Erdoğan’dan İslam Coğrafyasına “birlik” Çağrisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam coğrafyasının tarihinde hiç olmadığı kadar kanla, acıyla, gözyaşı ve çatışmayla anılır hale geldiğini belirterek, birlik çağrısı yaptı. Erdoğan, “Tarihinin en talihsiz günlerini yaşayan İslam coğrafyasında krizlerden çıkışın yegane şartının birliktir, dayanışmadır, ittifaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanı olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 30. Toplantısı, İstanbul Kongre Merkezi’nde yapıldı. Toplantıya Erdoğan’ın yanı sıra Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, İslam İşbirliği Teşkilatı (İKÖ) Genel Sekreteri İyad Medeni, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve İSEDAK üyesi ülkelerin temsilcileri katıldı. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut verilerin, İslam ülkelerinin ekonomik anlamda başarılı performans sergilediğinin göstergesi olduğunu belirterek, “Ekonomik anlamda bu kadar iyi olan İslam ülkeleri, insani ve siyasi manada tarihinin en büyük krizlerini de eş zamanlı olarak yaşıyor. Bazı üye ülkelerimiz kişi başı milli gelirde dünyada en üst sıralarda yer alırken, birçok üye ülkemiz de ne yazık ki en alt sıralarda yer alıyor. 57 üye ülkemizden 21’i Birleşmiş Milletler en az gelişmiş ülkeler kategorisinde bulunuyor. İnanın bu tabloyu kendi nefislerimize izah edebilmenin yolu yoktur. Ayrıca hepimiz bir Allah’a inanıyoruz, hepimiz hesap gününe inanıyoruz. Kendimize, nefsimize, vicdanımıza izah edebilsek bile böyle bir gelir uçurumunu hesap gününde o yüce mahkemede izah edebilmenin asla ve asla yolu yoktur. Hepimiz günde birkaç hurma ile açlığını bastıran bir peygamberin ümmetiyiz. Hepimiz kendisi aç olduğu halde, ailesi, torunları aç olduğu halde hediye edilen birkaç hurmayı komşularına, kardeşlerine hediye eden, paylaşan, hayatı boyunca sofradan bir tek kez olsun bile tam doymadan kalkan bir nebinin takipçileriyiz. Komşusu açken tok yatanı uyaran hem de çok ağır şekilde uyaran bir rehberin arkasından gidiyoruz. Kardeşliğin ve paylaşmanın dini İslam’ın mensupları olarak mevcut manzarayı izah edebilmenin ve meşrulaştırabilmenin yolu olmadığını hepiniz, hepimiz çok iyi biliyoruz. Mesele sadece yoksulluk, sadece gelir dağılımındaki adaletsizlik de değil” şeklinde konuştu.
“İSLAM COĞRAFYASI KANLA, GÖZYAŞI VE ÇATIŞMAYLA ANILIR HALE GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam coğrafyasının tarihinde hiç olmadığı kadar kanla, acıyla, gözyaşı ve çatışmayla anılır hale gelmiş durumda olduğunu ifade ederek, “Hemen her gün farklı ülkelerde bir hatta birkaç tane Kerbela’ya şahit oluyoruz. Her gün kardeşlerimiz can veriyor, her gün çocuklarımız ölüyor, çocuklarımız yetim, öksüz kalıyor, kadınlarımız ölüyor. En emin yerler olması gereken mescitlerimiz, türbelerimiz ne yazık ki yine bizzat Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından alçakça, barbarca, vahşice katliam mekanlarına dönüştürülüyor. Kendi mescitlerimizi, kendilerini Müslüman diye tanıtan canilerden emin hale getiremediğimiz için işte en kutsal mekanlarımızdan biri Mescid-i Aksa gözlerimizin önünde barbarların postallarıyla çiğnenebiliyor. Sesimiz çıkıyor mu, konuşabiliyor muyuz? Hayır. Bizler inanın gerek içimizdeki sorunları gerek dışarıdan gelen saldırıları durduracak, hem coğrafyamızda hem yeryüzünde barışı kalıcı şekilde tesis edecek güce sahibiz” dedi.
Eğer istenirse, Irak’ta akan kanı durdurmanın mümkün olabileceğini, Suriye’de çocukların ölmesinin önüne geçilebileceğini vurgulayan Erdoğan, “Eğer birlik olunursa, eğer birlikte hareket edilirse, neredeyse bir asırdır devam eden Filistin’in yalnızlığı ayıbına derhal son verilebilir. Sorunları dışarıdan birileri gelip çözmeyecek. Dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü seviyorlar, altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar, ucuz iş gücünü seviyorlar, çatışmalarını, kavgalarını, anlaşmazlıklarını seviyorlar, inanın bizi sevmiyorlar. Dışarıdan gelenler, yüzümüze dost gibi görünenler, bizim ölümüzü, bizim çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar. Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? Buna daha ne kadar sabredecek, daha ne kadar tahammül edeceğiz? Bu acı manzara karşısında daha ne kadar mazeretlere sığınacağız? Şii olmak, Suriye’de öldürülen çocukları, Suriye’de katledilen 300 bin masumu, yerinden edilen 7 milyon insanı seyretmeye bahane olabilir mi? Yine soruyorum, Sünni olmak, türbelere yapılan saldırıları, terör örgütlerini, seçilmiş yöneticilerin darbeyle görevden uzaklaştırılmasını, hakkını arayanların sokakta vurulmasını meşrulaştırabilir mi?” dedi.
“NE OLUR ŞÖYLE KENARA ÇEKİLELİM VE MANZARAYA BİR BAKALIM”
İslam coğrafyasına, “Ne olur şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım” çağrısında bulunan Erdoğan, “Kim kazanıyor, kim kaybediyor? Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim, aramızda var olan sorunlardan kazanç sağlayan kim? Bu soruların cevaplarını verebilirsek, o cevapların gereğini yerine getirmek için bir küçük adım dahi atabilirsek işte o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1. Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümüne, İslam coğrafyasında kurgulanan siyasete dikkati çektiği için Batı medyası tarafından en ağır eleştiri ve hakaretlerin hedefi yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: “Bilimsel gerçeklere dayanan bu tezi sadece tekrar ettiğim için Batı medyası tarafından, aynı zamanda maalesef içimizdeki yabancılaşmış kompleksliler tarafından hedef yapıldım. Müslümanlara ayrım yapmaksızın terörist yaftasını yakıştıranlar, İslamofobi konusundaki uyarılarımızı dikkate almıyorlar. Müslümanlara hiç tereddüt etmeden, geri yaftasını yakıştıranlar, ırkçılık, adaletsizlik, çifte standart konusunda uyarılarımızı duymazdan geliyorlar. Bizim sormamızı, sorguluyor olmamızı istemiyorlar. Biz, petrol, elmas, altın, enerji yolları uğruna bitmek tükenmek bilmeyen hırs uğruna, canlara, hatta ve hatta çocuklara kıyanlardan olamayız. Biz, terörün, hoşgörüsüzlüğün, ibadethanelere saldırının, ırkçılığın, antisemitizmin yanında duramayız. Biz, onlara karşı da birbirimize karşı da kıyıcı ve kırıcı olamayız."
“IRAKLI, FİLİSTİNLİ, SURİYELİ MASUM ÇOCUKLARIN ELLERİ ONLARIN YAKASINDA OLACAK”
İslam coğrafyasının yaşadığı acılardan daha acısının süregelen manasız ihtilaflar olduğunu dile getiren Erdoğan, “Dünyada kendimize geçerli mazeretler bulabiliriz ama inanın hesap gününde, hiçbir mazeret geçerli olmayacaktır. Iraklı, Filistinli, Suriyeli masum çocukların elleri, katilleri kadar, o katillerin sırtını sıvazlayan hatta o katillere susanların da inanıyorum ki o mazlumların eli, onların yakasında olacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüne, iç barışına, iç işlerine, siyasetine yönelik bir niyetinin asla bulunmadığını söyledi. Tarihinin en talihsiz günlerini yaşayan İslam coğrafyasında krizlerden çıkışın yegane şartının birlik, dayanışma ve ittifak olduğunu vurgulayan Erdoğan, “İnanın her ne mesele varsa çözeriz, her sorunun üstesinden geliriz, yeter ki bir, beraber olalım, Kur-an’ı Kerim’in emrettiği gibi Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım ve birbirimize kardeş olalım. Kimin ne şahsi meselesi varsa, kimin ne mezhebi meselesi varsa, hatta ulusal çıkarı varsa bunu bir kenara bırakmalı bölgenin barışı, istikrarı, refahı için çaba harcamalıdır” şeklinde konuştu.
İslam Konferansı Örgütü’nün 57 ülke ve 5 gözlemci ülkeyle BM’den sonra üye sayısı en çok olan örgüt olduğunu belirten Erdoğan, "BM, çocukların akan kanına seyirci kalırken, İslam İşbirliği Teşkilatı da buna seyirci kalamaz. Gerek İslam İşbirliği Teşkilatı ile gerek İSEDAK ile diğer komitelerle kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimizle dünya barışı adına farklılık oluşturabilecek güçteyiz. Dünya barışına, dünya siyasetine daha büyük katkılar sunabiliriz. Sadece coğrafyamızda değil, yeryüzündeki her çatışmaya müdahale edebilir, her mazlumun her yoksulun elinden tutabiliriz” dedi.
“BM’NİN REFORME EDİLMESİ NOKTASINDA CİDDİ ADIMLAR ATILMALI”
BM’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Adaletin olmadığı bir yapı, dünyaya güven telkin edebilir mi?” diye sordu. Erdoğan, BM’nin reforme edilmesi noktasında ciddi adımların atılması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK’ın ticaret alanındaki en önemli projesi olan İİT Tercihli Ticaret Sistemi’nin yaklaşık 20 yıldan bu yana uygulamaya geçmeyi beklediğini de belirterek, “Biz kendi aramızda Tercihli Ticaret Sistemi’ni uygulamaya koymayacağız da kiminle bunu yapacağız? 2011’de yasal zemini tamamlanmış olan Tercihli Ticaret Sistemi’nin yürürlüğe girmesi için ilgili üye ülkelerimiz tarafından atılması gereken sadece birkaç adım var” diye konuştu.
İranlıların kullandığı "Oturdular, konuştular, dağıldılar" sözünü hatırlatan Erdoğan, “Eğer bu konuda ciddi adım atmazsak, otururuz, konuşuruz, dağılırız. Bizim neticesi olmayan toplantı değil, neticesi olan toplantılar yapmamız lazım. Patinaj yapmayacağız, artık bunu aşmamız lazım” şeklinde konuştu.
Erdoğan, İSEDAK’ın Menkul Kıymetler Borsası’nın yanında artık bir de belki ’Gayrimenkul Kıymetler Borsası’nın kurulmasında çok büyük faydalar elde edeceğini ifade ederek, “Bizim için gayrimenkul kıymetler artık dünyada yeni bir değer ifade ediyor. İSEDAK’ın altın borsası noktasında bir çalışma, bir adım atması gerekir. Bunu da çok önemsiyorum. Çünkü altın, kağıt karşısında belirleyici üst derece rolü olan bir varlıktır. Bunun üzerinde de durulması gerekir. Bunun hukuki altyapısı vesairesi bunlar çalışılabilir, uluslararası hukuk noktasında nedir, ne değildir çalışılabilir ama bunların hepsinin çıkış yolu vardır. Tüm üye ülke ve ilgili kuruluşlarımıza burada adaleti yakalama açısından bu adımların atılmasında fayda var diyorum” dedi.