Sarı-Kırmızılı kulübü içine düştüğü durumdan kurtarmak için başkanlık koltuğuna oturan ve mayısta görevi bırakacağını söyleyen Duygun Yarsuvat, FANATİK'e açıklamalarda bulundu.
Köylü derken düşündünüz mü?
Basın mensupları olarak, gerek görsel medyada gerek yazılı medyada çok hoşunuza gidiyor teknik direktörlerin değişimi. Geçmişe bakıldığında kaç tane teknik direktör eskittiniz? Örneğin Löw’e köylü dediniz, adam gitti, Almanya Milli Takımı’nı şampiyon yaptı. Hiç düşünmüyor musunuz bu insana köylü derken, ya da başka birisi gitsin diye manşet atarken. Del Bosque’ye hiç unutmuyorum bir Fenerbahçeli yazar, “Bu adam gitmeden Beşiktaş düzlüğe kavuşmaz” dedi, adam gitti İspanya Milli Takımı’nın başına geçti. Bizim için de Rijkaard gitsin dediler o dönem Galatasaray ligde 3. oldu. Sonra Karl-Heinz Feldkamp geldi. Fakat o da yaşlıydı ve soğuk havadaki maçlara gitmek istemiyordu. Ve o da gitti. Derwall’in ilk geldiği yılı hatırlayın. O sene Hilton Oteli’ni bastılar kasım ayında Galatasaraylı taraftarlar git dedi. Allah’tan gitmedi. Hem kendisi Galatasaray’a faydalı oldu hem de yerli teknik direktörler yetiştirdi.
Atmak, kesmek, tedavi etmez
Hâlâ 2-3 hafta üst üste yenilen bir takımın hocası için gitsin/gitmesin tartışmaları yapıyorsunuz. Bunları bırakın. İnsanlara biraz çalışma alanları yaratın. Sadece teknik direktörde mi suç? 11 kişi futbol oynuyor. 15 kişilik yönetim kurulu var yedekleriyle birlikte. Acaba oyuncular hata yapmıyor mu? Hava nasıl, adam nerede kalıyor, ne yemek yedi, İstanbul çok güzel, şarap, rakı o da güzel. Boğaz, balık iyi. Adam daha makarnadan kurtulamamışken, rakı, şarap içirip, yediriyoruz ve alışsın istiyoruz. Ve bunu en kısa sürede yapmasını talep ediyoruz. Buraya gelen adamlar 2 ayda daha konuşmaya bile alışamıyor. Onun için bekleyelim Prandelli biraz nefes alsın. Yurt dışına bakalım. Başarılı takımların antrenörleri devamlıdır. Arsene Wenger, Sir Alex Ferguson bunlar kaç senedir takımlarının başında durdu ve durmaya devam ediyor. Atmak, kesmek tedavi de etmez. İlk önce hastalığı teşhis edelim.
Sezon sonuna kadar devam
Ekim ayını bitirdik, kasıma geldik. Prandelli ile yollar ayrılırsa işler bizim adımıza zorlaşacak ve yeni gelen hocanın alışma süresi, adapte olma zamanı ile başarıya gitmesi çok zor olacaktır. O yüzden bu çok yanlış bir düşünce. Prandelli ile sezon sonuna kadar kesinlikle devam edeceğiz. Ve öyle de düşünüyorum ki, onunla çok başarılı bir sezon geçireceğiz. Ve unutmayın İstanbul’da Real Madrid’den 6 yedik o zaman Mancini vardı.(O dönem Galatasaray'ın başında Fatih Terim vardı.) Bizim Dortmund’dan 4 yediğimiz hafta, koskoca Roma da kendi evinde Bayern Münih’ten 7 yedi. Son Dünya Kupası’nda şampiyon olmuş Almanya, Polanya’ya 2-0 yenildi. Futbol bu, bunun güzelliği de bu zaten. Hep Almanya yense bunun neresinde güzellik kalacak.
Dürüst cok faydalı olacak
Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak’la birlikte Florya’dan sorumlu olacak ve oradaki işleyişi denetleyerek bize büyük fayda sağlayacak.
Ali Dürüst bizim yönetimimizle çalışmayı kabul etti. Ve çok faydalı olacağına inanıyorum. Ali Dürüst, Sportif A.Ş.’nin içinde olacak. Abdurrahim Albayrak ile birlikte Florya’dan sorumlu olacak ve oradaki işleyişi denetleyecek.
Her şeyden o sorumlu
Ali Dürüst’ün beyin olarak her şeyden sorumlu ve altında birçok kontrol mekanizması bulunacak. Sık sık Abdurrahim Bey’in de gitmesine gerek yok. Merkezden bu işler yapılır. Abdurrahim Bey’in çalışma ofisi de oraya yakın olacağı için muhtemelen Florya’da bol vakit geçirecektir. Futbolcuların da Abdurrahim Bey’i çok sevdiğini biliyorum. İki yöneticimizin de başarılı olacağını tahmin ediyorum.
Bağlı olmak yok
Direkt bana bağlı olarak değil, Ali Dürüst bir anonim şirketin yönetim kurulunda olacak. Ben prensip olarak ‘bağlı olmak’ kelimesini sevmiyorum. Ali Dürüst ile bir problemim olursa zaten gelir bana söyler ve ortadaki sorunları çözmeye çalışırız. Ama ‘bağlılık’ kelimesi benim lugatımda yok. Ben Sportif A.Ş.’nin başında olacağım ve yukarıdan işlerin üzerinde bir kontrolüm olacak.
Derslerimi bırakamam
Esasen 24 saat ayırmak lazım. Ama derslerim var onları bırakamam. Pazartesi full, salı günü öğleden sonra, perşembe de 17.00’den sonra derslerim var. Bir kere onları aksatmayacağım. Çok şanslıyım ki çalışma ofisimle, stat çok yakın. Trafik yoksa 3 dakika, varsa da 10 dakikada ulaşabilirim. Bu durum benim için avantaj. Her iki yere de muhtelif saatler içinde gidebilirim. O bakımdan asıl yerim kulüp olacak fakat diğer işlerimi de çalışma ofisimde yürüteceğim.
Passolig işi şüpheli
Kombinem var ama Passolig’im yok. Çünkü sevmiyorum Passolig’i. Birileri bir mesaj vermek istiyor. Böyle bir uygulamaya gerek yok.
Kombine kartım var. Fakat Passolig’im yok. Çünkü sevmiyorum Passolig’i. Birileri bir mesaj vermek istiyor. Böyle bir uygulamaya gerek yok. Geçen gün bir tanıdığım Osmanlıspor’un maçı varmış. Boş vakti de varmış. ‘Stadın içinde 10 kişi vardı. İçeri girmek istedim fakat Passolig’im olmadığı için beni almadılar’ dedi. Kaldı ki çıkan kanunda Passolig yok. Sadece e-bilet var. Benim 5 kişilik locam var. Biz 3 kişiyiz kalan 2 yere de genelde dostlarımızı, sevdiklerimizi çağırırız. Yurt dışında yaşayan arkadaşlarımız telefon eder, bu hafta maça geliyoruz diye. Biz de hep beraber gideriz. Şimdi onlar gelemiyor.
Tribün kültürünü yok ettiler
Yok efendim çok kolaymış da internetten girecekmişsin de, pasaport numarasını da verecekmişsin de aslında kolay falan değil. Ben baloya gittiğimde Passolig ile mi gidiyorum? Tiyatroya gittiğimde tiyatrolig ile mi gidiyorum? Uygulamayı getirene sormak lazım. Ben getirmedim. Ama tribün kültürünü yok ettiği bir gerçek.
Börek de yerim beyaz sıvı da içerim
Sigara böreği de yiyeceğim. Beyaz sıvıdan da içeceğim. Hayatımın geri kalanına devam edeceğim. Bunca sene bunu yapmışım. Yaptığım şeylerden neden vazgeçeyim? Cemiyet bizim evimiz. Benim evim. Herkes orada birbirini görüyor. Konuşuyor, dertlerini paylaşıyor. Cemiyetin olması Galatasaraylılar için büyük bir avantaj. Cemiyet, Galatasaray’ı Galatasaray yapan unsurlardan biri.