Çernobil’den Sonra Doktora Gitme Oranı Arttı

Çernobil’den Sonra Doktora Gitme Oranı Arttı

Patoloji Dernekleri Federasyonu eski Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutsal Yörükoğlu, Çernobil kazası nedeniyle halk arasında bir kanser endişesi doğdunu ve bu endişe nedeniyle halkın doktora gitme oranının arttığını söyledi.
Patoloji Dernekleri Federasyonu ve Anadolu Patoloji Derneği işbirliği ile Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Prof. Dr. Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 24. Ulusal Patoloji Kongresi’ne katılan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutsal Yörükoğlu, kanser konusunda önemli uyarılarda bulundu. Çernobil Faciası’ndan sonra Türkiye’ye gelen radyasyon miktarının tam olarak bilinmediğini belirten Yörükoğlu, “Radyoaktif ışının kanser yaptığı bir gerçek ama bunun kanser yapması için radyoaktif ışının belli bir doza yükselmesi gerekiyor. Eskiden tiroid tedavisi için radyasyon tedavisi kullanılırdı buna bağlı olarak tiroid kanserlerinin geliştiğini biliyoruz. Bir başka hastalığı tedavi etmeye çalışırken tiroid kanseri gelişti. Ama orda kullanılan tiroidin karşılaştığı radyasyon miktarı çok yüksekti. Çernobil’den sonra Türkiye’ye gelen radyasyon miktarını tam olarak bilmiyoruz. Dolayısıyla orada ki radyasyon miktarı trioidde yada başka bir organda kanser yapabilecek düzeyde mi bilmiyoruz. Böyle bir ilişkilendirmeyi kanıt olmadan söylemek doğru değil. Belki oldu belki olmadı bilmiyoruz ama sonuçta Çernobil kazası nedeniyle bir endişe doğdu ve bu endişe nedeniyle belki de halkın doktora gitme oranı arttı. O nedenle de yakalandığımız kanserlerin sayısı arttı. Ama bunu Çernobil’e bağlamak elimizde kanıt olmadığı için doğru değil. Mutlaka bir etkisi oldu. Bir artı değeri oldu belki. Ama doğrudan Çernobil kanser yaptı demek doğru değil” dedi.
Üretilen her türlü sentetik maddenin vücuda etkileri olduğunu ifade eden Yörükoğlu, “Üretilen her türlü sentetik maddenin vücuduma bazı etkileri var. Bunlar her gün elde ettiğimiz yeni bilgilerle güncelleniyor ve zararlı olan maddelerin kullanımı yasaklanıyor. Çok eski tarihlerde gıdaları renklendirmek için kullanılan bir boyanın kanser yaptığı saptanınca yasaklanmış. Dolayısıyla denetimli ürünleri almak gerekiyor. Yani içinde kimyasal var diye korkmaya gerek yok. Günümüz bilgileriyle devletin kontrolünde hangi kimyasalın ne kadar dozda ne kadar miktarda kullanılacağı belirlenmiş ama bu 10 yıl sonra değişmeyecek diye bir şey yok. Son kullanma tarihi bilgisi o gıdanın içerisindeki bir takım değişimler nedeniyle olabilecek hastalıkları engellemeye yönelik alınan bir tekniktir. Sonuçta ekşimiş bir sütü içerseniz ne olur biliyorsunuz. Aynı şey üretilen gıdalar içinde geçerlidir” diye konuştu.