Habere sadece şu sözlerle başlamak istiyorum. Giriş faslını hiç üstüme alma niyetinde değilim, basit bir şekilde sözü NASA’nın Bilim Görevleri Direktörlüğü için yöneticilik yapan John Grusfeld’e bırakıyorum: “Bu görevin Plüton ve Charon’a yakın geçişimizde neler göreceğimize dair beklentilerimizi yükseltmesi için dokuz yılı vardı. bugün o kritik anlarda toplanan bilimsel hazinelerin ilk örneklerini ele geçiriyoruz. Söylemem lazım ki, bize gelen şeyler o yüksek beklentileri bile dramatik bir şekilde aşıyorlar.”
New Horizons adlı, 10 tonluk küçük dev, 14 Temmuz günü Plüton’a yakın uçuşunu tamamladı ve ilk bilgileri bize geri yolladı. İnsanoğlunun yarattığı en hızlı araç olarak Plüton’a giden New Horizons, ilk aşamada bize Plüton’un çok tatlış bir fotoğrafını yollamış, biz de cümleten bu küçük gezegenin beyaz kalbine aşık olmuştuk. Meğerse o kalbin aşağısında, çok ilginç bir detay gizliymiş.
Beyaz alanların temeline yakın bir yerde, New Horizons’ın çektiği fotoğraflar yaklaşık 3.500 metre yüksekliğinde sıradağlar keşfetti. Bu dağlar, takriben 100 milyon yıl önce oluşmuşlar. New Horizons’ın Coğrafi, Jeofiziki ve Görsel Ekibi’nin bir mensubu olan Jeff Moore, bunun Güneş Sistemi’mizde gördüğümüz en genç yüzeylerden biri olduğunu söylüyor. Peki burada acayip olan şey ne? Şu; daha önce buzullarla kaplı gezegensel cisimlerde coğrafi oluşumlar görmüştük; fakat bunların hepsi, bir gezegenin uydularıydı; ve o coğrafi oluşumlar da daha büyük bir gezegensel cismin yerçekimsel etkileşimleriyle ortaya çıkmıştı, yani en azından böyle varsayılıyordu. Plüton’da haliyle böyle bir durum yok. Sadece 100 milyon yıl önce, bir şekilde ortaya 3.500 metrelik bir dağ sırası çıkmış, fakat daha önce varsaydığımız hiçbir sebep bunu açıklayamıyor. NASA da bu yüzden, “Bu bizim pek çok diğer buzul gezegendeki coğrafi aktivitelere neyin güç verdiğini yeniden düşünmemize sebep olabilir” diyor.
Tabii ki New Horizons gezisinin tek yıldızı Plüton değil. Onun uydularından da bilgi alma fırsatı edindik. Şimdilik beş uydudan bilgi geliyor, ilki en büyük olan Charon. Charon uydusunun kuzeyinde “muhtemelen içsel süreçlerden” dolayı ortaya çıkmış karanlık bir uçurumlar ve kanyonlar dizisi var. NASA bu bölgeye şimdilik gayrıresmi olarak “Mordor” diyor. Fakat Mordor’daki uçurumlara rağmen, ilginç bir şekilde Charon’da hiç krater yok. Bu da NASA’ya göre “jeolojik aktivite tarafından şekillenmiş, görece genç bir yüzey” anlamına geliyor.
Aynı zamanda NASA, Plüton’un diğer dört uydusundan da kısa bigliler alıyor. Nix, Hydra, Styx ve Kerberos adlı uydulardan, Hydra’yı biraz daha iyi tanıyoruz. 43’e 33 kilometre boyutunda olan Hydra’nın yüzeyi buzlarla kaplı. Bunun muhtemelen su buzu olduğu sanılıyor. Daha geniş detaylar ise muhtemelen önümüzdeki günlerde gelecek.
New Horizons’ın görevini takip etmek istiyorsanız, Twitter’daki #PlutoFlyBy etiketine göz atmanızı öneririz. Hem böylelikle, kendiniz de sohbete iştirak edebilirsiniz. Onun dışında bizi takipte kalın, ilginç şeyler geldikçe, paylaşmadan durmamız mümkün değil!