Başbakan Erdoğan: "iskenderun 57 Yıl Sonra İktidar Partisi Belediyesiyle Bir Araya Geldi, Bu Bir Milattır"

Başbakan Erdoğan: "iskenderun 57 Yıl Sonra İktidar Partisi Belediyesiyle Bir Araya Geldi, Bu Bir Milattır"

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İskenderun 57 yıl sonra iktidar partisi belediyesiyle bir araya geldi, bu bir milattır" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hatay mitinginin ardından
57 yıl sonra ilk kez iktidar partisinin belediyeyi kazandığı İskenderun'a geçti. Helikopterle geldiği İskenderun'da sevgi gösterileriyle karşılanan Erdoğan, Atatürk Anıtı alanındaki iftar programına katıldı. Programda konuşan İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, “Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kentimize gelerek bizi şereflendirdi. 57 yıldır ilk defa İskenderun iktidar ile buluştu. Ben burada sayın Başbakanıma ve Adalet eski Bakanıma ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi.
Daha sonra konuşan Başbakan Erdoğan ise, İskenderun'un 57 yıl aradan sonra iktidar partisi ile buluşmasının bir milat olduğunu söyledi. İskenderun'da 57 yıl aradan sonra iktidar partisi üyesi bir belediye başkanının göreve geldiğini ve bunun çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu bir milattır, yeniden dönüşümün, değişimin miladıdır. Bu vesileyle 30 Mart'ta tercihini AK Parti'den, hizmetten yana kullanan tüm İskenderunlu kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
İftara İsevi din adamları ile farklı inanç ve cemaat mensuplarının da katıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Hatay ve İskenderun bu güzel sofrayla bir kez daha farklılığını ortaya koyuyor, dünyaya hoşgörü mesajı veriyor. Ortadoğu'da kanın, gözyaşının, farklı olana tahammülsüzlüğün had safhaya çıktığı dönemde Türkiye'de böyle bir sofranın kurulmuş olması hem bölgemiz hem dünya için en güzel mesajdır. Biz, bu sofradaki dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı 12 yıl boyunca en güçlü şekilde savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Bölgemizde ve dünyada hoşgörüsüzlük ne kadar artarsa artsın Türkiye hep farklı yerde durmaya, hoşgörüyü yüceltmeye devam edecektir."
Başbakan Erdoğan, 100 yıl önce sınırların yeniden çizildiği dönemde, farklılıkların bir arada yaşadığı iklimin de yok edildiğini, 100 yıllık süreçte Ortadoğu'da farklı olana karşı çok acımasızca zulümler gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'de de geçmişte bazı tatsız olaylar yaşandı. Dersim olaylarıyla Alevi vatandaşlarımıza zulmedildi. 6-7 Eylül olaylarıyla azınlık vatandaşlarımıza zulmedildi. Farklılıklara tahammül azaltılmaya, toplumun arasına nifak sokulmaya çalışıldı. 12 yıl önce iktidarı devraldığımızda Türkiye'nin bütün farklılıklarının bir zenginlik olduğunu ifade ettik ve bunun arkasında durduk. Her türlü farklılığı bu ülkenin asli unsuru olarak gördük ve herkesin kendi kimliğiyle kültürüyle kendi yaşam tarzıyla varlığını savunduk. Bu alanda çok önemli ilerlemeler kaydettik. Doğuda, güneydoğuda sessiz devrimlere imza attık, Alevi vatandaşlarımızın hakları için önemli adımlar attık. Azınlıkların sorunlarına samimiyetle eğildik, bunları yaparken çok ciddi engellerle karşılaştık. Yaptığımız her reforma karşı çıkanlar, bunu geciktirmek, engellemek isteyenler çıktı. Biz, hiçbir tahrike boyun eğmeden, doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz yolda yürüdük. Bugün manzaraya baktığımızda, bu topraklarda dostluğun ve kardeşliğin düne nazaran çok daha iyi noktada olduğunu görüyoruz, inşallah yarın bugünden de iyi olacak."
Yeni Türkiye'nin bütün dinlere, bütün inanç gruplarına, tüm etnik köken ve kültürlere eşit mesafede duracağını belirten Erdoğan, 77 milyonun dost ve kardeş olarak bir arada yaşayacağı herkesin ülkesi olacağını vurgulayarak, "Şunu, bir inancın ilkesi olarak söylüyorum. Biz bu ülkede Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Gürcü'süyle, Boşnak'ıyla, Arnavut'uyla, Roman'ıyla, Alevi'siyle, Sünni'siyle, aklınıza ne gelirse 77 milyonun hepsini yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz anlayışıyla seviyoruz, burada ayrımcılığa asla yer yok" dedi.
Türkiye'de yıllar yılı azınlıkların gayrimenkullerine el konulduğunu, AK Parti iktidarıyla bu gayrimenkulleri sahiplerine, azınlıklara devretmeye başladıklarını anlatan Erdoğan, şu ana kadar yaklaşık 3 milyar lirayı bulan gayrimenkul iadesini gerçekleştirdiklerini bildirdi. Erdoğan, "Niçin bizden öncekiler yapmadı? Onların adalet duygusu bizim ulaştığımız yerde değildi de onun için, ama biz bunu gerçekleştirdik. Bakın cek-cak ile konuşmuyorum, yapacağımızı konuşmuyorum, 'yaptık' diyorum, aramızdaki fark bul" ifadesini kullandı. –
"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI BİR REHAVET MAKAMI DEĞİLDİR"
Başbakan Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminin yeni Türkiye için bir milat olduğunu dile getirerek "Biz, cumhurun başını seçeceğiz, devletin başını seçeceğiz ve cumhurbaşkanlığı makamı bir rehavet makamı değildir. Vazo seçmiyoruz, saksı seçmiyoruz, Türkiye'yi yönetecek bir Cumhurbaşkanı seçiyoruz, bunun üzerinde dikkatle duralım" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için açıkladığı vizyon belgesinde farklılıkların bir arada yaşaması konusunda özellikle önem atfettiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her dinin mensuplarının, her mezhebin mensuplarının, her cemaatinin mensuplarının özgürce faaliyet göstermesini, kimliklerini özgürce ifade etmelerini, inançlarını özgürce yaşamlarını savunuyoruz. Yeni Türkiye'de bunu daha güçlü şekilde savunacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Başkasının özgürlük alanını kısıtlayanlara elbette müsamaha gösterilemez, özgürlükler de yasaklanamaz, kısıtlanamaz, daraltılamaz. Bizim yeniTürkiye dediğimiz kavram işte bu sofradaki manzaradır."
"Tek millet" kavramının içinde Türkiye'de yaşayan bütün etnik grupların mütalaa edildiğini, "tek bayrak" kavramıyla da Türk bayrağını tarif ettiğini belirten Erdoğan, "Bayrağımıza eş, bayrağımıza alternatif bir bayrak düşünenler aldanırlar. Bazı yerlerde direklerden bayrağımızı indirmek suretiyle tatmin olmak gayreti içinde girenler, son günlerde olduğu gibi direklerden indirilirler. Bundan sonrası çok daha farklı olabilir" değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye'de 26 havaalanı olduğunu, şu anda 52 havalimanı bulunduğuna değinerek, Adana-Mersin arasına da Çukurova Havalimanı'nı yaptıklarını, Hakkari'ye de havalimanı yaptıklarını, engellemeye çalışanların da bunu başaramayacağını, sadece havalimanının açılışını geciktirdiklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı adaylarından bir tanesi, Hakkari'ye havalimanı yapılmasını engelleyenlerle dirsek teması halinde. Bunlar bu ülkede kendilerine bu tür destekler olmasa zaten parlamentonun yolunu da bulamazlar fakat biz milletimizin içinden çıktık, milletimizle beraber yürüyoruz. Belli güç odaklarının değil, milletimizin içinden. Birisi 'siyasal Kürtçülerin temsilcisiyim' diyor, öbürü 'siyasal Türkçülerin temsilcisiyim' diyor. Bir tanesi de çıkıyor diyor ki 'ben de kumsalların partisiyim' diyor. Artık kumsallar da elinde kalmadı, artık kumsallarda da AK Parti var. Barış, hoşgörü, sevgi, saygı anlayışına insanlık olarak bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bulunduğumuz coğrafyada, hemen yanı başımızdaki Suriye başta olmak üzere her gün oluk oluk kan akıyor, onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce can sönüp gidiyor. Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Libya'da ölen her bir insanın kendi öz kardeşimiz, arkadaşımız, komşumuz, dostumuz olduğunu varsayarak şayet yaşanan trajedinin boyutlarını daha iyi anlarsak inanıyorum ki bölge huzura çok daha çabuk kavuşacaktır."
"COĞRAFYAMIZDAKİ ÖLÜMLERE SADECE BİR İSTATİSTİK OLARAK BAKAN DÜNYA"
Erdoğan, Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın neredeyse tamamının Ortadoğu'daki dram karşısında anlaşılması ve inanılması güç bir kayıtsızlık içerisinde bulunduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Coğrafyamızdaki ölümlere sadece bir istatistik olarak bakan dünya, aslında kendi ruhunu, kendi kalbini, kendi vicdanını kaybettiğinin farkında değil. Halbuki Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor; 'Düşmanın dahi insan olduğunu unutma' Batı'da, Suriye'deki insan kayıpları konusunda sergilenen hassasiyet, okyanustaki balinaların geleceği için duyulan kaygı kadar bile olmadı, olamadı. Biz, asla onlar gibi olmayacağız. Biz, canı yanan her kardeşimizin acısını yüreğimizde hissetmeye devam edeceğiz. Yardıma ihtiyaç duyan her kardeşimizin yanındayız, yanında yer almaya, ekmeğimizi bölüşmeye, imkanlarımızı paylaşmaya devam edeceğiz. İnsanı yaratılmışların en şereflisi olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Yunus Emre ne diyor; 'İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise', bırakın öldürmeyi, gönül kırmayı bile onaylamayan bir medeniyetin, kültürün takipçileriyiz."
Suriye'den gelen kardeşlerine Ensar anlayışıyla sahip çıkan, tüm zorluklara göğüs gererek onları kucaklayan, evini, ekmeğini paylaşan Hataylılara şükranlarını sunan Erdoğan, "Bu zor günler Allah'ın izniyle geçtiğinde geriye işte bu kardeşlik iklimi, bu dayanışma ruhu, bu paylaşma erdemi kalacak. İşte o zaman Suriye'deki kardeşlerimizle birbirimizle çok daha fazla kenetleneceğiz" diye konuştu.
Ülkelerin fiziki sınırlarının başka, gönüllerdeki, vicdanlardaki sınırların başka olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim Suriye'deki kardeşlerimizle aramızda gönül sınırı zaten yoktu. Bu zor günlerde çok daha fazla kaynaştık, çok daha fazla bütünleştik. Hiçbir zulüm payidar olmamıştır. Suriye'deki kardeşlerimizin maruz kaldıkları zulüm de inşallah payidar olmayacaktır, en yakın zamanda sona erecektir. Biz Allah'ın adaletinin mutlak olduğuna inanıyoruz. İnşallah o adalet yakın zamanda tecelli edecektir."
İnsana dair hiçbir değeri, kutsalı tanımayan İsrail devletinin kasıtlı olarak, bu mübarek günlerde Gazze'ye saldırdığını belirten Erdoğan, önce hava, ardından da kara harekatı ile çocuk, kadın, yaşlı demeden Filistinlileri katlettiğini, büyük bir pervasızlıkla, şımarıklıkla saldırılarını sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben sesleniyorum; Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası sistemin koruyucusu, gözeticisi olması gereken kurumlar da İsrail'in bu azgınlığı karşısında etkili bir tepki ortaya koymayarak, yaşanan insanlık suçuna ortak oluyor. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'in İsrail'le ilgili aleyhte 280'e varan kararı vardır. Ama hiçbirinin icrası yoktur. Böyle bir Birleşmiş Milletler olabilir mi? Niçin kuruldu Birleşmiş Milletler? Dünya barışı için. Peki dünya barışı için ne yaptılar? Bu soruyu kendilerine sormaları lazım. İnsanlığın huzuru için ne yaptılar? Bu soruyu kendilerine sormaları lazım. Turistik seyahatle bu iş yürümez. Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde dikkat edelim bir tane Müslüman ülke yok. Buradan adalet çıkar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Birleşmiş Milletler'in reforma edilmesi şart. Kuruluşunda o günün şartları içinde böyle kurulmuş olabilir, ama şu anda oradan adalet adına hiçbir şey çıkmıyor."
“POLİTİKAMIZ ASLA ÇIKAR ODAKLI DEĞİL"
İslam dünyasının bu katliam karşısındaki tavrının da kendilerini incittiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye ve birkaç ülke haricinde İsrail'e karşı sesini yükselten, tepki koymaya çalışan, zorlayan bir devletin olmadığını söyledi. "Bir Katar, Venezuela, Şili, Küba'nın dışında neredeyse yok. Geçen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bir de Çin'in olumlu açıklamalarını duyduk. Bunun dışında yok" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı sergilediği vahşete, Kudüs'te kutsal mekanlara karşı uzun süredir davam ettirdiği saygısızlıklara. Geçenlerde yakınlarım gitti, Mescid-i Aksa'da utanmadan, sıkılmadın o kirli postallarıyla bizim mescitlerimize girecek kadar bunlar alçaldılar. Bütün bunlar bizim sadece inancımızın değil, insanlığımızın, vicdanımızın, ahlakımızın gereğidir. Tarihi sorumluluğumuzdur. Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kafkasya'dan Ortadoğu'ya, Afrika'dan Güney Asya'ya kadar gönül bağımız, tarihi müştereklerimiz olan tüm toplumlara yeniden ve daha güçlü ilişkiler kurmak için çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Bu politikamız asla çıkar odaklı değildir. Biz kardeşlerimizle ne onların petrolü için, ne madeni için ne de başka imkanları için yakınlaşıyor değiliz. Biz sadece sahip olduğumuz müştereklerin ve ortak tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların gereğini yerine getirmenin peşindeyiz."
"İNSANİ YARDIMLARI AKTARMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'yi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her alanda güçlü bir şekilde büyütmeye, krizlerden, kaostan uzak tutmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Ortadoğu'daki yangının Türkiye'yi de etkisi altına almasına müsaade etmeyeceğiz. Birilerinin bunun için çabaladığını, Türkiye içine nifak tohumları serpmeye çalıştığını biliyoruz. Devlet olarak da millet olarak da bu tuzağa düşmeyeceğiz" diye konuştu.
Türkiye'nin hakkın, hayrın, adaletin ve barışın tarafını tutmaya, bölgede kardeşlik, dostluk ve dayanışmayı savunmaya güçlü şekilde devam edeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"10 Ağustos seçimiyle birlikte inanıyorum ki Türkiye'nin öncü rolü daha da güç kazanacaktır. 10 Ağustos'ta inşallah kapılar ardına kadar açılacak. Yeni Türkiye, içeride huzur ve istikrarın, dışarıda barışın ve dayanışmanın daha güçlü savunucusu olacaktır. Rabbim bu mübarek günde Ortadoğu halklarını, tüm insanlığı muhafaza etsin. Bizler insani yardımlarımızı Gazze'ye aktarıyoruz, Suriye'ye aktarıyoruz, aktarmaya da devam edeceğiz. Rabbim kardeşliğimizi, dayanışmamızı daim eylesin. Şu güzel sofradaki dostluğun, kardeşliğin, paylaşım ruhunun hem Türkiye'ye hem bölgemize hem dünyaya hakim olmasını niyaz ediyor, Hatay ve İskenderunlu kardeşlerimizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum."
"GÜZEL BİR MİLAT OLSUN"
Başbakan Erdoğan, 10 Ağustos'tan sonra ilk ziyaretler zinciri içerisinde İskenderun'a geleceğini söyledi. İskenderun'un bütünüyle bir değişimi, dönüşümü yaşayacağını belirten Erdoğan, Hatay'ın tümüne 12 yılda 11 milyar yatırım yaptıklarını, bunların artarak devam edeceğini yineledi. Herkesin Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, "İnşallah Ramazan Bayramı birliğimiz için, beraberliğimiz için, inşallah dostluğumuz için güzel bir milat olsun" dedi.