Nihat Doğan'ı pişman ettiren 'tweet'lerden takipsizlik kararı
Suç duyurusunda bulunan İzmir Barosu üyesi kadın avukatlar Eren İlhan Güney, Şehrazat Mercan ve Gözde Uzsoy takipsizlik kararına itiraz etti.
Avukatlar Eren İlhan Güney, Şehrazat Mercan ve Gözde Uzsoy, türkücü Nihat Doğan’ın 14 Şubat günü twitter’da ’Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın’ yazılı tweet’i ile ilgili geçen 16 Şubat’ta, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Doğan’ın tanınan, bilinen ve bazı kesimlerce sevilen, topluma mal olmuş bir kişi olduğunu, twitter’da 464 bin takipçisinin bulunduğunu belirten avukatlar, suç duyurusu dilekçesi verdi. Dilekçede, Nihat Doğan’ın söz konusu mesaj ile Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 215’inci maddesi kapsamında suçu ve suçluyu övdüğünü, Anayasa’nın 2’nci maddesinde cumhuriyetin niteliklerinden biri sayılan laiklik ilkesinin insanları, toplumu ahlaksızlaştığını ifade ederek tecavüz suçunu laiklik ilkesine bağladığını ve TCK 216’ncı maddesi uyarınca ’Halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak aşağılama-’ suçunu işlediğini öne sürdü. Üç kadın avukat Nihat Doğan’ın cezalandırılması istemiyle dava açılmasını talep etti.
SAVCI, AHU SUNGUR’UN İFADESİNİ ALDI
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Ali Fuat Taşkın, suçlamaya konu eylemin İstanbul’da işlenmiş olması nedeniyle yetkisizlik kararı verip, dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. İzmirden gönderilen dilekçeyi inceleyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Umut Tepe, avukatlar İlhan Eren Güney, Şehrazat Mercan ve Gözde Uzsoy ile birlikte başka yerlerden diğer 13 şikayetçinin yaptığı başvuruları değerlendirdi. Savcı Umut Tepe, tanık olarak tiyatro ve dizi oyuncusu Ahu Sungur’un ifadesini aldı. Sungur ifadesinde şunları söyledi:
"Nihat Doğan’ı tanımıyorum. Ben de twitter’ı kullanıyorum. Nihat Doğan’ı da takip etmiyorum. Doğan’ın paylaştığı yorumları, beni takip edenler tarafından retweetlendiği için yorumlar benim ekranıma düştü. Nihat Doğan’ın bu yorumlarda kadınları ve rejimi aşağılayıcı ifadeler kullandığını gördüm. Bundan rahatsızlık duydum. Ben de Doğan’a karşılık verdim. Aramızda tartışmaya başladık. Bana, twitter’dan ’Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın’, ’Konuyu saptırma, zekamın zekatını versem on asır Sokrates gibi gezersin hadi kaybol’, ’Fikrim sabittir. Silmenin nedeni sizin gibi beyni yok, fikri çok, ahmakların anlatmak istediğimi yanlış anladığındandır’, ’Boş gevezelik yapma’, ’Caniliği değil ahlaksızlığa prim veren laik aydınların! Cahil’ diye yazdı. Ben de kendisine ’Mini eteği ahlaksızlık olarak görüyorsan, Survivorda bikinili kızlarla yarışmayacaksın o zaman’, ’Caniliği meşrulaştırıyorsunuz’ diye karşılık verdim. Bu mesajın ardından bana yazı yazmadı. Kendisinden şikayetçi değilim."
NİHAT DOĞAN: MESAJI AHU SUNGUR’A YAZDIM
Savcı Tepe, adliyeye avukatı Nihat Çevik ile birlikte gelen Nihat Doğan’ın da ifadesini aldı. Doğan ifadesinde şöyle dedi:
"Yaklaşık 500 bin takipçim var. Attığım tweet’lerde özendirici sözler sarf etmedim. Bir daha Özgecan Aslan kardeşlerimizin katledilmemesi için elzem olan idam değil, ’rejimin değiştirilip, kısasa kısas hükmü getirilmelidir’ diye yazdım. Özgecan’ın hunharca erkekler tarafından öldürülmesi beni çok etkiledi. Tepkilerimi bu şekilde dile getirmek istedim. Daha önceden televizyondan tanıdığım Ahu Sungur’un attığı tweet’e cevap yazdım. Twitter’da ’Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın’ diye yazdım. Yazının sonundaki, ’ahusungur1’ ibaresi kaldırılmış. Ben sadece bu tweet’lerde bu kişiyi kastettim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum. Her türlü platformda bunu dile getiriyorum. Herhangi bir suç kastıyla hareket etmedim. Mesajları sadece Sungur’a gönderdim. İkimiz arasında geçen bir yazışma bu. Özgecan Aslan ile ilgili olmayan yazışmalar sanki genele yapılmış gibi algı yaratıldı. Attığım mesajlarda da cinayete üzüldüğüm ortadadır. Özgecan cinayetini işleyenlerin idam edilmesi için hastag dahi açtım. Suçlamaları kabul etmiyorum."
’KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA’
Savcı Tepe, soruşturma sonunda, TCK’nın ’hürriyete karşı suçlar’ başlıklı bölümünde yer alan 216. maddede tarifi yapılan ’ayrımcılıkta’ kişiler arasında ayırım yapılarak ve fiilen hizmetten yararlanmanın engellenmesinin söz konusu olduğunu, şüphelinin sadece açıklama yaptığını, herhangi bir kişiye yönelik fiziki saldırısı olmadığını, kamu güvenliğini bozan herhangi bir somut olgunun olmadığını, toplum kesimleri arasında oluşmuş ve ortaya çıkan herhangi bir somut olgunun da meydana gelmediğini, dolayısıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun oluşmadığını, bu nedenle tüm şikayetçilerin verdikleri şikayet dilekçesinin kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini belirtti.
Avukat Eren İlhan Güney, Şehrazat Mercan ve Gözde Uzsoy, takipsizlik kararına itiraz ettiklerini belirtti.