’eğitim Yönetim Semineri’nin Son Günkü Konuğu Vali Ahmet Hamdi Nayir Oldu

’eğitim Yönetim Semineri’nin Son Günkü Konuğu Vali Ahmet Hamdi Nayir Oldu

Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, il genelindeki öğretmen ve okul müdürlerine yönelik 5 günlük ’Eğitim Yönetim Semineri’nin son günkü konuğu, Vali Ahmet Hamdi Nayir oldu. Vali Nayır, "Eğitim başarılması gereken en önemli işlerimizden biri" dedi.
Bilecik Bilim Sanat Merkezi toplantı salonunda gerçekleşen seminerin son gününde, Vali Ahmet Hamdi Nayir, öğretmen ve müdürlerle bir araya geldi. Vali Nayir, bir hizmet içi eğitim olarak değerlendirdikleri bu 5 günlük programın son gününde, öğretmen ve idarecilerle birlikte olmanın verdiği mutluluğu belirtti. Nayir, “Yaşadığımız coğrafya her yönüyle güçlü olmamızı gerektiren bir coğrafya. Aksi takdirde günümüzde huzur bulmamız ve geleceğimize de huzurla bakmamız, güvenle bakmamız çok zor olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu güçlü olmanın da yegane yolu eğitilmiş fertlere, iyi eğitilmiş insanlara, iyi eğitilmiş gençliğe sahip olabilmek. Bu husus sizlerin omuzlarındaki yükü ağırlaştırıyor. Kamu hizmeti dediğimiz alana baktığımızda emniyet asayiş hizmetleri, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, kültür hizmetleri, spor hizmetleri gibi ekonomik yönleri olan bir sürü hizmeti saymamız mümkün. Bunlarla birlikte kamu yararını oluşturmaya çalışıyoruz. Yürütülen hizmetler içerisinde, takdir edersiniz ki eğitim hizmetimizin ayrı bir yeri var. Hiçbir hizmeti eğitim hizmeti üzerinde ve dışında görmemiz mümkün değil. Eğer iyi bir sağlık hizmeti diyorsak, yine iyi bir eğitime ihtiyacımız var. Sanayide belli yerleri hedeflemişsek, yine bir eğitime ihtiyacımız var. Kültürümüzde bir eksiklik görüyorsak, yine eğitime ihtiyacımız var. Sporumuzu geliştirmek istiyorsak, yine o konunun eğitimine, genel manada eğitime ihtiyacımız var. Diğer kamu hizmetleri içerisindeki bu farkın yanında, sizlere yüklenen ikinci görev de yöneticilik. Hem eğitim gibi ağır bir konunun elemanlarısınız, hem de eğitimin yöneticileri pozisyonundasınız. Dolayısıyla mes’uliyetiniz biraz daha artmış oluyor. Yönetici olmanın gerektirdiği farklı sorunlar da var. Genelde yeni arkadaşlarımız bunları tadarak, eski arkadaşlarımız da bunları yaşayarak günümüze kadar getiriyorlar. Dolayısıyla yalnızca şahsi başarılarınız değil, yönetici olarak kurumsal başarınızdan da sorgulanacaksınız veya kurumsal başarılarınızın da sorumluluğunu hissedeceksiniz. Önemli görevler sorumluluk yanında, aynı zamanda bir tatmin, mutluluk duygusunu da beraberinde getirir. Olaya tek boyutlu bakmamak lazım. Sizler bir taraftan bu işin sorumluluğunu taşırken, öbür taraftan da böyle önemli bir görevi yapan kişiler olarak Kadir Şinas milletimizin hayata bakışınız, hatta meslek hayatınızdan sonraki hissettiklerinizle, öğrencilerinizle belki kimsenin sahip olamayacağı, erişemeyeceği farklı mutluluk duygularına da ulaşacaksınız" dedi.
“EĞİTİM BAŞARILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ İŞLERİMİZDEN BİRİ”
Vali Nayir, “Başarıya da mahkumuz. Eğitimdeki başarısızlığımızı telafi edecek, onun yerine koyacağımız başka bir hususumuz yok. Biz eğitimi başaramadık ama bizim şu zenginliğimiz var, diyeceğimiz bir hususumuz yok. Biz bunu mutlaka başarmak zorundayız. Telafisi yok veyahut da çok güç olan bir husus. Onun için bütün eğitimcilerin kendisini başarıya endekslemesi lazım. Şahsi faaliyetlerini değil, eğitim faaliyetlerindeki hedeflerini bu açıdan bakarak değerlendirmeleri lazım. Başarmaya mahkumuz, başarısızlığın bir alternatifi, onun yerine koyacağımız herhangi bir şeyimiz yok diye düşünmemiz lazım. Eğitim hadisesinin ilgilendiği, eğitim hadisesi içerisindeki hususlara baktığımızda öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz gibi çok farklı toplum kesimleriyle olan bir hareket olarak görüyoruz. Dolayısıyla eğer bir başarı bekliyorsak, her bir gruba ayrı ayrı düşen sorumlulukların farkındasınız, farkında olmamız lazım. Öğretmenlerimize düşen sorumluluklar ayrı, öğrencilerimize düşen sorumluluklar ayrı, velilere ve topluma düşen sorumluluklar ayrı. Eğitim yöneticileri olarak sizlerin bu 3 ayrı gurubun da ihtiyaçlarını giderecek, beklentilerini karşılayacak, yönlendiricisi olacak şekilde hayatınızı, gayretinizi sarf etmeniz lazım. Tek başınıza yapabileceğiniz bir şey değil. Eğer bu 3 ayrı grubu hesaba almazsanız, eğitimdeki başarıyı yakalamanız çok zor. Dolayısıyla bizim faaliyet alanımız içerisindeki faktörleri bizlerin bir gözden geçirip bakması lazım. Yöneticilik ayrı bir husus. Biz de sağlıkta ve milli eğitimde ayrı bir yönetici sınıf oluşturma gayreti içerisine girmemişiz. Zamanında vardı eğitim yöneticiliği. Lisans eğitimi veren bölümler vardı. Bizim doktorumuz hastanede başhekim olduğu zaman oranın idarecisi, yöneticisi pozisyonuna geliyor. Aldığı eğitimle bunun ne derece alakası var, bu farklı bir konu. Acaba değerlendirilmesi yapılsa hangisi daha uygun? Eğitime yönetici olarak atadığımız kişilerin lisans düzeyindeki eğitimleri de mi farklı olmalı? Dünya geneline baktığımızda farklı uygulamalar var. Bizde de bu bir dönem denendi, daha sonra bundan vazgeçildi. Şu anda eğitim yönetimi kısmı bildiğim kadarıyla bir yüksek lisans programı olarak kaldı. Belki daha profesyonel yöneticilerle bu işin yapılabileceği de düşünülmeli ve tartışılmalı. Bu bizim buradaki görev alanımıza girmiyor ama ilgi alanımızda olduğu için bunu da paylaşmakta fayda var. Şunu demek istemiyorum, öğretimini, eğitimini eğitim yöneticiliği olarak tamamlamamış kişiler bunu başaramaz diye bir iddia kesinlikle yok. Ama eğitim formasyonunda yetişmiş birinin yöneticiliğe geldiğinde, farklı bir alana girdiğinin de farkında olması lazım. Belki bu tür eğitimler bu farklılığı ortaya koyacak, varsa bir eksiğimiz onun tamamlanmasına yol açacak bir fırsattır ve değerlendirilmesi lazım” dedi.
“SİZDEN ASIL BEKLENEN EĞİTİMDEKİ HEDEFLER, BAŞARILAR”
Öğretmenlerden ve idarecilerden asıl beklenenin, eğitimdeki hedefleri, başarıları ve beklentileri ortaya koyup onlara göre bir çalışma ve gayret içerisine girmek olduğunu belirten Vali Ahmet Hamdi Nayir, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunlar biraz belki ütopik düşünceler olabilir. Başarıyı nasıl arttırabiliriz, eğitimdeki kaliteyi daha nasıl yukarı çıkarabiliriz, bunlar sizin asıl çalışma gayretleriniz olmalı. Bizim seviyemizdeki ülkeler, kurumsal faaliyetleri çok fazla etkili hale getirememiş ülkelerdir. Kurumsallaşmış yapıya ulaşmamıza daha var diye düşünüyorum. Böyle olunca kişisel başarılar daha da öne çıkıyor. Yani şöyle bakalım hadiseye; bizdeki yapılar içerisinde kurumsal faaliyetler çok gelenekselleşmiş durumlar değildir. Onun için şahsi başarılar ve faaliyetler biraz daha önde durur. Bir okul, müdürü kadar okuldur desem hatalı bir cümle kurmamış olurum Türkiye çapında. Müdürünün başarısı kadar okuldur. Müdürünün heyecanı, gayreti kadar okuldur. Böyle mi olması lazım? Değil. Oradaki kurumsal yapıda müdürün değişmesiyle başarının değişmemesi lazım. Maalesef bir okul, müdürü kadar okul olabiliyor. Bu da şahsileşiyor. Bir dönem çok başarılı gidiyor, ikinci dönem okulun sporu çok daha gelişmiş hale geliyor. Üçüncü dönem okulun genel fiziki yapısı daha elverişli hale geliyor. Onun için arkadaşlarımız bunun farkında olarak, okulun başarısıyla müdürün başarısının bizim seviyemizdeki ülkelerde birlikte ölçüldüğünü düşünerek, mutlaka kendi başarı çizgilerini daha yukarıya almaları lazım. Şunların farkındayım; eğer yöneticiyseniz harcama kaynaklarınızın olması lazım. Bütçenizin olması lazım. Var mı? Yok. Okul aile birliklerinin ufak bütçeleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz veya ihtiyaçlarınızda en yakın yerlere bunu iletmek durumunda oluyorsunuz, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Eğitim Müdürlüğü, Özel İdare bir yerden bir kaynak bulabilir miyiz diye. Sizi yoran hususlar bunlar oluyor. Bu konular da biraz Ankara’nın alanına giren konular. Bugüne kadar gelen sistem içerisinde okullarımızın kendi özel bütçesi oluşmuş değil. Dolayısıyla o yönde sıkıntılarımız var. Personel yönünden sıkıntılarımız var biliyorsunuz. Yani istediğiniz sayıda personel bulmakta sıkıntılarımız var. Bina yönünden sıkıntılarımız var, eski binalarımız kullanım olarak size hitap etmeyen, başarınızı onunla birlikte götüremeyeceğiniz yapıda. Bunların arkasına saklanıp, biz bunu başaramayız düşüncesi içerisine de girmemek lazım. Mutlaka yapılabileceğin en iyisini, o şartları araştırıp o şartlara uygun olarak bir değerlendirmesini yapıp ekibimizle, öğrencilerimizle birlikte öğrenci velilerimizi de işin içine katarak, toplumsal dinamikleri de dikkate alıp yapabileceğimizin en iyisini başarmak zorundayız."
Seminere Vali Yardımcısı Mustafa Güney, İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak ve yardımcıları ile çok sayıda öğretmen de katıldı.