun bir süreyi yaz günü sıcağın fazla olduğu bir zamanda oruçlu olarak ifa etmek bir takım sağlık sıkıntılarını da beraberinde getirecektir. Acıkma konusunda insanlar buna alışkın olabiliyor ama susama konusunda vücudun bir takım tepkiler vermesi söz konusu. Uzun süre açlık ve susuzluk normal insanlarda çok fazla zarar vermiyor. Burada en fazla ilaç kullanmak zorunda olan yaşlı kalp hastaları, ilaç kullanmakta olan şeker hastaları önemli oluyor. Tansiyon ve kalp hastaları belki ilaçların tozunu sabah ve akşam olarak ayarlayabilirler" dedi.
VÜCUTTAKİ SU VE TUZ DENGESİ MUTLAKA KORUNMALI
Ramazan ayının bu yıl yine sıcak aylarda geçirileceğini kaydeden Kaşlıoğlu, "Ancak bunların da öğlen sıcakları dediğimiz güneş ışınlarının etkili olduğu saatlerde güneş altında durmamaları gerekiyor. Bu izinli ve istirahatli olan hastaların yapabileceği bir durumdur. Ancak güneş altında ya da nemli sıcak yerlerde çalışan işçiler için çok daha fazla önem kazanıyor. Çünkü, nemli sıcak yerlerde çalışanlar terle su ve dolayısıyla tuz da kaybediyorlar. Öyle olunca vücudun su ve tuz dengesi bozuluyor. Bu da bir takım sıkıntılara sebep olabiliyor. Kalp hastalarında çarpıntılar, vücutta kramp girmesine sebep olabilir. Bu bakımdan su ve tuz dengesinin mutlaka korunması lazım. Bu gibi durumlarda kasılma, bayılma gibi bir durumlar söz konusu olursa o zaman hemen oruçlarını bozacaklar. O esnada tansiyon yüksekse tansiyon ilaçlarını kullanacak. Su kaybı varsa, serum takılmaya kadar giden tedavi durumları da söz konusu olabilecek" diye konuştu.
DÜŞÜK ŞEKERLİ HASTALARA ÖNEMLİ UYARI
Şeker hastalarının da Ramazan ayında dikkat etmesi gereken hususlar olduğuna işaret eden Kaşlıoğlu, şunları kaydetti;
"Şeker hastalarına 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere günde 6 öğün tavsiyemiz var. Şeker hastalarının almış olduğu ilaç tozlarına göre değişiyor. Mesela tek bir ilaç kullanmak gerekiyorsa etkilenmeyecektir ama birkaç ağızdan ilaç kullanmak zorunda olan, hatta insülin kullanmak zorunda olan şeker hastalarımızın çok daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Çoğu zaman insülin kullanan hastaların oruç tutmalarını pek fazla tavsiye etmiyoruz. Ama şeker hapı alan hastaların özellikle ara öğün vakitlerinde ilaçlarını alamayacakları için sahurda aldıkları ilaç sonra ilaç eksikliği belirtilerini öğleden sonra ortaya çıkarabilirler. Bu bir tehlike işaretidir. Bu gibi durumlarda da hastalarımızın hemen oruçlarını bozarak şekerli gıdalar almak suretiyle düşük olan şekerini yükseltmeleri gerekiyor. Çünkü, düşük şekerin vermiş olduğu zararlar yüksek şekerden çok daha fazladır."
"İFTARDAN SAHURA KADAR BOL BOL SIVI TÜKETİN"
Şeker ve böbrek hastalarında derecenin önemli olduğuna vurgu yapan Kaşıoğlu, "Şeker hastalarından oruç tutabilecek hastalarımız da var. Oruç tutamayacak kadar ilerlemiş şeker hastalarımız da var. Bu yüzden şeker hastalarımız, tedavi gördüğü hekimleri ile istişare ederek oruç tutmalarını tavsiye ediyoruz. Günde 2-3 çeşit şeker ilacı almak zorunda olan, insülin kullanan şeker hastalarımıza oruç tutmalarını pek fazla tavsiye etmiyoruz. Tansiyon, kalp ve şeker hastası olmayan normal insanlarımızın iftardan sahura kadar olan süreçte gündüz kaybettikleri su miktarını yeniden alarak, bilhassa böbreklerinin susuz kalmaması için bol sıvı tüketmeleri gerekiyor. Böbrek hastaları için de, sınırda olan hastalarımız için de susuz kalmamaları çok önemli. Böbrek hastalarının da bu konuda dikkat etmeleri gerekiyor" ifadelerini kullandı.