Şike operasyonunda görev alan hakim, savcı ve polislerden şikayetçi olan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, şikayet dilekçesinde yeni bir iddiada bulundu. Şike soruşturmasının, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile Fenerbahçe camiasını karşı karşıya getirme amacını taşıyan planın bir parçası olduğunu ileri süren Yıldırım dilekçesinde, “Polisler tarafından projeye uygun senaryo yazıldı. Bu senaryo fezlekeye ardından iddianameye dönüştürüldü. Tutuklanacaklar listesi ise Emniyet'ten mahkemeye gönderildi” dedi.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım avukatları aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe vermiş ve şike soruşturmasında yapılan usulsüzlükleri gerekçe göstererek dönemin adliye ve emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusu dilekçesinde, o dönem İstanbul Adliyesi’nde görev yapan özel yetkili hakimler ve savcılar ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek”le suçlandı. Dilekçede, bu isimler “Kanunlara aykırı işlem yapan illegal yapı mensubu” olarak nitelendirildi.
ALGI ÇALIŞMASI YAPILDI
Şike soruşturmasının, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile Fenerbahçe camiasının ve diğer kulüplerin camialarını karşı karşıya getirmek amaçlı bir plan dahilinde gerçekleştirildiğinin öne sürüldüğü dilekçede, “Başbakan ve hükümete yönelik olarak illegal yapının destekçisi medya mensupları tarafından Başbakan'ı ve hükümeti hedef alan bir algı çalışması yapılmıştır” denildi.
ÖRGÜTÜN YAPISI AYDINLATILSIN
Şike iddianamesinin, 6222 sayılı yasanın değiştirilmesine ilişkin yasanın Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiği gün, Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen tarafından o tarihe kadar görülmemiş bir şekilde kamuoyuna basın toplantısı ile açıklandığının hatırlatıldığı dilekçede, “Söz konusu illegal yapının amaçladığı saik, kullandığı araç ve yöntemler ve örgütün hiyerarşik yapısındaki birliktelikler göz önüne alındığında, örgütün tüm eylemlerinin tek bir dosyada soruşturularak; örgütün hiyerarşik yapısının aydınlatılması, suç sayılan fillerin tümüyle belirlenmesi ve tüm sanıkların cezalandırılması gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.
BELGELER KAYIP
Yıldırım, soruşturma dosyasında pek çok sayıda kişi şüpheli sıfatı ile dinlendiğini ve gizli bir şekilde takip edildiğini vurguladı fakat teknik ve fiziki takibe maruz bırakılan kişilerin bir çoğu hakkında dava açılmadığı gibi haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmediği hatırlattı. Soruşturma kapsamında ismi dahi geçmeyen şahısların telefon bilgilerinin ilgili GSM şirketine yazılarak dosya kapsamına alındığının belirtildiği dilekçede, bu kişilerin ve telefonlarının dinlenip dinlenilmediğine ilişkin bir karara dosyada rastlanılmadığı da ifade edildi. Dilekçede Fenerbahçe Spor Kulübünün ve Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe bağlılarının soruşturmaya dahil edilmesi hukuka aykırı olduğu ve illegal yapıya mensup adli kolluk tarafından senaryosu yazılan bir projenin ürünü olduğu iddia edildi.
HEPSİ PROJEYDİ
Fenerbahçe Başkanı Yıldırım’a göre “illegal yapı” yasal görünümlü hukuksuz soruşturmaları şu şekilde gerçekleştirdi: “İlgili emniyet birimi projenin ana fikri hakkında bir rapor yazarak özel yetkili savcılıktan soruşturma izni alıyor. Başlayan soruşturma projeyi yazan polis memurunun senaryosuna uygun şekilde gelişiyor. Projeye konu olay, özel yetkili savcılıkların görev alanına girecek şekilde belirleniyor. Yazılan projeye konu olay, silahlı bir faaliyet ile yada bilinen silahlı bir suç örgütü ile irtibatlandırılıyor. Çekirdek örgüt varsayımı ile başlayan proje çalışmasında teknik takip kararları alınıyor ve başlangıçta 3-5 kişi ile sınırlı olmak üzere başlayan soruşturma aylar içinde binlerce telefon numarasının ve yüzlerce kişinin dinlendiği bir şekle dönüş
KARARI POLİSLER VERİYORDU
Savcılık ve mahkeme sorguları aşaması tamamen yasal bir prosedürün tamamlanmasından ibaretti. Zira savcılık sorgusu sırasında tutuklamaya sevk edilecekler, serbest bırakılacaklar, denetim tedbiri uygulanacaklar liste halinde polis tarafından savcıya veriliyor ve bu listeye uygun şekilde sevk işlemleri yapılıyor. Bu aşamanın ardından nöbetçi hakim yine yasal bir prosedürü tamamlayıp kendisine verilen listeye uygun şekilde bir tutuklama kararı veriyordu.“ (Yeni Şafak)