Çocuk Gelinler Fiziksel İstismar Uygulamaya Meyilli

Çocuk Gelinler Fiziksel İstismar Uygulamaya Meyilli

Çocukların uğradıkları fiziksel istismarda anne ve baba faktörüne dikkat çeken Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Demirel çocuk yaşta anne ve baba olan bireylerin fiziksel ve ruhsal olgunluğa ulaşamadıklarından çocuklarına fiziksel istismar uygulamaya daha meyilli olduklarını ifade etti.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Alisinanoğlu tarafından düzenlenen “Fiziksel ve Cinsel çocuk istismarı: Adli Tıp ve Psikiyatrik Bakış Açısıyla Değerlendirme” konulu konferansta konuşan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Demirel çocuklara yönelik uygulanan fiziksel istismarla ilgili tedirgin edici bir tespiti paylaştı. Fiziksel istismar uygulayan anne ve babaların profilleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Birol Demirel, çocuk yaşta evlendirilen bireylerin anne ve baba sorumluluğunu kaldıramadığını söyledi.
Kendilerine ulaşan vakalardan örnek veren Prof. Dr. Demirel, “Çocuk gelin konusu çok önemlidir. Özellikle bir çocuğa bakma kabiliyeti hem ruhsal hem fiziksel açıdan gelişmemiş bu kişiler şiddete meyilli oluyorlar. Anne olacak yaş ve ruhsal olgunlukta olmayan çocuk gelinler daha kendileri çocuk olduklarından dolayı bir çocuğa bakma sabrını gösteremiyorlar. Çocuğu sarsıp kötü davranıp fiziksel bir istismara uğratabiliyorlar. Çocuğa bakma olgunluğuna erişmemiş anneler ya da babalar bu olgularda etken oluyor” dedi.
“VAKALARIN YÜZDE 10’U HAYATINI KAYBEDİYOR”
Hastaneye ulaşan fiziksel istismar vakalarından yüzde 10’unun hayatını kaybettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Demirel bu nedenle vakalar üzerinde çalışma yapıp veri toplamanın zor olduğunu belirtti. Birçok vakanın kayıtlara dahi geçmediğini söyleyen Demirel, “Çocuk acile vücudunda yara bere içinde gelmişse hekimin görevi buna adli rapor yazarak savcılığa bildirmektir. Bunun gerçek nedeni savcının işi hekim olarak görevimiz bun konuda gerekli tutanağı tutmaktır. Sürekli fiziksel istismara uğrayan vakaların yüzde 10’u hayatını kaybediyor. Bu şekilde ölen çocukların otopsilerini yapıyoruz. Savcılık tarafından yapılan soruşturma evrakını okuduğumuzda çocuğun defalarca farklı hastanelere başvurduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Çocukların maruz kaldığı cinsel istismar hakkında dinleyicileri bilgilendiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemen Işık Taner, şunları söyledi: “Cinsel istismar bir erişkinin çocuğu kendi cinsel istek ve arzuları için kötüye kullanması demektir. Bu farklı şekillerde olabiliyor. Çocuğa kendi bedenini gösterme, çocuğun bedenine dokunma, kendi bedenini çocuğa dokundurma, sürtünme ya da ilişki şeklinde olabilen cinsel eyleme ve sözlere bu adı veriyoruz.”
“TANIDIK KİŞİLER UYGULUYOR”
Çocuklara yönelik gerçekleşen cinsel istismarı çocukların genelde çocukların tanıdıkları kişilerin uyguladıklarının altını çizen Doç. Dr. Yasemen Işık Taner, “Cinsel İstismarı uygulayan kişi genellikle çocuğun tanıdığı kişi oluyor. Aile içinden olmasa dahi kendi çevresi ve yakınında çocukla görüşmüş kişiler karşımıza çıkıyor. Çocuklara yönelik gerçekleşen cinsel istismar başta onu zorlayarak değil kandırarak gerçekleşiyor. Daha sonra bu durum İstismar etmeye gidiyor” ifadelerini kullandı.
ÇOCUĞUN DAVRANIŞLARINA DİKKAT
Ailelerin çocuklarının davranışlarını izlemeleri gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Taner çocukların davranışlarında ciddi değişiklikler yaşandığını ifade etti. Taner, cinsel istismara maruz kalan çocuklarda yaşanabilecek fiziksel ve ruhsal belirtileri şu sözlerle sıraladı: “Çocuklar öncelikle bazı şüphelerle bize geliyorlar. Her halükarda çocuklarda ciddi davranış değişiklikleri oluyor. İçe kapanma, kekemelik, hırçınlık, geceleri altına kaçırma, ders başarısında ciddi düşüş gibi belirtiler cinsel istismarın belirtileri olabiliyor. Çocuk, yaşına uygun olmayan cinsel içerikli şeylere hakim olabiliyor. 3 yaşındaki bir çocuk cinsel ilişkiye dair sözcükler kullanabiliyor. Çocuğun yaşına göre tanı koyma teknikleri uyguluyoruz. Çocuklar söyleme konusunda ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Çok utanıyorlar. Özellikle bu istismarı gerçekleştiren kişi aileden ise o kişiye bir taraftan sevgi duyuyorlar diğer taraftan ise korkuyorlar. Bu çocukların çok rahat dile getirdikleri bir konu değil” ifadelerini kullandı.
Cinsel istismara uğrayan çocukların yaş ve cinsiyetleri hakkında da bilgi veren Taner, “Küçük çocuklarda görülen istismar erkek ve kız çocuklarında benzer oranlarda oluyor. Ancak ergenlikle beraber erkek çocukların cinsel istismara uğrama oranları düşerken kız çocuklarında bu durum artıyor. Ancak 6 aydan ergenlik dönemine cinsel istismara uğrayan farklı durumlarda birçok hastamız var” dedi.
AİLELER NE YAPMALI?
Aile içi ve dışından bir kişi tarafından çocukların cinsel istismara uğrayabileceğini söyleyen Taner, aile içi bir cinsel istismar var ise çocuğu korumak gerektiğini ve çocuğa istismarda bulunun kişinin yakınlığının değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Aile dışından uygulanan vakalarda ise ailelerin çocuklarını suçlamamaları gerektiğini dile getiren Taner, “Bir cinsel istismar vakasında aile ile çalışmadan çocukla çalışmak ve bu tedaviyi gerçekleştirmek mümkün değil. Bu sebeple ailenin çocuğu suçlamaması gerekiyor. Bazı vakalarda çocuğu aileden uzak tutmak devletin kurumlarında hastaneye yatırmak gerekebiliyor” diye konuştu.
İSTİSMARI ÖNLEMEYE YÖNELİK ALINAN TEDBİRLER
Türk Ceza Kanunu’nda erişkin yaraladığında verilen ceza ile çocuğa karşı uygulanan fiziksel istismarda uygulanan cezanın eşit olduğunun altını çizen Demirel, “Bir çocuğun cinsel istismarına çok daha ağırlaştırılmış cezalar veriliyor. Üniversiteler çocuk izlem merkezleri kurarak bu konuyla ilgili tedbirler alıyorlar. Buralara başvuran çocukların istismarını önlemeye yönelik her türlü çalışmalar yapılıyor. Merkezlerde Sosyal Hizmet Uzmanları çalışıyor. Bütüncül bir yaklaşım ile o çocuğun kurtarılmasına çalışılıyor. Bir de Sağlık Bakanlığı’na bağlı çocuk izlem merkezleri var. Bu merkezlerde muayeneyi yapan bir adli tıp uzmanı oluyor. Uzman tarafından tespitler yapılarak gerekli bir durumda tutanak tutuluyor ve olayın takibi gerçekleşiyor” ifadelerine yer verdi.