Dünyada ve ülkemizde neredeyse salgın hastalık hızında artan diyabet hastalığında yeni bir dönem başlıyor. Gündelik yaşamı zorlaştıran insülin iğneleri yerini kibrit kutusundan az daha büyük, kemere takılabilen küçük bir cihaza bırakıyor. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bu anlamda Türkiye’de öncü rol oynuyor.
Türkiye’de her 100 kişiden 14’ünde görülen diyabet (şeker hastalığı) ülkemizde olduğu kadar dünyada da ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Sağlıksız beslenme, obezite gibi faktörler nedeniyle giderek yaygınlaşan diyabet, günümüzün olduğu kadar geleceğin de en büyük sağlık sorunları arasında gösteriliyor. Diyabetteki artış nedeniyle yeni tedavi yöntemleri sürekli araştırılıyor. Bu anlamda teknolojideki son gelişmeleri yakından takip eden ve bunu tedavi yöntemlerinde başarılı bir şekilde ortaya koyan Anadolu Güney Genel Sekreterliği-Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, diyabet hastalarının hayatını kolaylaştıracak yeni bir insülin tedavisine öncülükediyor. “Sensörlü insülin pompası” olarak adlandırılan yöntem sayesinde artık diyabeti kontrol altında tutan insülin iğnelerini kullanmak zorunda değiller. Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuzhan Deyneli, “Yapay pankreasın en önemli adımı olan ve ‘sensörlü insülin pompası’ olarak adlandırılan yöntem, diyabet hastalarının hayatını kolaylaştırıyor. Bu yöntem sayesinde hasta, insülin iğnesini yanında taşımak zorunda kalmıyor.” ifadelerinde bulunuyor.
Diyabet tedavisinde yeni dönem
Diyabet hastalarının hayatında önemli bir yer teşkil eden insülinin, bilindiği üzere belli zaman dilimlerinde iğneyle vücuda enjekte edilmesi gerekiyor. Bu da hastanın insülin iğnelerini sürekli yanında taşıması anlamına geliyordu. Doç. Dr. Oğuzhan Deyneli, “Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak öncü rol oynadığımız ‘sensörlü insülin pompası’ ile daha iyi kan şekeri kontrolünü sağlıyoruz.” açıklamalarında bulunarak insülin pompası uygulanmasına karar verilen hastalara ilk olarak C-GMS adı verilen bir cihaz takıldığını belirtiyor. Bu cihaz, 72 saat boyunca 5 dakikada bir şeker düzeylerini kaydediyor. Şeker düzeyleri incelenerek, doktorlar tarafından hastanın günlük alacağı insülin tedavi düzeni ve dozları belirleniyor. Bu işlemin ardından silikon plastik bir kanül, diyabetli bireyin kendisi tarafından yaylı otomatik bir cihazın yardımıyla, çok basit bir uygulama sonucunda derinin altına yerleştiriliyor. Kibrit kutusundan az daha büyük ve kemere takılan bu cihaz, hastanın doktorlar tarafından belirlenen günlük insülin ihtiyacını vücuda gönderiyor. Böylece hasta, sosyal hayatında daha rahat hareket edebiliyor. Örneğin; diyabet hastası olan bir çocuğun gece ortaya çıkan hipoglisemisinin azaltılmasında bu cihaz önemli bir rol oynuyor.
Daha rahat bir yaşam
Sensörlü insülin pompası tedavisine başlanmadan önce hastanın kendi diyabet tedavisini düzenleme konusunda istekli olması gerektiğinin önemini vurgulayan Doç.Dr.Oğuzhan Deyneli, tedavi öncesi verilecek eğitimin hastalığın seyri açısından çok önemli olduğunu dile getiriyor. Deyneli, “Hastaların günlük yaşamı içerisinde beslenme düzenlerine göre insülin dozlarını ayarlayabilecek bilgi ve tecrübeye sahip olmalarını istiyoruz. Bu eğitimi alan ve uygulayanhastalarda sensörlü pompa tedavisi çok başarılı oluyor. Sensörlü pompa üzerinde 24 saatlik seyri gördüğünüz için inişlerinizi, çıkışlarınızı, beklenmedik şeker düşüklüklerinizi fark edebiliyorsunuz. Farklı bir yemek yediğinizde bunun nekadar şekerinizi yükselteceğinizi görüyorsunuz. Yaşam düzeninizi kontrol ederek yaptığınız hataları da düzeltmenizi sağlıyor.” diyor.