DÜ’DE SOSYAL BİLİMLER PERSPEKTİFİNDEN BARIŞIN ÖNEMİ SEMPOZYUM
Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde (DÜ) düzenlenen Sosyal Bilimler Perspektifinden Barış İmkanı” konulu sempozyumda konuşan Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, bölgede yaşanan savaşlara dikkat çekerek, “Savaşın ne anlamına geldiğini Suriye ve Kobani’de yaşanan savaşlardan kaçıp, Türkiye’ye sığınanlara, Filistin’de öldürülen masum çocukların ailelerine sormak lazım” dedi.
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Felsefe Sanat ve Siyaset Çalıştayları kapsamında “Sosyal Bilimler Perspektifinden Barış İmkanı” konulu sempozyum düzenlendi. Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyuma, DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı. 2 gün sürecek sempozyumda, sosyal bilimler perspektifinde barış konuları tartışılacak.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, dünya yaratıldığından bugüne kadar, insanoğlunun en çok önem verdiği şey, fizyolojik ve manevi ihtiyaçlardan sonra huzur ve güven duygusu olduğunu belirterek, Psikolog Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bu olguya geniş önem verdiğini kaydetti. İnsanlar barış ve güvenliklerini korumak için türlü zorluklara katlanmış olduğunu vurgulayan Saraç, bundan dolayı çoğu zaman başka diyarlara göç ettiklerini söyledi. Göç etme imkanı olmayanların ise, yaşanan maddi yıkımların enkazı içinde yaşamaya devam ettiklerini ifade eden Saraç, “Bu gözle dünya tarihini incelediğimizde yüzlerce savaş ve her savaşın binlerce, milyonlarca dramatik öyküleriyle karşılaşırız. Kurmaca değil, gerçek yaşanan bu öykülerin kahramanları, savaşlarda ve iç çatışmalarda sevdiklerini kaybeden anneler, eşler ve en önemlisi yetim büyümek zorunda kalan masum çocuklardır. Savaşın ne anlamına geldiğini Suriye ve Kobani’de yaşanan savaşlardan kaçıp, Türkiye’ye sığınanlara, Filistin’de öldürülen masum çocukların ailelerine sormak lazım. Savaşın mağdurları kadar olmasa da, merhamet duygularımızın varlığından dolayı hepimiz bu trajediden etkilenmekteyiz” diye konuştu.
“ASIRLAR BOYU KARDEŞÇE BİR ARADA YAŞAMAYI SÜRDÜRMÜŞ OLAN İNSANIMIZ, SON YÜZYILDA EKİLEN NİFAK TOHUMLARIYLA BİRTAKIM SIKINTILARA MARUZ KALMIŞTIR”
Barışın ve barış ortamının sağladığı huzuru, güveni ve mutluluğu anlayabilmek için savaşları yaşamak şart olmadığına dikkat çeken Saraç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Her gün medyada savaştan veya barışın yokluğundan dolayı yitirilen hayatlar, yıkılan yuvalar, sarsılan ruh hallerini büyük bir esefle izlemekteyiz. Savaşı yaşayanlara sorma imkanımız olmasa da medyada bunları okuyabiliyoruz. Onun için barışın ve huzurun değerini onu kaybetmeden bilmek ve korumak gerektiğine inanıyorum. İnsanlığın kadim coğrafyası üzerinde bulunan güzel ülkemizde, asırlar boyu kardeşçe bir arada yaşamayı sürdürmüş olan insanımız, son yüzyılın içinde yaşanan küresel oyunlar ve planlarla ekilen nifak tohumlarının etkisiyle birtakım sıkıntılara maruz kalmıştır. Ancak tüm bu olup bitenlerin fark edilmeye başlamasıyla ülkemiz kendi problemlerini çözme iradesini ortaya koymuş ve kalıcı olarak barışı sağlama çabasına yönelmiştir. Sürdürülen bu çabanın, tüm toplumsal kesimleri tarafından benimsendiğini müşahede etmek, barışın sağlanmasındaki en önemli güvenceyi oluşturmaktadır.”
Saraç’ın konuşmasının ardından sempozyum, katılımcıların sunumuyla devam etti.