Engin’den Şeker Fabrikası Açıklaması

Engin’den Şeker Fabrikası Açıklaması

MHP Kastamonu İl Başkanı İlhan Engin, Kastamonu Şeker Fabrikasının blok satışına karşı olduklarını belirterek, tek başına özelleştirilmesini istedi.
Partisinin İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendiren MHP Kastamonu İl Başkanı İlhan Engin, özelleştirmelere karşı olmadıklarını, milli kuruluşların peşkeş çekilmesine karşı olduklarını kaydetti.
Şeker Fabrikasının özelleştirilmesinden karşı oldukları asıl noktanın blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi olduğuna dikkat çeken Engin, blok satış yöntemiyle yapılan özelleştirmelerin bir nevi peşkeş çekmek olduğunu ileri sürerek, Kastamonu’da buna benzer satışa sunulan SEKA ve Sümerbank örneğini vererek durumlarının ortada olduğunu söyledi.
Kastamonu Şeker Fabrikasını blok yönteminden ziyade tek olarak satılmasını isteyen İl Başkanı İlhan Engin, “Şeker Fabrikasını, Konya Şeker Fabrikası’nda olduğu gibi çiftçiler alsın. Blok satış yöntemiyle yapılan özelleştirmelerinin sıkıntısını geçmişte acı tecrübelerle yaşadık. Siyasal iktidarın İl Başkanı özelleştirmelerin devlet politikası olduğu yönünde açıklamalarda bulunuyor. Biz MHP olarak özelleştirmelere karşı değiliz. 57. Hükümet döneminde de özelleştirmeler yapıldı. Biz, MHP olarak menfaat uğruna milli değerlerin peşkeş çekilmesine karşıyız. Bundan önce Kastamonu’da yapılan özelleştirmelerin akıbetini gördük. SEKA’yı gördük, kendir fabrikalarını gördük, Sümer Bank’ı gördük. Özelleştirmelerin Kastamonu için uğrattığı zararların yaşanmış örnekleri yerlerinde duruyor. Biz bunları görüyoruz. Görmek isteyenler de gidip görebilirler” dedi.
Özelleştirme yoluyla bireysel olarak satılan kuruluşlara bölge halkının daha iyi sahip çıktığını vurgulayan İlhan Engin, “Bir yandan blok yöntem ile satışı yapılan kuruluşlar var, bir yanda da, bireysel yöntemle satılarak üretimi artarak devam eden işletmeler var. Bunun en büyük örneği ise Konya Torku Şeker Fabrikası’dır. Çiftçilerin almış olduğu Konya Torku Şeker Fabrikası, dünya çapında üretim gerçekleştiren bir işletme haline geldi. Kastamonu Şeker Fabrikası’nın 70 bine yakın üyesi bulunuyor ve 70 bin üye, Kastamonu Şeker Fabrikası’nı alabilecek güçtedir. Bir kuruluş çıkarak çiftçilerle beraber, bu işletmeye sahip çıkılacaktır. 57. Hükümet döneminde çiftçiler kota nedeniyle hükümet ortaklarına ziyaretler gerçekleştiriyordu. 57. Hükümet döneminde 400 bin tona yaklaşık pancar kotası bulunurken şimdi ise, bu kota 200 bin ton civarında bulunuyor. Gelinen noktada çiftçi, yavaş yavaş pancar ekmekten vazgeçmiş. 12 yıl önce pancarın birim fiyatı 100 kuruş iken aradan geçen şu anda 150 kuruştur. Zamanında çiftçiler 400 bin tonluk pancar kotası için partiyi bizim başımıza yıkar duruma getiriyorlardı. Ancak son zamanlarda uygulanan politikalar ile Kastamonu Şeker Fabrikası’nın kendi kendine kapanması için çalışma yürütülüyor haline getirildi. Çiftçi desteklenmedi, şeker fabrikasına personel alınmadı. Gerekli modernizasyon yapılmadı. Kastamonu için bir şeyler yapmak istiyorlarsa Şeker Fabrikası’nı Kastamonu çiftçilerine teslim etsinler” diye konuştu.
“LAFI AĞZIMLA KONUŞUR, KULAĞIMLA DİNLERİM”
Yaptığı açıklamalarını farklı yönlere çekilmek istendiğini belirten Engin, ağzıyla konuştuğunu ve kulağıyla da dinlediğini kaydetti.
Siyasala iktidarın Türkiye’yi ve Kastamonu’yu 12 yıldır algı yönetimiyle idare ettiğini ve yaşanan olumsuzlukları bu şekilde perdelediğini vurgulayan MHP İl Başkanı İlhan Engin, “2015 yılında MHP’nin iktidarın en büyük alternatifi olması sebebiyle iktidarın hedef tahtası haline geldi. Bunun sonucu olarak MHP İl Başkanlığı olarak iktidarın hedef tahtasındayız. Ben, lafı ağzımla konuşur, kulağımla dinlerim. Benim konuştuklarımı yanlış anlayan arkadaşlara kulaklarıyla dinlemesini tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.
Kendilerine yönelik yapılan eleştirilerin tehdit, şantaj ve baskı koktuğunu ifade eden Engin, “Yapılan tehdit, şantaj ve baskıyla Türkiye’nin gerçek gündemi perdelenmek istenmiştir. Ancak bu sefer yolun sonu göründü. Onların tabiriyle cevap vermek gerekirse dizleri titremeye başladı” ifadelerini kullandı.
Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ı mahalle muhtarı yerine koymadığını söyleyen Engin, şöyle konuştu: “Ben, Kastamonu’da gördüğüm eksiklikleri eleştirebilirim. Yaptığımız teşekkürleri görmeyip, söylediğimiz sözleri de kulaklarıyla dinlemeyenler beni AK Parti Karabük İl Başkanıyla karıştırmışlar. Karabük İl Başkanı Karabük’ün çok gelişmiş ve gelişmeye devam ettiğinden bahsederek, ‘Kastamonu, Karabük’ün mahallesi gibi olacak’ demiş. Bir Kastamonulu olarak bu söze refleks gösterdim. “Kastamonu, Karabük’ün mahallesi olunca Kastamonu Belediye Başkanı da Karabük’ün bir mahalle muhtarı mı olacak” dedim. Ben, belediye başkanını mahalle muhtarı yerine koymadım. Tahsin Babaş, mahalle muhtarı olunca bende Kastamonulu olarak o mahallenin bir bireyi oluyorum. Tahsin Babaş’ın bir mahalle muhtarı konumuna düşmesini bir Kastamonulu olarak hazmedemedim. Bir Kastamonu evladı olarak, Osmanlı Sancak Beyliğine ev sahipliği yapmış ecdadın bir torunu olarak bir refleks gösterdim. Karabük AK Parti İl Başkanına, “Siz, Tahsin Bey’i mahalle muhtarı yapamazsınız” dedim. Ben, Tahsin Babaş’ı savunurken siyasetçi olarak değil bir Kastamonulu olarak tepkimizi ortaya koyduk. Benim söylediklerimi tekrar okusunlar”
UÇAK SEFERLERİNİN İNDİRİLMESİNE TEPKİ
Kastamonu İl Özel İdaresinin bütçesiyle Kastamonu Havalimanının yapılmasına rağmen teşekkür ettiklerini anlatan İlhan Engin, “Türk Hava Yolları’nda gerekli uçak olmadığı bahane gösterilerek Kastamonu seferleri haftada 4 güne düşürüldü. Yüzde 85 oranında doluluk oranına sahip olan uçak seferlerinin haftada 4 güne indirilmesinin mantık çerçevesi içerisinde nasıl bir açıklaması bulunuyor merak ediyoruz. O zaman şunu sormak gerekiyor. Kastamonu’da yüzde 85 oranında doluluk sağlanan uçak seferleri haftada 4 güne indirildiyse yüzde 30-40’larda olan illerdeki uçak seferleri de aynı şekilde indirildi mi? Mukayese yapılması gerekiyorsa bu şekilde mukayese yapılması gerekiyor. İşin bir tarafını izah ederken işin diğer tarafını ise görmezden geliyorlar”
Kastamonu Devlet Hastanesinin temelinin atıldığını ve bunda yaptıkları açıklamalarda kendilerinin de etkisinin olduğunu ifade eden MHP İl Başkanı Engin, şunları kaydetti: “Sağlık Bakan Mehmet Müezzinoğlu, hastanenin temelini atarken ihaleyi alan firma ile süre pazarlığı yaptı. Yapılan pazarlıklar sonrasında yapım aşaması 3 ay öne çekildi. Bizim için buranın yarım bırakılmadan yapılmasıdır. Biz, bu hastaneyi 15 yıldır bekliyoruz, 3 ay daha bekleriz. Hükümetin programında yer alan şehir hastanelerini de gördük. Dönemin Başbakanı şuan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından temeli atılan Ankara’daki şehir hastanesinin 36 ayda tamamlanacağı ifade ediliyordu. Halktan inşaatın biteceği için söz alınıyordu. Aradan iki sene geçmesine rağmen hastane inşaatı temelinin atıldığı gibi kaldı. Şimdi ise, hastane inşaatının olduğu alanda sürücülere direksiyon eğitimi veriliyor. Temeli unutuldu ama bizim görevimiz bunları unutturtmamaktır. Biz bunları hatırlatıyoruz diye kimsenin bizi eleştirmeye hakkı yok. Bizim görevimiz yapılan işlerin takipçisi olmaktır”
“2015 SEÇİMLERİNİN TEK ALTERNATİFİYİZ”
2015 yılında yapılacak Genel Seçimlerde iktidarın tek alternatifinin MHP olduğunu ileri süren Engin, “Yerel seçimlerde gayret göstermemize rağmen başkanlığı kaybettik. Fakat AK Parti de, merkez belediyesini 227 oy farkla aldı. Diğer ilçelerde benzer şekilde 10 veya 20 oyla kazandı. Bunu unutmasınlar. 30 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin genel seçimler olduğunu kabul ettiğimizde MHP, seçimi önde kapadı, AK Parti ise düşüş gösterdi. AK Parti’nin 2,5 milyona yakın oyu düştü ama MHP’nin oyu da 2 milyon 200 bin kadar arttı. Buda MHP’nin milletvekili sayısı 96’ya yükselirken, AK Parti’nin ise 320 olan milletvekili sayısının 270’lere gerilediğin gösteriyor. Bu yüzden AK Parti, 2015 Haziran ayına kadar tek başına iktidar olacak milletvekili sayısına ulaşamayacak. Bütün feveran buradan kaynaklanıyor. Biz, MHP olarak vatandaşlarında teveccühü ile 2015 genel seçimlerinde hem Kastamonu’da hem de Türkiye’de iktidarın tek alternatifiyiz. Biz 10 belediye almayı hedefini önümüze koyduk ama nasip olmadı. Küçük farklarla kaybettik. Çok büyük farkla kazanılmış gibi kimseyi zafer sarhoşluğuna itmemeli ve herkes çalışmasını ona göre yapmalıdır” dedi.
Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın iktidar baskısı altında olduğunu ileri süren İlhan Engin, “Bunu sadece ben değil, sokaktaki vatandaş da konuşuyor. Belediye hizmet makamıdır. Tahsin Babaş, 25 yıllık geçmiş belediyeciliğinde MHP Belediyesi’nde siyasi bir baskı yapıldığına şahit olmuş mu? Özel Kalem Müdürünün yanına bir tane partili bir masa koyup müfettiş gibi bir partili oturtmuş mu? MHP, 20 senelik belediye iktidarında böyle bir şey hiç yaptı mı? Bana oy verene hizmet ederim vermeyene zulmederim. Öyle yaparlarsa zulüm payidar olmaz. Herkes bulunduğu konumun gereğin yapmalıdır. Kastamonu’ya çağ atlattığını iddia edenler, milletvekili sayınının 4’ten 3’e düşmesine cevap veremiyor. Milletvekili sayısı MHP zamanında düşürülmedi. MHP iktidarındaki Kastamonu Belediyesi sayesinde diğer şehirlere olan insan göçleri Kastamonu’ya geri geldi. Kastamonu Belediyesi, MHP’de olmasaydı milletvekili sayısı ikiye düşerdi. O zaman AK Parti Karabük İl Başkanı’nın söyledikleri doğru çıkardı. Biz, kimsenin şahsiyeti üzerinden siyaset yapmıyoruz. Dava dedikleri 12 yıllık iktidar döneminde yapılanlar ortada duruyor. Yeni Türkiye diye çıktıları yolda gün olacak milletvekili olmak için seçime de gerek kalmayacak” diye konuştu.
AK Parti’nin siyaseti şantaj aracı olarak kullandığına işaret eden Engin, şöyle devam etti: “Paralel yapı diye suçsuz polisleri içeri alacaksın. Ama paralel yapı olduğu bilinen bir teşkilat mensubunu bırakıp gitmesin diye onu da tehdit edeceksin. AK Partili sayın vekil, ‘bu kutsal hareketi, davayı yarı yolda bırakanlar bedelini ağır öder’ diyor. Bundan ne anlıyoruz? Yani işine gelince yanında yer alacaksın, işine gelmeyince içeri atacaksın”
MHP’nin kişilerle bir işinin olmadığını zihniyete karşı mücadele verdiğini açıklayan Engin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şahıslarla, kişilerle, kurumlarla işimiz yok. Bizim endişemiz, Türkiye’nin beka meselesidir. Siyasal iktidar tehdit ederek, paye vererek durumun üstesinden gelmeye çalışıyor. Türkiye’de sığınmacı olarak bulunan ve sayıları her geçen gün artan Suriyeliler var. Bu işin de bir kuralı kaidesi var. 1 milyon 600 bin Suriyeliye kimlik veriyorsun. Çocuklarına iş veriyorsun. Benim üniversite mezunu çocuğum işiz. Ne yapacağız? 400 tane Suriyeli doktor atıyorsun. Tosya’da reçete yazacak doktor yok, ilçelerin çoğunda doktor yok. Bunları neden yapıyorsun? Eksilen oyları oradan mı tamamlayacaksın? Seçmen kartı verip oy mu kullandıracaksın? Kullandırdın da zaten. Bizler, bunu yerel seçimlerde tespit ettik”