Zirve Yayınevi davasında sanık olarak yargılanan askerlerin, bir önceki mahkeme heyetine 3 yıl süresince tanık olarak dinlenmesini istedikleri ve her duruşma da red edilen tanık dinletme talepleri mahkemenin yeni heyeti tarafından kabul edilince, gizli tanık İlker Çınar’ın ortaya attığı çok sayıdaki iddia ile ilgili olarak yeni bilgiler ortaya çıktı.
“TELEVİZYONLARA ÇIKINCA 3 KİŞİ TANIŞMAYA GİTTİK”
Dönemin Mersin İl Jandarma İstihbarat Şube Kısım Amiri olarak görev yapan Yüzbaşı Süleyman Can, Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi’ne Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine tanık olarak verdiği ifadesinde, “İlker Çınar, önce Müslüman iken sonrasında Hıristiyan olmuş, papazlık okulunda eğitim almış. Bizde kurum olarak televizyon programına çıktıktan sonra misyonerlik faaliyetleri hakkında bilgi edinebilmek için kendisi ile görüştük. Zira misyonerlik faaliyetlerinin yayıldığı, hatta para karşılığı bu eylemlerin gerçekleştirildiği, çocukların kandırıldığı yönünde televizyon programında beyanları bulunduğundan biz kendisi ile bu yönüyle iletişime geçtik. Kendisi bu hususta bize yardımcı olabileceğini beyan etmesi üzerine biz kendisinden bilgi almaya başladık. Bizden önce Milli İstihbarat Teşkilatı kendisi ile görüşmüş, onlara tüm bilgileri aktardığını bize beyan etmişti. Ben görüşmek için resmi bir şekilde görevlendirilmiş durumdaydım, ancak kim tarafından görüşme emrinin verildiğini hatırlamıyorum. Bunlar resmi kayıtlarda mevcuttur. Ben görüşmeye Abdullah Atılgan ve Birol Babayiğit ile birlikte gittim. Abdullah Atılgan’ın yurt dışı kaynaklı tehditlere karşı koyabilmek amacıyla misyonerlik faaliyetleri adı altında yasa dışı olan yöntemlerle kişilerin din değiştirmesine sebebiyet verebilecek faaliyetlere karşı koyabilmek için buna yönelik faaliyetlere ilişkin görevi bulunmaktaydı. Bu konuda görevlendirmeyi üst amiri olarak ben vermedim. Jandarma Genel Komutanlığının ASAF ile ilgili yönergesinde bu yöndeki faaliyetlere karşı görevlendirme yapılması gerektiğinden bu yönergeye istinaden Abdullah gerekli faaliyetlerde bulunmuştur” dedi.
İlker Çınar’ın jandarmanın haber elemanı olduğunu ve bunun için para ödemesi yapıldığını belirten Can, “Ramazan ayında yardım kolisi verilirdi ve ayrıca gıda yardımında bulunulurdu.
Gizli Tanık İlker Çınar ise, Mersin’de sadece kendisi ile tutuksuz yargılanan sanık Abdullah Atılgan’ın TUSHAD faaliyetleri kapsamında görüştüğünü iddia etmişti. Gizli tanık Çınar, sadece Abdullah Atılgan ile görüştüğünü ileri sürmüştü.
“İLKER ÇINAR İLE TANIŞMAYA 3 KİŞİ GİTTİK, EKONOMİK DURUMU İYİ DEĞİLDİ”
Dönemin mersin İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şubesinde çalışan Uzman Çavuş Birol Babayiğit ise Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tanık sıfatıyla ifadesi alındı. Babayiğit, “İlker Çınar’ı Mersin’de haber elemanı olarak çalıştığını bilirim. O zaman görevde bulunan Üsteğmen Süleyman Can, ASAF Tim Komutanı Abdullah Atılgan ve ben birlikte İlker Çınar ile görüşmek için, tanışmak için bir eve gittik, Biz kendisinin haber elemanı olarak çalıştığını bildiğimiz için kendisine tanışma amaçlı gittiğimizde bize, bundan başka bilgilerinin de olduğunu ve bizimle paylaşabileceğini söyledi. Biz İlker Çınar ile daha önceden hiç tanışmıyorduk. Sadece o gün gittiğimizde tanıştık ve orada bize elinde bilgilerinin olduğunu bize de verebileceğini söyledi. İlker Çınar ile birebir değil, ekip olarak görüşüyorduk. Kimse tek başına bu şahıs ile görüşmüyordu. Kendisinin maddi durumunun iyi olmadığını bildiğimiz için ara ara yardımda bulunuyorduk.
“İLKER ÇINAR’I MALATYA’Y ATARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI İÇİN GETİRDİK”
Dönemin Malatya İl Jandarma Komutanlığında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla mücadele Şubesi’nde görev yapan Astsubay Adnan Dinçer’de Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine Balıkesir 2. Ağrı Ceza Mahkemesi’nde tanık olarak ifadesi alındı. Dinçer, “Ben 2007 yılında Malatya’da görevli idim. İl Jandarma Alay Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarda uzman çavuş olarak görev yapıyordum. 8 Ocak 2007 tarihinde şube müdürümüz Haydar Yeşil’in talimatı, Alay Komutanımız Mehmet Ülger’in yazılı emri ile Mersin’de tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili olarak yanı şubede görevli uzman çavuŞ Mehmet Çolak ile beraber görevlendirildik. Aynı gün Malatya ilinden tarafımıza kiralanan siyah bir araba ile Mersin iline gittik. Araçta sadece ikimiz vardık. Aynı gün Mersin Tarsus Karayolu üzerinde bu tarihi eser olayını bilen İlker Çınar ile yol üzeride Mehmet Çolak 10-15 dakika görüştü. Akabinde o aşmam Mersin’de otelde kaldık. Otelde kimse ile görüşmedik. Sadece bir gün sonra İlker Çınar’la saat 09.00 sıralarında görüşmek üzere ayrıldık. İlker Çınar Kars Mal Müdürünün elinde yüklü miktarda tarihi eser olduğunu, bu bağlantıyı Mersin’de emekli öğretmen Oktay isminde şahsın kurduğunu söyledi. Mehmet Çolak, İlker’e ‘Yarın sen Oktay’ı çağır tekrar görüşelim’ diyerek otelden ayrıldık. Mersin’de iki gün kaldık. 10 Ocak’ta Oktay ve İlker Çınar’ı da alarak Malatya’ya döndük. Burada kaldığımız süre içinde her hangi bir toplantı veya seminere katılmadık. İlker Çınar, Oktay’a Mehmet Çolak’ı İstanbul’da tarihi eser işi ile uğran Ermeni asıllı birisi diye tanıttı. ‘Mösyö Tiriko’ demişti” diyerek, Mersin’e gidiş amaçlarının gizli tanık İlker Çınar’ın anlattığı gibi misyoner faaliyetleri amaçlı olarak değil, tarihi eser operasyonu amacıyla gittiklerini söyledi.
“İLKER ÇINAR’IN GELDİĞİ OTELDE GÖREVLİ PERSONEL JANDARMA EKİBİYDİ”
Dönemin Malatya İl Jandarma Komutanlığında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü olarak görev yapan Yüzbaşı Murat Günay’da Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tanık olarak ifadesi alındı. Günay, “Mehmet Çolak ve Adnan Dinçer Mersin’e Kars’dan Mersin’e getirilecek tarihi eser pazarlığı için gittiler. Mehmet Çolak ve Adnan Dinçer’in Mersin’den Malatya’ya geleceği tarihte bir otelde gerekli önlemi aldım. Personele garson, resepsiyon görevlisi gibi kıyafetlerini giydirdik. Mehmet Çolak ve Adnan Dinçer ile Mersin’den beraber geldikleri 2 kişi barda alkol aldılar. Daha sonra odalarına çıktılar. Mehmet Çolak tekrar yanıma gelerek, ‘Komutanım tarihi eserler kaşar peyniri arasında buraya gelecek. Pazarlık burada otelde yapılacak. Bilginiz olsun. Benden haber bekleyin. Ben size uyarı yaptığım da operasyonu başlatırsınız’ dedi. Ertesi gün Mehmet Çolak ve Adnan Dinçer ile yanlarındaki 2 kişi otelden ayrılarak Arslantepe Höyüğüne gittiler. Bende peşlerine bir ekip taktım. Aynı gün akşam saatlerinde Mehmet Çolak benimle irtibat kurarak ‘Komutanım Kars’tan gelecek eserler gelmedi. Operasyon iptal oldu. Daha sonra devam edecek’ dedi. Mersin’den gelen 2 kişi sivil bir arabayla Mersin’e döndüler. Onları sorumluluk bölgemizin dışına çıkana kadar takip ettirdim. Bu olay esnasında ne Alay Komutanımız Mehmet Ülger, nede bir başka kişi Mehmet Çolak ve Adnan Dinçer ile yanlarında bulunan 2 şahıs ile irtibatları olmadı. Böyle bir durum olsaydı haberim olurdu. Önlem almıştık” dedi.
Gizli tanık İlker Çınar ise belirtilen tarihte mersin’den Malatya’ya misyonerlik faaliyetleri için geldiğini ve otelde kaldıklarını ve burada alem yaptıklarını iddia etmişti. İlker Çınar, misyonerlikle ilgili ilk çalıştaylarını bu tarihte yaptıklarını iddia etmişti.
“BENİ TANIK OLARAK DİNLEMEDİLER”
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tanık olarak verdiği ifadesinde, “Ben dava konusu olaylarla ilgili olarak daha önceden tanıklık yapmış değilim. Tanık olarak beni dinlemiş değiller. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gizli tanık İlker Çınar’ın ifadeleri üzerine tam 4’kez dilekçe verdim. Kendisine sorularak araştırılmasını istediğim hususları da dilekçemde ayrıca belirttim. Benim bu dilekçelerimden sonra ya yeni gizli tanık veya tanıklar ortaya çıktı yada İlker Çınar denilen bu şahıs ifadelerini değiştirdi. Bu şahıs tam 14’kez ifadelerini değiştirdi. İlker Çınar’ı tanımıyorum. Bu şahısa her hangi bir eğitim vermedim. İlker Çınar kendisi Ankara Güvercinlik Jandarma Okullar Komutanlığında benden misyonerlikle ilgili eğitim aldığını iddia etmektedir. Ben ise tam tersine bunun mümkün olmadığını söylüyorum. Jandarma Genel Komutanlığının resmi bir yazısı vardır. Bu yazıda bu şahsın her hangi bir eğitime alınmadığı ve Levent Ersöz’ün bu kişiye eğitim verdiğine dair hiçbir kayıt bulunmadığı hususunda resmi yazı vardır. Bu yazıyı doğrulayan asıl konu da benim hizmet safahatimdir. Sözünü ettiği tarihte 1993 yılında ben Şırnak 23. Jandarma Sınır Tugayı Kurmay Başkanıydım. Jandarma Okullar Komutanlığında hiç görev almadım. Hizmet safahatimde bu görülebilir. Kaldiki o tarihte Güvercinlik Jandarma Okullar Komutanlığı diye bir ünite mevcut değildi. Bunun da ötesinde 28 Ağustos 1991 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığının atamasıyla uzman erbaş olarak Pınarhisar’da göreve başlamıştır. 16 Kasım 1993’de de sözleşmesi feshediliyor. Toplam 15 aylık hizmet süresi vardır. 15 aylık sürenin 11. Ayında birliğinden firar ediyor. 45 gün firarda kalıyor. 13 Eylül’de döndüğünde de tutuklanıyor ve cezaevine giriyor. 15 Kasım 1993 tarihinde de cezaevinden çıkıyor. Cezaevinde olan bir kişinin gelip Güvercinlik’te Ankara’da eğitim alması da mümkün değildir. 1993’te Kurmay Yarbay rütbesiyle 17 Ağustos 1993’e kadar Şırnak’taydım. O tarihten itibaren 1994-1995 yıllarının tamamında Jandarma Genel Komutanlığı personel başkanlığı plan yönetim şube müdürlüğünde kurmay yarbay rütbesiyle görev yaptım. Özel Kuvvetler Komutanlığında meslek hayatım boyunca hiç çalışmadım ve hiç gitmedim. Ben meslek hayatım boyunca misyonerlik konusunda her hangi bir kurs ve eğitim almadım. Bu konuda bir kurs vermedim. Görevli olarak ve emekli olduktan sonra hiç Malatya’ya gitmedim. TUSHAD ifadeleri tamamen yalandır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde kırmızı renkli kağıda yazı yazıldığını ben hiç görmedim. TSK’da hiçbir zaman ’Hareket’ ibaresi ve kelimesi kullanılmaz. İlker Çınar’ın ifadelerinin hepsi yanlış, iftira ve yalandır. JİTEM’de görev almadım” ifadelerini kaydetti.
Gizli tanık İlker Çınar ise, kendisini Levent Ersöz7ün misyonerlik konusunda eğittiğini iddia etmişti.
Zirve Yayınevi Davasına bakan eski mahkeme heyetinin sürekli red ettiği, ancak yeni mahkeme heyetinin tanıklıklarını kabul ettiği tanıkların ifadeleri, davaya bakan Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.