Van Valisi Aydın Nezih Doğan, kentte meydana gelen olaylarda oluşan zararı tespit etmek üzere 7 komisyonunun oluşturulduğunu ifade ederek, “Bu olaylarda 49 tane vatandaşımızın aracı, 47 tane de resmi aracımız, 396 iş yeri, 11 banka şubesi, 10 siyasi parti binası, 53 tane MOBESE ve trafik lambası ile 18 okul yakılıp tahrip edilirken, bu bağlamda 612 noktaya zarar verildi” dedi.
Suriye’nin Kobani kentindeki IŞİD saldırılarını protesto amacıyla 4 gün boyunca Türkiye’nin birçok kentinde olduğu gibi Van’da da yaşanan olaylı gösterilerin ardından Van Valisi Aydın Nezih Doğan ve AK Parti Van milletvekilleri, esnafı ziyaret ederek ’geçmiş olsun’ dileklerinde bulunmuştu. Esnafları tek tek gezdikten sonra olaylarla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Van Valisi Aydın Nezih Doğan, bayramın dördüncü günündeki olay yoğunluğunun kalmadığını, bugün hem havanın çok güzel olduğunu hem de havayla mütenasip olarak olaylarda da azalmanın yaşandığını söyledi.
Esnafların alışveriş yaptığını ve dükkanlarını açtığını ifade eden Vali Doğan, “Hayat normal bir şekilde yaşanmaya başladı. İlimizde meydana gelen olaylardan dolayı elimize şu an zararı tespit etmek üzere görevlendirdiğimi 7 komisyonumuz var. Bu arkadaşlar bayramdan sonraki mesaide itibaren böyle başladılar çalışmaya. Şu anda ilçelerdeki çalışmaları tamamladılar, il merkezindeki çalışmalar da tamamlanmak üzere. Bizim elimizdeki verilere göre 49 tane vatandaşımızın aracı, 47 tane de resmi aracımız tahrip oldu. 396 iş yerine çeşitli biçimlerde, bir bölümü tamamen yandı, bir bölümünün sadece camları kırılarak zarar gördü. 11 banka şubesi ile 10 siyasi parti binası zarar gördü. 53 tane MOBESE ve trafik lambası direği iş göremez hale getirildi. 18 okulumuzda çeşitli biçimlerde zarar görmüş durumda. Buna baktığınızda toplam 612 noktada bu vandalistlerin zarar verdiği anlaşılıyor. Bu tabi merkez ilçelerimiz dahil olmak üzere 10 ilçemizde bu zararlar oldu. Bahçesaray ve Gürpınar ilçemiz hariç diğer ilçelerimizde küçük küçük de olsa zarar oldu” dedi.
“BU OLAYLARDA SADECE KUR’AN KURSLARINA DEĞİL, İMAM HATİP LİSELERİ’NE DE SALDIRDILAR”
Bu olaylarda sadece Kur’a-n kurslarına değil İmam Hatip Liseleri’ne de saldırdıklarını ifade eden Vali Doğan, “Örneğin Hüseyin Çelik beyin adına yaptırılan Hüseyin Çelik Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne zarar verdiler. Diyanete ait Kur’an kurslarına zarar verdiler. Bu bölgede medrese olarak ifade edilen ve özel şahıslar tarafından işletilen bazı yerlere zarar verdiler. Yine basın açıklamamda da ifade etmiştim Bediüzzaman adına yaptırılan ve halen inşaatı devan eden bir yapıya, inşaata zarar verdiler. Şimdi bunu nasıl izah edebiliriz. Buradaki göstericilerin Vanlı gençlerden oluştuğu muhakkak. Bunların ailelerin birçoğu dini tercih olarak İslamiyeti tercih ediyorlar. Hemen hemen bunların içerisinde İslamiyeti tercih etmeyen ailenin olduğu kanaatinde değilim ben. Peki nasıl oluyor da Müslüman ailenin çocukları böyle bir vahim tabloyla bizi karşı karşıya bırakıyorlar. İşte burada siyasi durumla karşı karşıyayız. Gençlerimize bazıları gerçek olmayan ideolojik yükleme yapıyorlar ve doğrusu IŞİD denilen grupla bütün İslami değerleri karıştırarak sunuyorlar. Gençlerimiz İslamiyet adına gördüğü müesseseleri IŞİD sanıyor. IŞİD diye bildiği şeyleri de düşman sanıyor. Dolayısıyla İslami müesseselerde zarar görüyor. Yanlış ideolojik yüklemenin bir sonucudur. Van’daki vatandaşlarımızın özellikle bu hususa çok dikkat etmeleri lazım. Çocuklarını kendilerinin istemediği biçimde terbiye eden birilerinin olduğunu görmeleri lazım” dedi.
Olayların ilk gününde hayatını kaybeden vatandaşın Bediüzzaman Kur’an kursunu yakmaya gelen gruba oradaki mahalleden bir takım insanların müdahalede bulunduğunu ifade eden vali Doğan, “Bu müdahale sırasında yakmaya gelen gruptan çıkan bir ateşle değil, ama yakmaya gelen gruba müdahalede eden mahallelinin kendi arasındaki itişme kakışma sırasında silah patlıyor ve bir vatandaşımız maalesef hayatını kaybediyor. Çok küçük yaralanmalar kenara bırakılırsa ciddi olarak dün meydana gelen hadisede 2 vatandaşımız yaralandı. Bir tanesi av tüfeğinde çıkan saçma ile, aynı noktada başka bir vatandaşımız da kurşun ile yaralandı. Diğerleri ise taş ve sopa gibi konularla ilgili intikal eden konular bunlar. Çoğu da ayakta tedavi gördüğü için net bir istatistik kurmak şuanda mümkün değil. Ama polislerimizden de yaralanan oldu. Erciş’te kafa travması geçiren bir arkadaşımız oldu. Yine emniyet müdür vekilimiz kafasından yaralandı. Bunlar hep taş atılarak gelen darbelerdi. Fakat bunlar ayakta tedavi gerektiren şeyler. Sadece Erciş’teki arkadaşımız bir süre hastanede yattı ve çok şükür oda taburcu oldu çok şükür” şeklinde konuştu.
“DAVUTOĞLU, OLAYLARIN İLK GÜNÜ GECESİ BENİ ARADI VE TALİMAT VERDİ”
Şu ana kadar 156 gözaltının olduğunu ifade eden Vali Doğan, “Bunlardan bir bölümü adliyeye çıkarıldı. Adliyeye çıkarılanlardan şu ana kadar 11 tanesi tutuklandı, 31 kişi de serbest bırakıldı. Şu anda gözetim süresi devam edenlerde var. Bir kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İşin doğrusu bir bölüm gözaltında alınanlar var, bir bölümde olaylara karıştığı için aradığımız şahıslar var. Onlara da yakın bir süre içerisinde ulaşıp adalete teslim etmiş olacağız. Böylece bu işi provoke edenler, önde duranlar, gençleri yanlış sevk edenler de kanun önünde hesap verecekler. Bizim elimizde bir mevzuat var. Terörden dolayı zararların karşılanmasını sağlayabilmek için bir mevzuat var. İlde de bunu yürüten bir komisyonumuz var. Başında da bir vali yardımcısı arkadaşımız var. Biz şimdilik geçici komisyonlar kurduk. Bu komisyondaki arkadaşlar birer birer zarar görenleri araç, işyerleri ve evleri ziyaret edip buradaki zarar tespitlerini yapacaklar. Bunlarda daha sonra ilgili müracaatlar çerçevesinde komisyon kararı ile zararlar karşılanacak. Bu konuda sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, olayların ilk günü gece beni aradılar ve şu talimatı verdiler. “Hasar tespit sonuçları derhal sonuçlandırılın, vatandaşlarımıza devletin hasarlarının karşılığı ödeyeceği bildirilsin” biz de bu şekilde esnaflarımı gezdik onlara bu hasarların devlet tarafından ödeneceği bilgisini verdik ve komisyonlarımızı bu yönde görevlendirdik” dedi.
“SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI, VESAYET TEDBİRLERİ DAHA UZUN ZAMAN ALMIŞ OLSAYDI HAYATIN NORMALLEŞMESİ DE ZORLANMIŞ OLURDU”
Okulların neden tatil edilmediğine de değinen Vali Doğan, “Bizim amacımız hayatı bir an evvel normalleştirmekti. Hayatın normalleşmesine ilişkin görüntülerden bir tanesinin de okulların çalışmasıdır. Biliyorsunuz sadece Erciş’te bir geceye mahsus olmak üzere sokağa çıkma yasağı ilan ettik. Diğer zamanlarda hayatı doğal olan yaşanması için gerekli koşulları hazırlamaya çalıştık. Nitekim böyle davranış olmaktan da sonuç aldık. Bugün Van, benzer tehditlere karşı karşıya kalan illere göre biraz daha önce normal hayata kavuşmuş oldu. Dolayısıyla sokağa çıkma yasağı, vesayet tedbirleri daha uzun zaman almış olsaydı hayatın normalleşmesi de zorlanmış olurdu. Amacımız bizim doğal hayatı, normal hayatı en hızlı biçimde yaşanır hale dönüştürmek. Bu da tabi bizim beklentimiz bütün öğrenci kadrosunun her zaman olduğu gibi okulda yer alması değildi ama, en azından okulların açık olduğu bilgisi sosyal rahatlama yaşatacağına dair bir öngörümüzdü. Bu yüzden kapatma kararı almadık” dedi.
Olaylarda Kızılay’ın yakılan araçlarına da değine vali Doğan, “Az önce, eğitim kurumları ile dini kurumlara değindik. Sadece tahrip edilen Kızılay araçları değil, başka sağlık tesisleri de tahrip edildi. Kamu kurumları içerisinde bazı sağlık tesisleri de tahrip edildi. Bu ise düşüncesizliğin bir sonucu. İdeolojik yüklenmenin bir sonucu. Eğer gerçekten bunu yapanlar, bu eylemleri ortaya koyanlar, bunu teşvik edenler insan yararına bir şey düşünüyorsa ne Türk Kızılayının aracına, ne de başka bir sağlık tesisine zarar vermek gibi bir düşüncenin içerisinde olmazlardı. İdeolojik yüklenmeyle ne yaptıklarının farkında değiller” şeklinde konuştu.
“BU GENÇLERİN BİRİLERİ TARAFINDAN İDEOLOJİK AMAÇLARLA TOPLUMUN GELECEĞİNİ KARARTACAK BİÇİMDE BİR PİYON OLARAK KULLANILMALARINA İZİN VERMESİN AİLELER”
Ailelere seslenen Vali Doğan, “Bizim kesinlikle ailelere bir mesajımız var. Gençlere sahip çıkalım. Bu gençler sadece o ailelerin değil, toplumun ve be devletin geleceği. Bu gençlerin birileri tarafından ideolojik amaçlarla toplumun geleceğini karartacak biçimde bir piyon olarak kullanılmalarına izin vermesin aileler. Çocuklarına sahip çıksınlar. Düşüncesi her ne olursa olsun, hangi etnik kökenden gelirse gelsin, hangi siyasi felsefeye, hangi siyasi partiye mensup olsun fark etmez. Aileler kendi çocuklarına sahip çıkmalılar. O zaman belki bugün karşı karşıya kaldığımız problemlerin önemli bir bölümünü başka türlü aracıya gerek kalmadan halletmek mümkün olur. Ama eğer aileler çocuklarına sahip çıkmazlarsa, çıkamazlarsa o zaman toplumun diğer kesimleri bu konuda sorumluklarını yerine getirmek lazım. STK’ların sosyal barıştan yana, kardeşlikten yana, tavırlarını koymaları lazım. Birde şunu hemen ifade edeyim. Sadece dille değil bu barış söylemleri. İçten gönülden gelen hal ve hareketleri ile desteklenen olması lazım. Ben barış için bir araya geldim diyen grupların hemen basın bildirisinden sonra esnafların kepenklerini kırdıkları, camları kırdıklarına herkes şahit oldu. İşte söyle düzeyinde bir barıştan söz etmiyorum ben. Söylediklerimizle ve davranışlarımızın ikisinin örtüştüğünü bir barış algısından söz ediyorum. Bu ölçekte çalışan STK’ların olduğu takdirde yine sorunun önemli bir bölümünü halletmiş olacağız. Aile ve topluma bu anlamda çok ciddi bir sorun düşüyor. Elbette devlete de sorun düşüyor. Bu tip vandalistleri etkin olamayacağı şekilde alması gerekiyordu. Bizin burada çıkarmamız dersler var amma mutlaka STK’ların da düşünceleri, kullandıkları dil ve hareketlerinin birbiriyle aynı olması lazım. Başka şeyler söyleyip, başka şeyler yapmanın artık inandırıcı tarafı kalmadı. Vatandaşlarda bunu çok yakından fark ediyor" dedi.