Bakan Kılıç: “islamofobi Çok Ciddi Bir Sorun”
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, dünyada yükselen islamofobinin ciddi bir sorun olduğunu söyleyerek, “Bugünlerde sürekli dile getirilen İslamafobi çok ciddi bir sorun. Çünkü Her şeyden önce İslam Dini’nin kendisinin hatasının olmadığı bir şeyde İslam kelimesinin, İslam dininin isminin terörle bir araya getirilmesi çok yanlış” dedi.
Bakan Kılıç, İstanbul Çırağan Sarayında iki gündür süren İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bünyesindeki İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Forumu’nun bugün sona eren Genel Kurul paneline katıldı. Teşkilatın bu yıl göreve yeni gelen Genel Sekreteri İyad Amin el-Madani’nin de katıldığı panelde, İstanbul Valisi Vasip Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan izleyici olarak yer aldı.
Moderatörlüğünü gazeteci Saadet Oruç’un yaptığı “21. Yüzyılda Gençlik ve Küresel Sorunlar” konulu panelde, dünyada yükselen İslamafobiye dikkat çeken Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç, bu yükselişin ciddi bir sorun olduğunu ifade ederek, “Bugünlerde sürekli dile getirilen İslamofobi çok ciddi bir sorun. Çünkü Her şeyden önce İslam Dini’nin kendisinin hatasının olmadığı bir şeyde İslam kelimesinin, İslma dininin isminin terörle bir araya getirilmesi, yanlış işlerle bir araya getirilmesi zaten hatanın birinci adı. Kişinin yaptığı hata, İslam Dini’ne mal edilemez. Hiçbir yerde Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın emri; gidip başka bir insana, suçsuz bir insana, masum bir insana, bir çocuğa, bir kadına zarar vermek; ne bileyim onu öldürmek değildir. Bunu yapan kişinin hatasını alıp, dine mal etmek en büyük hata. Bir kere bundan vazgeçilmesi lazım. Cumhurbaşkanımızın, başbakanlık süreci içerisindeki bir çok uluslararası toplantıda, özellikle ‘İslami terör’ veya ‘islam terörü’ diye dillendirildiğindeki verdiği tepkiyi bizim hepimizin vermesi gerekiyor” dedi.
“İSLAM DİNİ ‘TERÖRLE’ ANILAMAZ”
Diğer dinlerin İslam dini gibi “terörle” anılmadığını vurgulayan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “Kimse ‘Hristiyan terörü’, ‘Protestan terörü’, ‘Katolik terörü’, ‘Yahudi terörü’; bu tip terimler kullanılmıyor. Budist veya başka dinler bunları kullanmıyor. Ama ne hikmetse, her nedense İşte biraz evvel dedik global medya bilinçli bir şey yok bazı yerlerde sadece alıyor ve koyuyor Biz bunu Türkiye’de de tecrübe ettik. Yani sosyal medyaya konan bir resim bir satır 140 karakter hiçbir şekilde doğrulanmadan gerçekliği araştırılmadan ne ihtiva ettiğinin ne anlama geldiğini bilmeden konu ve bunun peşine giden bir takım insanlar” şeklinde konuştu.
FATİH SULTAN MEHMET 21 YAŞINDA İSTANBUL’U FETH ETTİ”
Gençliğin dünyanın gidişatını değiştirip değiştiremeyeceğine ilişkin İstanbul’u 21 yaşında feth eden Fatih Sultan Mehmet’i örnek veren Bakan Kılıç, “Müslüman gençlik dünyanın gidişatını değiştirebilir mi?; ’Yes we can’. Bunu hepberaber yapacağız. Bunların örneklerini biz geçmişimizde gördük, şu anda İstanbul’dayız. Bu şehrin fethi, İslam adına olan fethi; 21 yaşındaki bir kumandan tarafından yapıldı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiği zaman 21 yaşındaydı. Klasik bir örnektir, ama çok derin bir örnektir. Anlamlı bir örnektir. Çünkü neden? Şehri fethederken o günün bilim şartları içerisindeki en önemli çalışmaları, en ileri çalışmaları kullanmıştır. Toplar, askeri manevra bunlar fenni tarafı işin bilimsel tarafı ama bunu yaparken aynı zamanda Akşemseddin Hazretleri de kendisinin yanında olmuştur. Yani işin manevi hazırlığının da yapılması bundan dolayı bu örneği tekrar dile getirdim. Tabii İstanbul’da olmamız açısından da önemli ve daha sonraki dönemler içerisnde baktığınızda her zaman dünyevi çalışmalarla manevi çalışmalar bir arada götürülmüştür" diye konuştu.
“MAALESEF İLK KULLANILMAK İSTENEN GRUP HEP GENÇLİK”
Ülkelerde yaşanan toplumsal huzursuzluklara da değinen Kılıç, bu tür olaylarda ilk kullanılan grubun her zaman gençler olduğuna işaret etti.
Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyosunuz başbakanımızın bir sözü var; ‘Bir noktanın yarısını geçtiyseniz, artık geri dönüşü ileriye gidişinden çok daha zordur’. Dolayısıyla biz sağlam adımlarla ne olursa olsun yolumuza devam ediyoruz. Ama tabii ki; ‘Çözüm Süreci demek kanun ve kuralların çerçevesinde işleyecek olan bir sürecin devam etmesi anlamına geliyor. Buradaki önemli mesele; işte o çözüm sürecinin içerisinde en önemli unsurlardan bir tanesi gençliğimizin birbirini tanıması. Çünkü bakın herhangi bir şekilde bir ülkede bir toplulukta huzursuzluk çıkarmak isteyenler olduğu zaman ilk maalesef kullanabildikleri grup gençler oluyor. Çünkü gençler dışarıdaki etkilere daha fazla açık, aynı zamanda çok daha da idealist, yürekleri çok daha temiz, söylenen bir konuyu çok daha hızlı bir şekilde hızlı gelişim göstererek farklı bir noktaya taşıyabiliyorlar. İşte bizim burada çok dikkatli olarak aslında bütün kardeşlerimizin eşit olduğunu birbiriyle aynı olduklarını göstererek ve bir toplum yapısı içerisinde yaşadıkları zaman geleceğe kuvvetli yürüyebileceklerini anlatmamız gerekiyor. Bu aynı zamanda tabi ki İslam ülkeleri ümmet için de geçerli olan bir şey. Birbirimiz daha fazla tanımamız, birbirimiz daha iyi bilmemiz için işte bizim burada kaynaklarımızı çok daha verimli olarak kullanarak birbirimizle olan tanışmayı ve dediğim gibi mekanik bir iletişim değil, gerçek iletişimi Rabbin insana verdiği 5 duyulu olan iletişimi ön plana çıkartarak bu başarıyı elde etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.”