Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Küba’ya Cami Önerisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Küba’ya Cami Önerisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “1’inci Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, Amerika kıtasına Kristof Colomb’dan önce Müslüman denizcilerin ulaştığını belirterek, “Colomb’un hatıralarında dağın tepesinde bir camiden bahsedilmektedir. Şimdi Kübalı kardeşlerimizle konuşuruz. O dağın tepesine bugün de bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile birlikte Conrad Otel’de düzenlenen “ 1’inci Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi” kapanış programına katıldı.
41 ülkeden gelen konukları İstanbul’da ağırlamaktan dolayı mutluluk duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, “Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın son derece gayretli çalışmaları neticesinde bu zirve vesilesi ile 41 ülkeden 71 temsilci İstanbul’a geldiler. Burada birbirlerini daha iyi tanıdılar. İslam dünyasında ve Latin Amerika’daki sorunlarımızı tespit ettiler. Muhabbet ettiler. Malum muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammetsiz muhabbetten ne hasıl. Bu büyük zirvenin İstanbul’da gerçekleşiyor olmasını biz çok önemsiyoruz. Az önce Küba’dan değerli kardeşim bizleri davet etti. İnşallah bizim şu anki planlamamız içinde var. Nasip olursa 2015 başlarında Küba’ya bir ziyaretimiz olacak. Latin Amerika ülkelerine inşallah 2015 yılında daha fazla ağırlık vereceğiz. Aynı şekilde Afrika’ya. Bu hafta Cezayir ve Ekvator Ginesi’ne gidiyoruz” dedi.
“OSMANLI, LATİN ÜLKELERİNE ULAŞMIŞ, ORADA HAKK’I SAVUNMUŞTUR”
Osmanlı Devleti’nin Latin ülkelerine kadar geniş bir coğrafyada insanlığın hakkını korumuş olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Sorumluluğumuzu tüm dünyada ne kadar fazla olduğunun idraki içerisindeyiz. Sorumluluğun idraki içinde olmak yetmiyor icraat gerekiyor. İslam dünyasında bu noktada sıkıntımız çok büyük. İslam insanın kendi tercihi ile, kendi iradesi ile inanması ile birlikte Allah’ın kişiye bahşettiği en büyük hediyedir, yani hidayettir. Eğer kalplerine kulaklarına damga vurulmuşsa, gözlerine de perde inmişse ne kadar anlatırsanız anlatın onlar inanmayacaklardır. Yine de bize düşen son nefesimize kadar Hakk’ı anlatmaktır. Bu şehir İstanbul özellikle de Latin Amerika ülkeleri nezdinde anlatma, Hakk’a çağırma vazifesini hakkı ile yerine getirmiş bir şehirdir. Büyük bir iftihar ile ifade etmeliyim ki İstanbul’un başkenti olduğu Osmanlı Devleti dünyanın birçok ülkesine olduğu gibi Latin Amerika ülkelerine de ulaşmış oralarda da Hakk’ı savunmuştur.”
“LATİN AMERİKA’NIN İSLAM’LA TANIŞMASI 12’NCİ YÜZYILA DAYANIR”
Latin Amerika’nın İslam dini ile tanışmasının 12’nci yüzyıllara kadar dayandığını ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, tarihten örnekler verdi.
Erdoğan, “Abdurrahman Efendi’yi konuşma planımız içine almıştı. 1866 yılında iki Osmanlı gemisi ümit burnundan geçerek Basra’ya ulaşmak üzere ayrılmışlar. Okyanusa açılmış ancak yollarını kaybederek Brezilya’nın Rio sahiline varmışlardır. Gemide bulunan ve alim bir zat olan Abdurrahman Efendi, Brezilya’da kaldı ve Latin Amerika ülkelerini dolaşarak İslam’ı anlattı. İnsanlara tebliğ vazifesinde bulundu. Yine 19 ve 20’nci yüzyıllarda Osmanlı dağılırken çok sayıda Müslüman Latin Amerika’ya göç ettiler. Bu göçmenler Osmanlı pasaportuna sahip oldukları için ‘el turko’ olarak bugün de tanınıyorlar. Yaklaşık 100 yıl önce Türkiye’nin kurtuluş savaşı sırasında Latin Amerika Müslümanları, aralarında yardım toplamış, bunu Kızılay aracılığı ile Türkiye’ye ulaştırmışlardır. Latin Amerika’nın İslam ile tanışması 12’inci yüzyıla kadar dayanır” şeklinde konuştu.
“O DAĞIN TEPESİNE CAMİ YAKIŞIR”
Amerika kıtasının keşif sürecisini anlatan Erdoğan, “Amerika kıtasının Colomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Aslında ondan yıllarca önce Müslüman denizciler Amerikan denicilerine ulaşmışlardır. Hatta Colomb’un hatıralarında dağın tepesinde bir camiden bahsedilmektedir. Şimdi Kübalı kardeşlerimizle konuşuruz. O dağın tepesine bugün de bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler. Yani Colomb kıtayı keşfetmeden İslam dini orada yayılmıştır. Osmanlı Devleti tebliğ faaliyetleri siyasi arzuları için kullanmadılar. İslam dini sömürmenin, köleleştirmenin bir aracı olmadı. Başkaları daha iyi sömürmek için dinlerini bir araç olarak kullanırken, Müslümanlar sadece tebliğ peşinde oldular. Sadece gönülleri fethetmenin peşinde oldular” dedi.
“İSLAM, HİÇBİR ZAMAN SÖMÜRME ARACI OLMADI”
İslam dininde sömürgeleştirmeye yer olmadığına vurgu yapan Erdoğan, “Müslümanlar kemiyyetin peşinde değil, keyfiyetin peşinde koştular. İslam’ı gönülle buluşturmanın mücadelesini verdiler. Afrikalılara atfedilen şu söz manidardır. Diyor ki Afrikalı misyonerler geldiklerine bizim toprağımız vardı, onların da elinde İncil. Şimdi bizim elimizde İncil var, toprak ise onların ellerinde. Bu çok manidar. Afrika ve Latin Amerika bunu yaşadı. Ancak bizim tarihimizde hamdolsun böyle bir sömürgeleştirme süreci göremezsiniz. Dinin sömürgeleştirmenin bir aracı olarak kullanıldığına şahit olamazsınız. Nice Müslüman devletleri insanları İslam’a davet etmiş ama zorla müslümanlaştırmanın taraftarı olmamış, diğer inançları da hoşgörü altında tutmuşlardır. Bizim dinimizde cebir yoktur. Kılıç zoru ile silah zoru ile müslümanlaştırmak yoktur. İslam en çok da mazlumların, yolda kalmışların, gariplerin, kölelerin dinidir. İşte onun için İslam hiçbir zaman sömürmenin aracı olmamış, sömürüye baskıya, zulme başkaldırı vasıtası olmuştur” diye konuştu.
“TÜRKİYE, ASIRLAR BOYUNCA İSLAM’IN SANCAKTARLIĞINI YAPTI”
“Latin Amerika’daki Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldıkları ağır zulmü biliyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin İslam dinin sancaktarlığını yaptığını belirterek, şunları söyledi; “Az olmalarına rağmen, azınlık olmalarına rağmen inanıyorsanız öyle ise üstünsünüz. Bu ayeti kerimeyi rehber edinmek. Bu suretle yüzyıllar boyunca nasıl dimdik ayakta kaldıklarını da biliyoruz. İnşallah dayanışma içinde yardımlaşarak, birbirimize sarılarak kardeşlik hukuku içinde varlığımızı sürdürmeye, barışın dinini yani İslam’ı yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak hem tarihin bize yüklediği mirasın hem de bugün omuzlarımızdaki mesuliyetin idrakindeyiz. Türkiye asırlar boyunca İslam’ın sancaktarlığını yaptı. Barış dini olar İslam’ın şanlı şerefle anlattı. Endülüs’teki Müslüman’ın hakkını bizim dedelerimiz savundular. Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün izzetini ve şerefini bizim dedelerimiz muhafaza ettiler. Kutsal mekanlarına asırlar boyu hizmetkarlığını yaptılar.”
“TÜRKİYE SORUNLARIN BİRÇOĞUNU BERTARAF ETTİ”
Yüzyıl önce 1’inci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin dünyanın en güçlü orduları karşısında savaştığını belirten Erdoğan, “Kahramanca mücadele etti. Sonuçta şimdiki sınırlarımız içinde yeni Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Geride kalan yüzyıl boyunca ayakta kalmanın mücadelesin verdik. İçeriden ve dışarıdan yönelen ağır tehditlere karşı meşgul olmak zorunda kaldık. Hamdolsun Türkiye içerideki ve dışarıdaki sorunların birçoğunu bertaraf etti. Güçlü bir ülke olarak tarih sahnesindeki yerini yeniden almaya başladı. Güçlü ve büyüyen ekonomimizle dünyanın her karşısında savunmuş olduğumuz barış, dostluk, kardeşlik mesajlarımızla biz de varız diyoruz” şeklinde konuştu.
ERDOĞAN’DAN LATİN AMERİKA MÜSLÜMANLARINA DESTEK
“Türkiye hiç kimse için tehdit ihtiva eden bir ülke değildir” diyen Recep Tayyip Erdoğan, Latin Amerika Müslümanlarına Türkiye olarak her zaman destek vereceklerini belirtti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin hiçbir ülkenin sınırlarında ve içişlerinde gözü yoktur. Tarih boyunca taşıdığımız misyon barışı egemen kılmak, zulme karşı çıkmaktı. Bugün de aynı misyonu taşıyor, dünyanın her yerinde sadece barışın egemen olmasını istiyoruz. Sahip olduğumuz ulusal ve uluslararası kuruluşlarla da var olduğumuz her ülkede barışın, dostluğun, kardeşliğin temellerini atıyoruz. TİKA gibi Kızılay gibi kuruluşlarımızla mazlumlara, yoksullara ulaşmanın mücadelesini veriyoruz. Bu büyük insanlık mücadelesinde elbette Diyanet İşleri Başkanlığı’mız müstesna bir yerde duruyor. Diyanet, Türkiye’de olduğu kadar dünya genelinde de İslam dinini en berrak şekilde uygulanması için örnek faaliyetler yürütüyor. Bu faaliyetlerin artık Latin Amerika’ya kadar ulaşmış olası bizim için iftihar vesilesi. İstanbul’da kurulabilecek bir imam hatip lisesine buradan sadece belli bir veya iki yabancı dilde eğitim verilmesi inanıyorum çok anlamlı olacaktır. Bunu vakit kaybetmeden adımlarını atmak, hemen bu çalışmayı başlatmak geleceğe yönelik en isabetli yatırım olacaktır. Latin Amerika Müslüman’larının her türlü ihtiyaçlarını, her türlü taleplerini karşılamak için var gücümüzle çalışacağız.”