Türkiye kürtaj ve çocuk sayısı hakkında ne düşünüyor?
“Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması” sonuçlarına göre Türkiye’nin yüzde 53’ü kürtajın bir hak olduğunu, düşünüyor. Katılımcıların yüzde 41’i ise ideal çocuk sayısını "2" kabul ediyor.
Türkiye’nin 26 ilinde 18 yaş ve üzeri bin katılımcıyla yapılan ankette katılımcıların yüzde 53’ü kürtajın bir hak olduğunu, yasaklanmaması gerektiğini belirtirken, yüzde 41’i ideal çocuk sayısını 2 olarak yanıtladı. Ankete yanıt verenlerin yüzde 67,3’ü ise AB üyeliğinin kadın hakları yönünden faydalı olacağına inanıyor.
Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Nisan tarihli ankette erken evlilik, çocuk gelinler, çocuk sayısı, ailenin geçimi, çocuk bakımı, şiddet konularında Türk toplumunun genel temsiliyetine sahip algılar ölçüldü. Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mary Lou O’Neil’in koordinatörlüğünde gerçekleşen ankete İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Toktaş, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Yrd. Doç. Dr. Suncem Koçer ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu katıldı.
“İDEAL ÇOCUK SAYISI 2”
Araştırmanın en çarpıcı sonucunun hem kadınlar hem erkekler için ideal çocuk sayısının 2 olarak belirtilmesi olduğunu söyleyen Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mary Lou O’Neil, katılımcıların cinsiyet, eğitim seviyesi ve gelir düzeyi dağılımı yönünden eşit olduğunu belirtti. Eğitim düzeyi yüksek kesimin de düşük kesimin de kadın haklarını yoğun bir şekilde savunuyor olmasının ümit verici olduğunu ifade eden O’Neil, “Hem kadınlar hem erkekler mecliste daha fazla kadın vekil görmek istiyor. Katılımcıların yüzde 77,9’u mecliste yeterli kadın olmadığını düşünürken yüzde 72,5’i ‘daha fazla kadın vekil olmalı’ görüşünü destekliyor” dedi.
“CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAMAK DEVLETİN GÖREVİ”
Araştırma sonucunda Türkiye’de kadının en büyük sorununun yüzde 85 gibi baskın bir sonuçla “şiddet” olarak ortaya çıktığını dile getiren Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, “İkinci sırada kadın-erkek eşitsizliği, üçüncü sırada ise aile baskısı yer alıyor. Kadın erkek eşitsizliğinin de önemli bir sorun olarak çıkmasına paralel olarak aslında kadın-erkek eşitliğini sağlamanın devletin bir görevi olduğu düşünülüyor. Ayrıca politikanın erkek işi olduğuna da inanılmıyor. Yine ilginç bir sonuç, eğer Avrupa Birliği’ne üye olunursa kadının statüsünün iyileşeceğine ve parlamentoda kadın milletvekili sayısı oranının da aratacağına inananların oranı yüzde 67,3” açıklamalarında bulundu.
“KADIN POLİTİKALARI OYLARI ARTIRIR”
Bu yöndeki araştırma sonuçlarının siyasi partiler tarafından dikkate alınması gerektiğine vurgu yapan Hawks, “Ankette çıkan önemli sonuçlardan biri de partilerin kadın politikalarına önem vermesinin oy oranlarına da olumlu yansıyacağı yönündeki yanıtların yüzde 61,4 olması. Dolayısıyla yapılan bu tip anketlerin sonuçlarını siyasi partiler dikkate alırlarsa ve bu konuya yatırım yaparlarsa oylarının da olumlu olarak etkilenme olasılığı yükselebilir” dedi.
“KADININ ÇALIŞMASI ÇOCUĞU OLUMSUZ ETKİLEMEZ”
“Kadının aile içinde ve kamusal alanda daha fazla rol almasını destekleyici, daha eşitlikçi tutumların hem kadınlar hem erkekler arasında yükseldiğini görüyoruz” diyen Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu ise, “Aile reisliğinin kadın ve erkek arasında eşit paylaşımı hem kadınlar tarafından hem erkekler tarafından kabul görmüş durumda. Yine de erkeklerin hala aktif olarak bu rolü paylaşmakta biraz çekinceleri var gibi gözüküyor. Kadınlar daha bilinçli ve istekli olarak daha sağlam bir şekilde destekliyor. Kadınların çalışmasında en büyük soru işareti olan çocuğun bakımı konusunda hem kadınların hem erkeklerin annenin ev dışında çalışmasının çocuğa negatif etkileri olmadığını düşünüyor olması da ümit verici bir bulgu” dedi.
Araştırmanın diğer çarpıcı sonuçları ise şöyle:
Türkiye’de eşleri aileler tanıştırıyor ve bireyler tanıştıktan sonra ilk 10 ay içinde evleniyor. Ankete katılanların yüzde 37,8’i eşiyle aileleri aracılığıyla tanıştığını belirtiyor. Araştırmaya göre Türkiye’de çiftlerin 37,8’i tanıştıktan sonra 10 ay içinde, yüzde 26,4’ü ise 20 ay içinde evleniyor. Ankete yanıt veren kadınlar ideal evlilik yaşının 24-25 olduğunu belirtirken, erkekler için ideal evlilik yaşı 27-28.
Ankete katılanların yüzde 28,3’ünün 1, yüzde 41,1’inin 2 çocuğu var. Yaş-çocuk sayısı dağılımına bakıldığında, 40 yaş altındaki çiftlerde çocuk sayısı 1 veya 2’de kalırken, 40 yaş üzerinde 3’e yükseliyor. Katılımcıların yüzde 60,1’i ideal çocuk sayısını 2 olarak yanıtlarken, yüzde 22’si 3 olarak belirtiyor.
Türkiye temsiliyetine sahip ankette 18 yaş altındaki kız çocuklarının evlendirilmesine yüzde 82,6’sı Türkiye’de çocuk gelin sorununun yaygın olduğunu ve yasal olarak yasaklanması gerektiğini belirtirken, katılımcıların yüzde 83,8’i anne-babaya kızların küçük yaşta evlendirilmesi için izin hakkı verilmemesi gerektiği görüşünde birleşiyor.
Katılımcıların yüzde 38,8’i “evin reisi erkektir” ifadesine katılırken, bu oran kadınlarda yüzde 27,7, erkeklerde ise yüzde 50. Ancak ankete göre aile içi kararlarda kadın ve erkeğin karar vermede etkisi eşit.
Ankete katılan erkeklerin yüzde 43,6’sı parayı kendisinin idare ettiğini, eşine belirli bir pay verdiğini belirtiyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 71,2’si Türkiye’de kadın ve erkek eşitliği olmadığını belirtiyor. Ankete göre, ev ve çocuk sorumluluğu kadına ait. Katılımcıların yüzde 45,6’sı kadınların işte çalışmayı istese de önceliğinin evlilik ve çocuk olduğu görüşüne katılıyor.
Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 66,9’u iş ararken kadın ve erkeğin fırsat eşitliğine sahip olmadığını belirtiyor. Ancak yanıt verenlerin yüzde 81,3’ü kadınların çalışma hayatına katılmasının önemli olduğu görüşünde ve yüzde 81’i aynı işe eşit ücret verilmesi görüşünü savunuyor.
Katılımcıların yüzde 42,1’i, işsizliğin yoğun olduğu dönemde iş hakkının öncelikle erkeğe verilmesi görüşünde. Bu oran cinsiyete göre dağıtıldığında, erkeklerde yüzde 48,6, kadınlarda ise yüzde 35,7 düzeyinde.