Yüksekova’da Kayıp Yakınları Abdullah Canan’ın Faillerini Sordu

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde İnsan Hakları Derneği (İHD) öncülüğünde bir araya gelen kayıp yakınları, 1996 yılında gözaltındayken öldürülen Abdullah Canan’ın faillerini sordu.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 42. haftada Sanat Sokağında bir araya gelen kayıp yakınları, 17 Şubat 1996 tarihinde gözaltına alınan ve sonra öldürülen Abdullah Canan’ın faillerini sorup, sorumluların cezalandırılmasını istedi. İHD Hakkari Şubesi öncülüğünde düzenlenen eyleme Yüksekova Belediye Eşbaşkanı Ruken Yetişkin, DBP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Salih Yıldız, Cumartesi Anneleri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş destek verdi. Eylem 1 dakikalık saygı duruşu ile başlarken, kalabalığa hitaben konuşan İHD Hakkari Şubesi üyesi Muhyettin Önal, cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların durumu için endişe taşıdıklarını belirterek, "Türkiye’de cezaevlerinde 600 hasta tutsak bulunuyor. Bunların 228’si ağır hasta. Bir an önce bu insanların sağlıklı bir şekilde tedavi olması için tahliye edilmelerini istiyoruz" dedi.
Cizre’de yaşanan olaylara dikkat çeken Önal, Cizre’de yaşananların önce Yüksekova’da denenmek istendiğini belirterek "Kısmen de başarılı oldular. Ama duyarlı Yüksekova sayesinde istediklerini yapamadılar. Bilinsin ki bu halk bu oyunlara gelmeyecektir. Cizre’de öldürülen çocuklar devletin silahı ile öldürülüyor. Bu ölümlerin faillerinin adalet önüne çıkarılıp cezalandırılmasını istiyoruz. Buradan kayıp yakınlarına sesleniyoruz. Öldürülen yakınlarınızın da faillerini sormak istiyoruz, bunun için İHD şubesine başvurmanızı bekliyoruz" diye konuştu.
Önal’ın konuşmasından sonra Canan ailesi adına oğul Vahap Canan söz aldı. Canan, babasına gözaltında işkence yapıldığını iddia ederek şunları söyledi: "Bir hafta sonra babamın aracını Van-Başkale yolu üzerinde bulduk. Otopsi raporunda babamın alnında, başında, sağ kürek kemiğinde, çenesinde, boğazında ve göğsünde olmak üzere yedi kurşun deliği bulunduğu belirtiliyordu. Yapılan otopsi sonucunda, atışların çok yakında yapıldığı tespit edilmişti. Parmaklarında ve bileklerindeki izler, maktulün belirli bir süre bileklerinin bağlı kaldığını göstermektedir. Ölüm anı tam olarak belirlenmemiş, fakat cesedin bulunduğu andan itibaren en az on beş gün önce öldüğü yönünde doktor kanaat bildirmişti. Yine 21 Şubat 1996 tarihinde olay yeri tespit tutanağında cesedin yakınında ‘Colt’ marka tabancadan çıkan ‘11,43’ mm çapında iki boş mermi kovanı bulunduğu belirtildi. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi de klasik otopsinin yapılması gerektiği yönünde karar verdi. Bunun üzerine bir buçuk yıl sonra babamın cenazesi yeniden topraktan çıkarılıp İstanbul Adli Tıp Kurumuna götürülüp klasik otopsi yapıldı. Bu da bize yapılan başka bir işkenceydi."

Haberleri