"Türkiye’nin enflasyon sabıkası var"
Yayınlanma:
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dedeman Otel’de düzenlenen Finansal Kurumlar Birliği’nin 3’üncü Genel Kurul Toplantısı’na katıldı. Yapılan toplantıya Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yanı sıra Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda kişi katıldı. Ekonomi yönetiminin önemli isimlerinin katılımı ile gerçekleşen Genel Kurul’da Türkiye ekonomisinin mevcut durumuna ve gelecekteki seyrine yönelik değerlendirmeler de masaya yatırıldı.
Konuşmasına 1994 ve 2001 krizini hatırlatarak başlayan Ali Babacan, “Reel sektörümüzle finans sektörümüz arasındaki ilişkiler hep enteresan ilişkilerdir. Finans sektörünün zafiyete uğradığı bir ortamda reel sektörün sıhhatli çalışması mümkün değildir. Ancak finans sektörü bünye olarak sağlam, likite olarak ve o kredilendirme iştahı yerinde olacak ki reel sektör işini rahat yapabilsin” şeklinde konuştu.
“BİZ ARTIK TÜRKİYE’YİZ, GÜÇLENDİK”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan alınan tedbirlerin Türkiye’yi piyasadaki dalgalanmalardan koruduğunu kaydederek, “Zamanında alınan tedbirler Türkiye’deki dalgalanmaların boyutunu düşük tutuyor. Bazen şöyle bir yanılgıya kapılıyoruz. Biz artık Türkiye’yiz, güçlendik. Dolayısıyla siyasi istikrar da var. Bize hiçbir şey olmaz. Çok yanlış bir algı, bu çok yanlış bir tespittir. En ufak bir tedbirsizlik, dikkatsizlik Allah korusun böylesine şiddetli dalgalanmaların olduğu bir piyasada ve dünya ekonomisinin yüzde 1’i olan ve açık bir ülkede yıkıcı etkileri olabilir” diye konuştu.
“TÜRKİYE’YE ULUSLARARASI YATIRIMLAR GİRMEYE DEVAM ETMELİ”
Türkiye’nin cari açığıyla ilgili de bilgi veren Başbakan Yardımcısı Babacan, “Bakın petrol fiyatları yarı yarıya düştü. Bu sene bizim hala yüzde 4 küsur cari açığımız olacak. Şimdi dünya sıralamasında yine cari açığı yüksek ülkeler içerisinde olacağız. Eskiye göre yüzde 10’dan yüzde 4’e indi. Güzel ama hala var ve bunun da finansmanı gerekecek. Cari açığın finansmanını para basarak yapamayız. Halktan daha çok vergi toplayarak yapamayız. Cari açık demek ödemeler dengesi açığı demektir ve bunun karşılığının illaki ülkeye döviz olarak girmesi lazım. Döviz olarak bunun finansmanı gerekiyor. Yeşil dolar gerekiyor, farklı renkte Euro gerekiyor. Bu cari açık kadar Türkiye’ye döviz girişi olacak ki bu çarklarımız dönsün bu refah seviyesine uğrayalım. Bazen kolayca düşmanlar da ilan edebiliyoruz. Dolayısıyla çok dikkat etmemiz lazım ve Türkiye’nin mevcut refah seviyesini korumak ve daha yükseklere çıkarmak için mutlaka Türkiye’ye uluslararası yatırımların girmeye devam etmesi, uluslararası finansmanın girmesi şart” ifadesini kullandı.
“DOLAYISIYLA ÖNCELİKLE SİYASİ İSTİKRAR ZEMİNİ”
Ali Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Makro istikrar önemli ve belki şöyle bir hiyerarşiye koyacak olursak bunu, öncelikle siyasi istikrar zemininin sağlam olması gerekiyor. Siyasi istikrarın yaralandığı, siyasi istikrarın zora girdiği bir ülkede ekonomik istikrardan zaten bahsetmek zor. Dolayısıyla öncelikle siyasi istikrar zemini. Onun üzerine makro ekonomik istikrarı sağlayacak sağlam makro politikalar. Bu da olmazsa olmaz. Siyasi istikrar ne kadar iyi olursa olsun eğer bir ülke yanlış makro ekonomik politikalar uyguluyorsa, o ekonomide yaşanan sıkıntı döner siyasi istikrarı bile vurabilir. Temellere zarar verebilir. Dolayısıyla istikrar sağlayacak iyi makro politikalar, onun üzerine de sektör iyi düzenlenmiş mikro yani bir bakıma ikinci nesil reformlar adımlar.”
“TÜRKİYE’NİN BİR ENFLASYON SABIKASI VAR”
Türkiye’nin enflasyon sabıkası olduğunu kaydeden Babacan, “Türkiye’nin bir enflasyon sabıkası var. Onu daha silemedik. Dikkat edilmezse hemen yeniden çift haneye çıkma riski olan bir enflasyon yapısından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla mücadeleye kararlılıkla devam etmemiz gerekiyor. Uzun vadeli selametimiz için olmazsa olmaz bir adım. Enflasyon beklentisindeki en ufak bozulma piyasa faizlerini de anında üç puan beş puan artırır. Enflasyon beklentisi çok önemli. Enflasyon beklentisi Türkiye’de düşmeden hazinenin borçlanma faizi, dolayısıyla reel sektörün Türk Lirası cinsinden orta uzun vadeli borçlanma faizlerini düşürmek mümkün değil. Onun için enflasyonla mücadelede asla geri adım atmamalıyız” dedi.
Konuşmasına 1994 ve 2001 krizini hatırlatarak başlayan Ali Babacan, “Reel sektörümüzle finans sektörümüz arasındaki ilişkiler hep enteresan ilişkilerdir. Finans sektörünün zafiyete uğradığı bir ortamda reel sektörün sıhhatli çalışması mümkün değildir. Ancak finans sektörü bünye olarak sağlam, likite olarak ve o kredilendirme iştahı yerinde olacak ki reel sektör işini rahat yapabilsin” şeklinde konuştu.
“BİZ ARTIK TÜRKİYE’YİZ, GÜÇLENDİK”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan alınan tedbirlerin Türkiye’yi piyasadaki dalgalanmalardan koruduğunu kaydederek, “Zamanında alınan tedbirler Türkiye’deki dalgalanmaların boyutunu düşük tutuyor. Bazen şöyle bir yanılgıya kapılıyoruz. Biz artık Türkiye’yiz, güçlendik. Dolayısıyla siyasi istikrar da var. Bize hiçbir şey olmaz. Çok yanlış bir algı, bu çok yanlış bir tespittir. En ufak bir tedbirsizlik, dikkatsizlik Allah korusun böylesine şiddetli dalgalanmaların olduğu bir piyasada ve dünya ekonomisinin yüzde 1’i olan ve açık bir ülkede yıkıcı etkileri olabilir” diye konuştu.
“TÜRKİYE’YE ULUSLARARASI YATIRIMLAR GİRMEYE DEVAM ETMELİ”
Türkiye’nin cari açığıyla ilgili de bilgi veren Başbakan Yardımcısı Babacan, “Bakın petrol fiyatları yarı yarıya düştü. Bu sene bizim hala yüzde 4 küsur cari açığımız olacak. Şimdi dünya sıralamasında yine cari açığı yüksek ülkeler içerisinde olacağız. Eskiye göre yüzde 10’dan yüzde 4’e indi. Güzel ama hala var ve bunun da finansmanı gerekecek. Cari açığın finansmanını para basarak yapamayız. Halktan daha çok vergi toplayarak yapamayız. Cari açık demek ödemeler dengesi açığı demektir ve bunun karşılığının illaki ülkeye döviz olarak girmesi lazım. Döviz olarak bunun finansmanı gerekiyor. Yeşil dolar gerekiyor, farklı renkte Euro gerekiyor. Bu cari açık kadar Türkiye’ye döviz girişi olacak ki bu çarklarımız dönsün bu refah seviyesine uğrayalım. Bazen kolayca düşmanlar da ilan edebiliyoruz. Dolayısıyla çok dikkat etmemiz lazım ve Türkiye’nin mevcut refah seviyesini korumak ve daha yükseklere çıkarmak için mutlaka Türkiye’ye uluslararası yatırımların girmeye devam etmesi, uluslararası finansmanın girmesi şart” ifadesini kullandı.
“DOLAYISIYLA ÖNCELİKLE SİYASİ İSTİKRAR ZEMİNİ”
Ali Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Makro istikrar önemli ve belki şöyle bir hiyerarşiye koyacak olursak bunu, öncelikle siyasi istikrar zemininin sağlam olması gerekiyor. Siyasi istikrarın yaralandığı, siyasi istikrarın zora girdiği bir ülkede ekonomik istikrardan zaten bahsetmek zor. Dolayısıyla öncelikle siyasi istikrar zemini. Onun üzerine makro ekonomik istikrarı sağlayacak sağlam makro politikalar. Bu da olmazsa olmaz. Siyasi istikrar ne kadar iyi olursa olsun eğer bir ülke yanlış makro ekonomik politikalar uyguluyorsa, o ekonomide yaşanan sıkıntı döner siyasi istikrarı bile vurabilir. Temellere zarar verebilir. Dolayısıyla istikrar sağlayacak iyi makro politikalar, onun üzerine de sektör iyi düzenlenmiş mikro yani bir bakıma ikinci nesil reformlar adımlar.”
“TÜRKİYE’NİN BİR ENFLASYON SABIKASI VAR”
Türkiye’nin enflasyon sabıkası olduğunu kaydeden Babacan, “Türkiye’nin bir enflasyon sabıkası var. Onu daha silemedik. Dikkat edilmezse hemen yeniden çift haneye çıkma riski olan bir enflasyon yapısından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla mücadeleye kararlılıkla devam etmemiz gerekiyor. Uzun vadeli selametimiz için olmazsa olmaz bir adım. Enflasyon beklentisindeki en ufak bozulma piyasa faizlerini de anında üç puan beş puan artırır. Enflasyon beklentisi çok önemli. Enflasyon beklentisi Türkiye’de düşmeden hazinenin borçlanma faizi, dolayısıyla reel sektörün Türk Lirası cinsinden orta uzun vadeli borçlanma faizlerini düşürmek mümkün değil. Onun için enflasyonla mücadelede asla geri adım atmamalıyız” dedi.
Ekonomi