DUAYEN GAZETECİ ABDİ İPEKÇİ KABRİ BAŞINDA ANILDI
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi, suikasta kurban gidişinin 36’ncı yılında sevenleri ve meslektaşları tarafından kabri başında anıldı.
36 yıl önce suikast sonucu öldürülen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi, Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anıldı. Anma töreninde İpekçi ailesinin yanı sıra, Milliyet ailesi, meslektaşları, dostları ve sevenleri hazır bulundu. Burada Abdi İpekçi’nin kabri başında dualar okundu. Ardından sevenleri ve meslektaşları, Abdi İpekçi ile yaşadıkları anılarını anlattı.
Burada bir konuşma yapan gazeteci Fikret Bila, “Abdi İpekçi’yi kaybedeli 36 yıl oldu. Onu büyük bir özlemle, saygıyla anıyoruz. 36’ncı yılında yine meslektaşları olarak kabri başında bir araya geldik. Abdi İpekçi bizler için sadece bir basın şehidi değil aynı zamanda bir demokrasi şehididir. Türk basınına evrensel gazetecilik ilkelerini taşımış, yerleştirmiş öncü bir meslek büyüğümüzdür. O ilkeler çerçevesinde Milliyet’in temellerini atmıştır. Bizler de hala onun getirdiği ilkeler ve gazetecilik anlayışı ile hareket etmeye devam etmeye gayret ediyoruz” dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Gazetecilik cinayetlerini azmettirenler genellikle açığa çıkarılamadı. Türkiye, demokrasisi açısından bunun bedelini çok ağır ödemekte. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenebilme hakkı için, gazeteciliğin etik ilkelerine uygun bir biçimde yapılabilmesi için mücadele eden sevgili Abdi İpekçi’yi sevgi ve saygıyla anıyoruz. Abdi İpekçi gibi gazetecilerin cinayetlerini azmettirenlerin ortaya çıkarılamamasının, Hrant Dink başta olmak üzere birçok gazeteci cinayetinin de cesaretlendiricisi olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden iktidarı, muhalefeti aradan çok uzun zaman geçse bile, 36 yıl geçmiş, bu konuları da açığa çıkarma konusunda daha cesaretli ve dirayetli olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
Gazeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, babasının kabri başında yaptığı konuşmasında, “Yolun ilk yarısını, 35 yılı geçirdik. Yolun ilk yarısında resmi bir meçhul durum vardı. Resmi açıklama, belirsizlik vardı. Resmi örtbas etme vardı. Resmi cezasızlık vardı. Ve bütün bu resmi, örtbas, cezasızlık, bilinir ama bilinmez, resmi durumlar katlana katlana çoğaltıldı. Bir çığ gibi önümüzde. Fakat bu ikinci 35 yılda daha farklı yerlere gitmenin umudunu, dileğini dile getirmek zorundayız, hissediyorum kendimi. Diğer ikinci yarıda şuan biz burada olanların birçoğu olmayacak. Babamın akranları birer birer bizi terk ediyorlar. Artık onlarsız yaşamaya alışacağız” ifadesini kullandı.