Yaşlılarda ‘sarı Nokta Hastalığı’ Tehlikesi

Yaşa bağlı sarı nokta hastalığı (maküla dejenerasyonu), 65 yaş ve üzeri grubu geri dönüşümsüz ve çalışmaktan alıkoyan görme kaybının en önemli nedenleri arasında yer aldığını belirtti.
Medical Park Antalya Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde görevli Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, hastalığın görülme sıklığının, 50-65 yaş arasında yüzde 1 ile yüzde 2 arasında olduğunu bildirdi. Hastalığın 75 yaş üzeri kişilerde görülme sıklığının yüzde 8 ile yüzde 10’a kadar çıkabildiğini kaydeden Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, “Gelişmiş toplumlarda artan yaşam süresi ile orantılı olarak, hastalığa yakalanacak kişi sayısında belirgin artış beklenmektedir” dedi.
RETİNA TABAKASININ ORTASINDA KÜÇÜK BİR ALAN
Makulanın, keskin ve renkli görmeden sorumlu, retina tabakasının ortasında bulunan çok küçük bir alan olduğunu belirten Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, şöyle konuştu: “İçerdiği özel renk moleküllerinden dolayı bu alana ‘sarı nokta’ adı verilir. YBMD’de makula bölgesinde yavaş yavaş ışığa duyarlı hücre hasarlanması geliştiği için, görme kaybı da ilerleyici özellik taşımaktadır. Işığa duyarlı hücrelerde sayı olarak azalma ve dağılımında bozulma izlenir.”
HASTALIĞIN İKİ ALT TİPİ VAR
YBMD hastalığının, kuru tip YBMD ve yaş tip YBMD olmak üzere iki alt tipten oluştuğunu ifade eden Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, şunları kaydetti:
”Hastaların yüzde 80-90 gibi büyük bir çoğunu kuru tip oluşturmaktadır. YBMD’nin yavaş ilerleyen bir formudur. Yaş tip YBMD ise tüm olguların ancak yüzde 10-20’sinde görülmekle birlikte geri dönüşümsüz merkezi görme kaybının yüzde 80-90’ından sorumludur. Yaş tip YBMD retinada yeni damar oluşumu ile karakterizedir, hızlı ilerleyici özelliktedir ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybıyla sonuçlanabilmektedir. Kuru tip de bazen yaş tipe dönüşebilir.“
YAŞLA BİRLİKTE ARTIŞ GÖSTERİYOR
Sarı nokta hastalığı ilerledikçe, kişinin görme yeteneklerini kaybettiği, küçük el becerilerini yapma, kitap veya gazete okuma, alışveriş yapma, araba sürme, televizyon seyretme gibi işlevlerde ve günlük hayatını sürdürme konusunda zorluklar yaşadığını ve yaşam kalitesinin ciddi oranda düşmeye başladığını belirten Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, şunları söyledi:
”YBMD için en önemli risk faktörü yaştır. Yapılan tüm çalışmalarda YBMD’nin yaşla birlikte artış gösterdiği gösterilmiştir. YBMD gelişiminde ailesel yatkınlık da göze çarpmaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Sigara kullanımı, açık renkli göz ve ultraviyole ışınlara maruz kalma, hiperlipidemi, sistemik hipertansiyon ve koroidal ateroskleroz da diğer risk faktörleridir. YBMD’de retinanın en önemli yeri olan merkezi bölüm etkileneceği için, ilk bulgular bulanık görme ve düzgün olan çizgileri eğri görme şeklinde ortaya çıkar. Renkler soluk, yazılar bulanık ve çizgiler eğri olarak görülür. Bakılan yerin veya cismin ortasında bulanık bir alan veya karanlık bir leke ’santral skotom’ görülür.”
YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU TANISI
Tanıda, Fundus Floresein Anjiografisi (FFA), İndosiyanin Anjiografisi, Optik Kohorens Tomografisi (OCT), Mikroperimetri, Amsler Grid Kareli Kağıt Testi gibi bazı testlerin uygulandığını söyleyen Op.Dr.Mehmet Tahir Şam, “YBMD genel olarak ilerleyici ve geri dönüşü olmayan bir hastalıktır. Hastalığın erken dönemde teşhisi ve tedavisi önemlidir. YBMD’nın önlenmesine yönelik yapılacakların başında yaşam biçimi ve beslenmenin düzenlenmesi önemli bir rol oynar. Sigara kullanımı, yüksek tansiyon, stres YBMD’nin gelişimini kolaylaştıran ve hızlandıran etkenlerin başında gelir. Tedavide kullanılan iki farklı yöntem vardır. Fotodinamik tedavide, yeni damarları tıkamak ve sızıntının durdurulması için özel bir ilaç ve termal olmayan bir lazerle uygulanır. Göz içi ilaç uygulamalarında yeni damar oluşumunu önlemek amacıyla anti-VEGF adı verilen antikorlar uygulanır. Ayrıca, çeşitli vitamin ve mineraller ile antioksidan özelliğe sahip olan ilaçlar da tedavi ve korunma amacıyla kullanılmaktadır” dedi.

Haberleri