Bursaspor'da kongre tarihi belli oldu

Bursaspor'da kongre tarihi belli oldu

Spor Toto Süper Lig'in son 6 haftasında sahadan puansız ayrılan Bursaspor'da tepkilerin odağı haline gelen yönetim, olağanüstü kongre kararı aldı. Ligde oynanan Kayserispor karşılaşmasının ardından Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam ile yollarını ayıran yeşil-beyazlı yönetim, bir süre Ersel Uzgur ile devam etmiş ve geçtiğimiz günlerde de Hamza Hamzaoğlu'nu takımın başında getirmişti.

KONGRE TARİHİ BELLİ OLDU

Yapılan hamlelere rağmen yönetime istifa çağrısını sürdüren Bursaspor taraftarı, 'Timsah Arena' diye anılan Büyükşehir Belediye Stadyumu'nun açılışına da gitmeme kararı almıştı. Yeşil-beyazlı taraftarların takımlarının her branştaki müsabakalarında istifa çağrısını yinelemesinin ardından yönetim kurulu bugün yapılan toplantıda kongre kararı aldı. Saat 17.00'de toplanan yeşil-beyazlı yöneticiler, kongre tarihini 11-19 Ocak olarak belirledi. 11 Ocak Pazartesi günkü ilk oturumda çoğunluk sağlanmazsa yeşil-beyazlı kulübün yeni başkanının 19 Ocak Salı günü belli olacağı öğrenildi.
Konuyla ilgili resmi açıklamanın kulübün resmi internet sitesi aracılığıyla yapılacağı bildirildi.

Öte yandan Bursaspor Kulübü Başkanı Recep Bölükbaşı resmi siteden şu açıklamayı yaptı:

"Bu ülkede, bu şehirde hainlikle kahramanlık arasında çok ince bir çizgi olduğunu ve bir günde çizginin diğer tarafına geçilebileceğini bana Bursaspor'da geçirdiğim 8 sene gösterdi.

Bu 8 senenin içinde şampiyonluk var, Şampiyonlar Ligi var, UEFA Kupası var ve çok da uzağa gitmeye gerek yok, geçen sezona oynadığı futbolla damgasını vuran bir Bursaspor ve Türkiye'yi Fransa'ya taşıyan milli takımın neredeyse yarısı var.

11 ay süren o çok sancılı dönemde Şenol Güneş'i takımın başına getiren de bizdik, bütün Türkiye'nin hayranlık duyduğu, bütün futbol otoritelerinin tartışmasız "en iyi" dediği oyuncu kadrosunu kuran da...

Bursa sahadaki takımıyla gurur duyarken ve onbinler takımını alkışlarken, biz o sahadaki oyuncuları mutlu edebilmek ve alacaklarını ödeyebilmek için çalmadık kapı bırakmayan, bir an bile olsun yüzümüzü buruşturmadan, Bursaspor'un yüzünü yere düşürmemeye gayret eden bir grup insandık...
Bana ve yönetimime aylardır 'yalancı' diye tempo tutan bir grup taraftarın hak etmediğim halde reva gördüğü bu çirkin yakıştırmanın kaderimizin harcı olacağını bilseydim eğer; söz verdikleri halde kulübü sezon sonunda değil, kamp öncesinde değil, kamp bitiminde terkeden o oyuncuların beni aldattıklarını anlayabilseydim eğer, o meşakkatli 11 aylık dönemin bitiminde kesinlikle yola devam etmezdim.

Bursaspor'a ihanet eden oyuncuların vebalinin benim sırtıma yüklenmesi haksa eğer, evet 'yalanı'tanımayacak kadar yalandan uzak biri olduğum için suçluyum...

Yeni kulübüyle daha sezon bitmeden söz kesen ve bavulunu Türkiye Kupası final maçı öncesi toplayan hocanın ardından, takımı şampiyon bir teknik adama emanet ettiğim için ben suçluyum.

Takımın yarısı kamp dönüşü bizi yüzüstü bırakıp gittiği için ben suçluyum.

Başkaları kırk kere düşündüğü halde transferde karavana atarken, biz telaş içinde olsak da danışarak ve teknik direktörümüzden onay olarak, herkesin bildiği, hatta isimleri ortaya çıkınca medyanın ve internetin adeta yıkıldığı kaliteli oyuncuları kadromuza kattığımız için de ben suçluyum.
Bütün transferleri sanki tek başıma ben yapmışım gibi...

Sanki bu oyuncularla sadece ben görüşmüşüm, pazarlığı ve anlaşmayı sadece ben yapmışım gibi, perde arkasında yolsuzluk ve hırsızlık olduğunu iddia eden, bunu yaparken de şehirle, kamuoyuyla bir tek belge bile paylaşamayan gayri ahlaki kişileri hukuka ve Allaha havale edeceğime, hak ettikleri muamelede bulunmadığım ve onları yaptıklarına pişman etmediğim için ben suçluyum.

Daha sezonun ilk haftasında yönetimi istifaya davet eden, şampiyon hocasını geri döndüğüne pişman eden ve gazetelerde isimlerini görünce sevinç çığlığı attıkları oyuncuları sahada görünce ıslıklayan bir grup taraftarı, sağduyu sahibi onbinlerce Bursaspor sevdalısının önüne atmadığım için, evet ben suçluyum.
Yönetimdeki arkadaşlarımı seçerken, bazılarına sırtımızı güvenle dönemeyeceğimizi daha işin başında anlayamadığım için ben suçluyum.
17 maçta 11 mağlubiyeti ben aldım, bu konuda kesin suçluyum.
Ancak reklam ya da sponsorluk anlaşması yapmak için masaya oturduğumuz firmalara "anlaşma" diye baskı yapanların...
Bankaları arayıp, "kredi verme, Bursaspor Kulübü'nün limitlerini yükseltme" diye hatırlı dostlarını araya koyan eski başkan, yönetici ve başkan adaylarının...

Oyuncuyu arayıp, "zorlamayın kendinizi, bunlar gidici" diye baskı yapan sözde Bursasporlular'ın vebali de benim omuzlarıma yüklenecekse eğer, evet sonuna kadar ben suçluyum.

Ama herkes şunu bilsin ki; beni, yönetimimi ve hatta ailemi, hiçbir delil, tek bir belge olmadan suçlayan, iftira atan, bu iftaraya aracılık edip paylaşan ve nakleden herkesin iki yakasında bir çift el olacak ahirette...

Bana 7 ayda yaşattıklarını gerek bu dünyada, gerekse öbür dünyada rabbim eminim, misliyle yaşatacak onlara.

Bana hırsız diyenlere, bana yalancı diyenlere, benimle birlikte yönetimdeki iyi niyetli ve çalışkan arkadaşlarıma alçakça iftira atanlara eğer bugün hak ettikleri karşılığı vermiyorsam eğer bunun bir tek sebebi vardır, o da Allah korkusu...

Bu zor dönemde kongre kararı almanın ve istifa edip gitmenin çözüm değil, ihanet olacağını söylerken, Bursaspor'u layık olmadığı ve hiç hak etmediği bu durumdan kurtarmak için kanımın son damlasına kadar savaşmaktı niyetim.

Ancak bu savaşı, gazete sütunlarından, tribünden ve internet üzerinden sistematik bir şekilde, küfür, hakaret ve iftira sağanağı altında verebilmek hiç kolay değil.

Gelenekleri ve geçmişi olan Büyük Bursaspor Camiası şunu bilmelidir ki;

Görevdeki başkan ve yönetimi, küfürle, hakaret ve iftirayla canından bezdirmek, bugün itibariyle bir sonuç verdiği için, bu yöntem bir alışkanlık haline gelecek ve buna seyirci kalanlar sayesinde bu "kestirme yol", benden sonra bu kutsal görevi üstlenenlerin de başının üstünde bir giyotin gibi sallanacaktır.

Geçmişte bir çok başkanın başına gelen, ancak benim son dönemimde zirve yapan bu tutum, Bursaspor'un geleceğindeki en büyük tehdittir.
Beni ve yönetimimi hedef tahtasına koyanlardan çekindiğim ya da korktuğum için değil...

Onları mutlu etmek için hiç değil...

Aile düzenimin, psikolojimin ve sağlığımın daha fazla alt üst olmasını göze alsam da...

Kulübü kongreye götürmek için imza kampanyası düzenleyenler, genel kurul kararı yokken ortaya çıkıp 'ben başkan adayıyım' diyenler ve Büyükşehir Belediye Başkanımızın kapısını çalan bazı eski başkanlar artık bardağı taşırdığı için ve daha sezon başında stratejisi çizilen bu kaosun, tek sevdam olan Bursasporum'a daha çok zarar vermemesi için kongre kararı alıyorum.

Ve umuyorum ki, bugün Eskişehirspor'la oynayacağımız maçta ve pazar günü Mersin İdmanyurdu ile yapacağımız ilk yarının son karşılaşmasında, artık tribünler sadece futbolcuları destekleyip motive eder ve takımımız iki maçı da kazanır.

Kongre kararıyla birlikte, yüce genel kurulun takdir edeceği ve göreve getireceği yeni başkan ve yönetimine, bize reva görülenlerin tekrarlanmaması ve sonuna kadar destek olunması çağrısıyla, kalbinde sadece Bursaspor sevgisi olanları Allaha emanet ediyorum.

Saygılarımla..."