Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) Toplantısı Antalya’da başladı. Toplantıda konuşan Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Uzm. Dr. İsmet Köksal, SGK ile özel hastanelerin ilişkisini Sezen Aksu’nun şarkısından bir alıntıyla özetledi. Köksal, "’Ne böyle seninle ne de sensiz’ diye başlayan, ’yazık yaşanmıyor çaresiz, ne bir arada ne yalnız’ diye devam eden... Biz özel hastanelerle SGK olarak aslında biraz böyleyiz. Ne bizimle oluyor, ne bizsiz" dedi.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Sağlık Uygulama Tebliği Toplantısı Antalya’da başladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda ilk olarak söz alan Akdeniz Özel Sağlık İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Karakayalı, sektörün zor bir süreçten geçtiğini söyledi. Bazı arkadaşlarının toplantıya katılmak istemediğini ancak güzel sonuçlara gideriz temennisiyle buraya geldiklerini hatırlatan Karakayalı, "Ankara’dan gelen misafirlerimizden de güzel şeyler duymak istiyoruz. Bu toplantılarda biz sektör olarak biraz geleceği görmek isteriz. Türkiye’deki hastane ve tıp merkezleri 8 yıldır zam almadan SGK ve sağlık hizmetini çektiklerine göre biz de rekorlar kitabına başvurabiliriz diye düşünüyorum" dedi.
Her şeyin bir bedelinin olduğunun kabul ettiklerini ve bu yükün kolay olmadığını bildiklerini söyleyen Karakayalı, "Mutluluk için beklemek lazım. Bizim de zannediyorum biraz daha beklememiz gerekecek. Türkiye’nin sağlığa ayırabileceği bir rakam var bunları biliyoruz. Bu sektördeki en büyük ihtiyacımız bizim özel hastane olduğumuzu hissetmemizdi. O zaman çok konuştuğumuz ve bence ilerlemeye başladığımız sağlık turizmi ile bir ufuk açmamız gerekiyor. Bu toplantılardan bizim Antalya olarak talebimiz bu, dünyaya açılmalıyız. Bununla ilgili SGK’nın altyapıyı açması lazım. Gri başladı ama yeşil bitirmek istiyoruz" dedi.
"YA 215 BİN ÇALIŞANI KAPI ÖNÜNE KOYACAĞIZ YA DA ÇALACAĞIZ"
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat ise, SUT fiyatlarına dikkat çekti. SUT ücretlerinin 9 yıl önce belirlendiğini ve hiç artmadığını ancak anlaşılmaz bir şekilde idare edebildiklerini söyleyen Bahat, "Su sıkışmaz derlerdi ama su sıkıştı sürekli özel sektöre verdiğimiz paranın artığını söylüyoruz ama grafikler öyle söylemiyor. Arttı ama sektör büyüdü de öyle arttı. Benim üç hastanemin SGK’ya kestiği faturalarda bir kuruş artış yok, grup olarak artışımız var. Üniversitesi hastanesi olduk ama en büyük karsızlık da artışın olduğu yerde. Bütün verilerim açık, Maliyeye de açık. Ben arkadaşlarımın sesi olmaya çalışıyorum. Bizden istediğiniz şey ne; kalite mi ölçek mi? Ölçeksiz ayakta duramıyoruz. Size soruyorum; 67 yataklı 70 yataklı hastanesi olan kurum 70 yatağını kaliteli hale getirmeye mi çalışır, 200 yataklı mı yapmaya çalışır? Cevap; 200 yataklı yapmaya çalışır. Sektörün yüzde 20’si zincir hastane olmuş. Herkes sürekli hastane açıyorsunuz diyor ama kime sorsam açmıyor sürekli reklam yapmak zorunda olan zincir hastaneler açıyor" dedi.
Türkiye’de 568 hastane bulunduğunu, bunun yüzde 20’sinin 120 hastane yaptığını söyleyen Bayat, "Diğerlerine karşı borcumuz yok mu, onları ne yapacağız diğerlerinin hemen tamamı da yerli sermaye" dedi. SGK ile anlaşma yapan hastaneler için hep üzüldüğünü ifade eden Bahat, "Kendi hastanem de dahil çünkü marka değerini ve itibarını koruması mümkün değil. Onlar birer hırsız vatandaşın gözünde ben size ihbar ediyorum biz hırsızız bizim 5 katımız para verdikleri hastanelerden karşılığını aldık diyorlar. Beşte bir fiyata hizmet sunuyoruz, vatandaştan aldığımız fark ciromuzun yüzde 40’ı. Vatandaştan bunun için bazen yüzde 2000’e varan farklar alıyoruz. Ben size ihbar ediyorum kendimi, hırsızız bu kurallarla yapamıyoruz, kesseniz de yapamıyoruz. Ya 215 bin çalışanı kapı önüne bırakacağız, ya da çalacağız. Vatandaştan almamızı istiyorsanız da müsaade edin birbirimize ne yalan söylüyoruz. 8-10 yıldır bunu herkese söylüyorum bunun için yalvarıyorum" dedi.
Özel hastanelerin durumuna ilginç bir benzetme de yapan Bahat, "Bizim durumumuz evdeki ağabeyinin evlenmesini beklerken menopoza giren kızın duruma benziyor. En son bekleme süresi çözüm süreci anlaşılan. O da sonuçlandıktan sonra bizimle de ilgilenileceğini tahmin ediyorum" şeklinde konuştu.
"ORTADA BİR CENAZE VARSA ÇAĞIRIN NAMAZINI BİRLİKTE KILALIM"
Özel Hastaneler Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Altuğ, sektörün toplantıdan müjdeli haberler beklediğini söyleyerek konuşmasına başladı. Toplantıda Bakan ve SGK Başkanı’nın bulunmadığını hatırlatan Dr. Mehmet Altuğ, "Aslında bize daha yakın olan yöneticiler buradalar. Ancak bir sitemimi burada iletmek istiyorum. Kamu hastanelerinin devlete maliyetini o kadar net bir şekilde ifade ettik ama bir sonuç alamadık, kendimizi anlatamıyoruz. Şahsen bürokratlarımızın da bizi anladığını düşünmüyorum. Bizim elimizde ne var ki diyorlar ama geçtiğimiz aylarda ellerinde ne olduğunu gördük. 2005 yılından sonra özel sektöre herhangi bir SUT yayınlaması yapılmadı daha sonra SUT’ta herhangi bir değişiklik yapılmadı ama düzenlemeler yapılarak faturalarla bizim fiyatlarımız düşürüldü. Yani SUT fiyatları düşürüldü. Sanki bir grup var ki anladığım kadarıyla bu sektörün gelirlerini nasıl düşürürüz diye çalışıyor. Bir alanımız varsa Allah rızası için kullanalım. Sanki ticaret yapmak para kazanmak kötü bir şey, helal olduktan sonra ticaret iyi bir şeydir ama maalesef bizim ülkemizde ticaret yapmak hırsızlıkla eşdeğer. Eğer özel sektörseniz kesinlikle bir şeyler yapıyorsunuzdur siz mutlaka gözüyle bakılıyor" dedi.
Acilde hasta bakmak istemediklerini söyleyen ancak kar ediyorlarmış gibi acil kotası getirildiğini söyleyen Altuğ, "Benim orada hekimim var çalışamıyor bunların ne anlama geldiğini şahsen anlamıyorum. Bizimle de istişare edilmiyor. Bizler çok uzun zamandır SGK tarafından davet edilmiyoruz. Avuç içi okumaları biz de o dönem destekledik aramızda yolsuzluk yapan var ise diye ama hırsıza kilit vurulmuyor. Bu avuç içine bile formül bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Yaklaşık 25 milyon TL boşa gitmiş durumda. Ortada şimdi bir cenaze var en azından çağırın cenaze namazını birlikte kılalım. Avuç içi okumalar iptal edildi; doğrudur değildir biz temize çıkacaksak olsun sorun değil, ama bu konuda da bir istişare yapılmıyor. Eğer biz partner isek SGK tarafından lüzumsuz bir aygıt olarak görülmüyorsak bunların paylaşılması gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Farkların yüzde 200’e çıkarıldığını ancak yüzde 1500 yapılsa bile fark etmeyeceğini söyleyen Altuğ, "Anadolu’da bu oran yüzde 10’lara kadar düştü. Yapılan hizmetlerin çoğundan, hatta kırmızı alan diye tabir edilen alanlardan hiç fark alamıyoruz. Farkla ilgili bir yere varamayız, belli bir grup hastaneye nefes aldırabilir bu belki ama Anadalu’daki hastaneler için farkların önünün tamamen açılması da bir şey fark etmeyecek. SUT fiyatlarıyla ilgili önümüzdeki dönemlerde de sizinle görüşmek istiyoruz" diye konuştu.
Kamu hastanelerinin bile bazılarının zarar ettiğini çok iyi bildiğini, özel hastanelerin batışının da seyredilmemesi gerektiğinin altını çizen Altuğ, 80 tane hastanenin şu anda askıda olduğunu bildiklerini, yani bu hastanelerin kapandığını, zarar ettikleri için kapandığını sözlerine ekledi.
Tüm Sağlık Kuruluşları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Op. Dr. Hicabi Gökdereli ile Sağlıkta Birlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Necmeddin Tan’ın ardından son olarak söz alan Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Uzm. Dr. İsmet Köksal ise yüzde yüz katıldığı ve katılmadığı eleştiriler olduğunu, eleştirilerin bazıları iletişimsizlikten kaynaklandığını ifade etti.
2000’li yıllar öncesi sağlık sisteminde özel hastanecilikten başlayıp 2014’lü yıllara gelinceye kadar yapılan çalışmaları reformları tek tek anlatmanın zaten mümkün olmadığını söyleyen Köksal, "Özel hastaneler ve tıp merkezleri konuşuyoruz, geçen bütçe sunumunda özel sektörü çok büyüttüğümüzle ilgili eleştiri aldık bütçe görüşmelerinde. 2007 yılında özel sektörün kamudan aydığı pay yüzde 20, o dönemde yaklaşık 8 milyarlık bir sağlık harcaması söz konusu, sonrası 33 milyar TL’ye çıkan bir sağlık harcaması var. Özel sektörün aldığı pay yüzde 23" dedi.
SUT fiyatlarının 7 yıldır değişmediği şeklindeki eleştirilere de cevap veren Köksal, "Artan SUT fiyatları da var, yeterli değil elbetteki hekim emeğini ya da hastanene emeğinin karşılığın almak tam olarak gerçekleşmemiş olabilir neyi yapıp neyi yapamayacağımızı ve neyi ne için yapamayacağımız, yapabileceklerimizi hangi vadede yapabileceğimizi oturup istişare etmekte geleceğin planlanması açısından da fayda var. Özel hastaneler tıp merkezleri hepsi bizim iş ortağımız. Hiç kimsenin kazandığı parada SGK’nın ya da ticaret yapan bir insanın kazandığı parada devletin gözü olmaz olamaz. 2008 öncesi başlayan süreçte önemli teşvikler var özel sektöre. Örneğin faturaların yüzde 20 artırılarak ödenmesi vs. gibi uygulamalar yapıldı. Devletin özel sektöre yatırım yapan kişinin kazancında gözü olsaydı zaten desteklemezdi. SUT politikaları tartışılabilir ama devletin özel sektörün kazandığı rakamlarda gözü olmaz. Ne kadar desteklerse bu devletin kazancıdır. Kazanılan para istihdama döner aksi devletin genel politikalarıyla uyumlu değil" dedi.
SGK ’da ciddi bir ekip bulunduğunu ve bunu da geliştirmeye çalıştıklarını hatırlatan Köksal, "İşini iyi yapan kimseyle sorunumuz olmaz. Kötüyü örnek vermek kurumsal temsile yakışmaz. Onun için burada bunları konuşmayacağım. Çünkü sizler istismara karşısınız daha iyisine ulaşmak için kendi içinizde mücadelesini veriyorsunuz, daha iyiye ulaşmak istiyorsunuz. Yapmaya çalıştığımız şey iyiye ve doğruya nasıl ulaşabiliriz bunun mücadelesini vermek. Hekim emeğinin karşılığını alacak mi, hasta sağlık hizmetine ulaşacak mı ve bunu yaparken de devlet kaynaklarını etkin ve verimli kullanabilecek mi. Temel sorumluluğumuz bunun üzerinde. Ne adım atsak karşımıza hasta mağduriyeti, artmayan SUT fiyatları sebebiyle mağdur hastaneler çıkıyor. Her durumda biz suçlanabiliyoruz. Baktığınızda bir bütün parçasıyız, 9 üyeli 5-6 bakanlığın bir arada olduğu bir temsiliyetin parçasıyız. Bir şeyi oturup kendi başımıza karar vermiyoruz onu sizler gibi partnerlerimiz var. Onlarla tartışmak zorundayız. sizden aldığımız bilgilerle onlara gidip birbirimizi ikna etmek zorundayız,. Sizin de gidip sonuç alamadığınız, siyasilerimizden sonuç alamadığınız taleplerle karşılaşıyorsunuz" diye konuştu.
BİOMETRİK KİMLİK DOĞRULAMA MAHKEMELİK
Biometrik kimlik doğrulamanın temelinde doğru bir uygulama olduğunu, bakıldığında ciddi bir veri toplama aynı zamanda suistimallerin önüne geçilmesi, hastaların kimlik taşımadan hizmet alabilmesi yolunun açılmasıyla ilgili bir uygulama olduğunu hatırlatan Köksal, "Ama veri paylaşımıyla ilgili bir kanunun olmadığı ve bu da yaklaşık 4 yıldır mecliste beklediği için bundan kaynaklanan bir problem yaşıyoruz. Yüksek yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi bununla ilgili ama biz itirazımızı yaptık" dedi.
SGK verilerinde acil servise başvuru oranları yüzde 18.90 oranında olduğunun altını çizen Köksal, tıp merkezlerinde bu rakamın yüzde 45’lerde olduğunu ve her ikisinin ortalamasının yüzde 35 civarında bulunduğunu belirterek, "Özel sektörün yeşil alanına baktığınız özel sektör yeşil alana müracaat oranı çok yüksek. Zaten olması gereken de bu. Acil karşılama oranına baktığınızda yüzde 98’lere ulaşan acil oranlarıyla karşılaşıyorsunuz. Buna müdahale etmek gerekiyor" dedi.
"SEZEN AKSU’NUN ŞARKISI GİBİYİZ"
SGK ile özel hastanelerin ilişkisini Sezen Aksu’nun şarkısına benzettiğini söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Uzm. Dr. İsmet Köksal, "Sezen Aksu’nun şarkısı vardı ’ne böyle seninle ne de sensiz’ diye başlayan, ’yazık yaşanmıyor çaresiz ne bir arada ne yalnız diye’ devam eden... Biz özel hastanelerle SGK olarak aslında biraz böyleyiz. Ne bizimle oluyor ne bizsiz oluyor. Bizden ayrılabilirsiniz ama ayrılmak istemezsiniz. Bizimle devam etmek istiyorsunuz ama böyle devam etmek istemiyorsunuz. Ortak yolun elbette bulunması lazım. SGK sizin önünüzdeki vitrin, siz bunun sadece bir parçasını görüyorsunuz. Tek başına karar alıp uygulayan bir kurum yok karşınızda. Siz kendi hastanelerinizde bile her aldığınız kararı uygulayamıyorsunuz, önünüze bir sürü engel çıkıyor. Bugün devlet yönetiminde olan bizlerin de sizlerden gelen, haklısınız Ankara’ya dönünce bunu yapalım deme şansımız yok. Çünkü sizler nasıl partnerlerle çalışıyorsanız, biz de kendi partnerlerimizle, kamuyla, devlet yönetimiyle, siyasi iradeyle çalışıyoruz. Türkiye’nin genel vizyona ve mali bütçesi çerçevesinde karar almakla yükümlüyüz. O sebeple her kararı istediğimiz gibi alamıyoruz ama farkındalık oluşturabilir sizin için çalışabiliriz" dedi.
30 Kasım 2014 tarihine kadar devam edecek olan toplantıda Yeni Sağlık Uygulama Tebliği Değişiklikleri ve Medula Uygulamaları, Yeni Sağlık Hizmet Sunucuları İnceleme ve Kontrol Standartları,Yeni Tıbbi Malzeme Ödeme Usul ve Esasları,Özel Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi ve Uygulamaları konuları ele alınacak.