Beş Barodan Operasyon Açıklaması
Mersin, Adana, Gaziantep, Hatay ve Osmaniye baro başkanları, dün İstanbul Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen operasyona ilişkin ortak bir açıklama yaparak, medyanın birbirine sahip çıkarak insan haklarındaki çifte standarttan vazgeçmesini ve adil yargılama ilkesinin ihlal edilmediği, yargı bağımsızlığının ve demokrasinin sağlıklı işlediği, basın özgürlüğünün bir ülkenin olmazsa olmazlarından olduğu bir ülke istediklerini belirttiler.
Dün İstanbul başta olmak üzere 13 ilde gerçekleştirilen ve Zaman gazetesi ile Samanyolu Yayın Grubu’nun da aralarında bulunduğu, ‘paralel yapı’ iddialarına yönelik ‘medya ve polis merkezli’ operasyona ilişkin 5 barodan ortak açıklama yapıldı. Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı, Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez ve Osmaniye Barosu Başkanı Dilem Aksoy imzalı ortak açıklamada, son torba yasa düzenlemesi ve basın özgürlüğüne dikkat çekildi. İçlerinde medya ve emniyet mensuplarının olduğu 31 kişi hakkında İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’nin gözaltı kararı uygulamaya konulduğu belirtilen açıklamada, “Kamuoyu ile paylaşarak eleştiri konusu yaptığımız son torba yasa düzenlemesi ile getirilen ‘somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesi’ yerine getirilen ‘makul şüphe’ yeterli bulunarak şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, iş yeri veya ona ait diğer yerlerin aranabilmesi imkanının getirilmesi ve yine avukatların dosya inceleme yetkisinin kısıtlanmasına imkan veren düzenlemelerin Resmi Gazete’de yayımlanmasından hemen bir gün sonra bu operasyonların başlatılması ve eleştiri konusu yaptığımız yeni düzenlemelerin gözaltı ve aramalar ile yapılan soruşturma için dayanak yapılmış olması dikkatimizden kaçmamıştır” denildi.
“YENİ DÜZENLEMELER İLK KEZ BU OPERASYONDA KULLANILDI”
Siyasi erk kullanan makamların aylar öncesinden beri bu operasyonun yapılacağına yönelik bir algı oluşturduğu öne sürülen açıklamada, “Bu algı, yargısal bir takip ve süreç olmaktan çok, karşılıklı siyasi bir hesaplaşmanın varlığına işaret etmektedir. Hiç kimse yargısal denetimden, yargıya hesap vermekten muaf değildir. Ancak hiç kimse suç işleme özgürlüğü içinde de değildir. Çok kısa bir süre önce eleştiri konusu yaptığımız hususlar fiilen uygulamaya konulmuştur. Yeni düzenlemeler ilk defa bu operasyon için kullanılmış olmaktadır. Yeni düzenlemelerin bu operasyonla birlikte daha sonraki zamanlarda nasıl kullanılabileceğinin somut örneklerini yaşadık. Eleştiri hakkını kullanan, ifade ve düşünce özgürlüğünü kullanan tüm unsurlar yarın bu düzenlemelerin olağan şüphelisi ve mağdurudurlar. Hukuk bir gün herkese nasıl lazım olacaksa, gelin hepimizin ortak sofrası olan hukuk ve yargıyı duruma ve ülkenin gündemine göre değil, yarın hepimizin inanarak ve güvenerek hesap verebileceği, kimsenin kendi acısına göre dokunmayacağı bir noktaya taşıyalım” ifadeleri kullanıldı.
“MEDYA BİR SINAVDAN GEÇİYOR”
Bu operasyonla birlikte medyanın da bir sınavdan geçmekte olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bugünkü demokrasi feryatları herkesin kendi ölüsüne ağlamasına benzemektedir. Bu tutum evrensel kurallarla, demokrasi ilkeleri, basın ahlak ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Medya yer aldığı siyasi yelpazeye göre değil, başkasının hakkı ihlal edilirken ses çıkarmalıdır. Birbirine bu ilkelerle sahip çıkmayanların yarın aynı kaderi paylaştıklarını da gördük. Medya, evrensel standartları, basın ahlak ve ilkelerini unutmadan, esas işinin habercilik olduğunu unutmadan birbirine sahip çıkmayı bilebilmeli ve birbirine sahip çıkarken bu ilkeleri göz ardı etmemelidir. İnsan hakları çifte standardı kaldırmaz. Bu alışkanlıklar terk edilsin, gelin insan haklarındaki çifte standarttan vazgeçelim ve hukukun üstünlüğü, demokrasi arayışımızda ötekileştirdiğimiz kimse olmasın. Bizler evrensel değerlere, hukukun üstünlüğüne, kimseye ayrımcılık yapılmayacak şekilde insan haklarına olan inancımızla; artık olağanüstü ve siyasi hesaplaşma algısıyla yürütülen kişiye özel soruşturma usulleri yerine adil yargılama ilkesinin ihlal edilmediği, yargı bağımsızlığının ve demokrasinin sağlıklı işlediği, basın özgürlüğünün bir ülkenin olmazsa olmazlarından olduğu bir ülke istiyoruz.”