Eskişehir Barosu’ndan Emniyete Yönelik Operasyona Tepki
Eskişehir Barosu Başkanı Av. Rıza Öztekin, emniyet mensuplarına yönelik soruşturmayla ilgili açıklamalarda bulundu.
Öztekin, konuyla alakalı yazılı açıklamasında, hukuka aykırılık kimden, nasıl ve ne şekilde gelirse gelsin, hukuksuzluğa kim muhatap olursa olsun hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak görevleri kapsamında yaşanan hukuka aykırılıkları Eskişehir Barosu olarak bugüne kadar kamuoyu ile paylaşmaya çalıştıklarını hatırlattı. Öztekin, “Bu kapsamda 22 Temmuz 2014 tarihinden beri İstanbul'da devam eden ve kamuoyunca 'Emniyette Operasyon' olarak bilinen soruşturmadaki hukuka aykırılıkları da dile getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz” ifadelerini kullandığı açıklamasında şunları aktardı:
“Elbette dosya içeriği ve esasla ilgili açıklama yapma durumumuz yoktur. Açıklamalarımız Anayasa, kişi hak ve özgürlüğü, masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi ile insan hakları bağlamında olabilir. Bu açıdan bakıldığında kısa bir süre önce kurulan Sulh Ceza Yargıçlığının amacı belli olmuştur. Kişi hak ve özgürlükleri, kişi güvenliği ile ilgili çok kritik kararlar verecek olan bu yargıçların kararına karşı etkin bir başvuru yolu yoktur. Tutuklamalara itirazı yine bir başka sulh ceza yargıcı inceleyecektir. Yani kapalı devre sistemi. Özel görevli/yetkili mahkemelerin oluşturduğu hukuk tahribatı çok uzun yıllar silinmeyecektir. Bu mahkemeleri ağır sakıncaları nedeniyle kaldırıyoruz ama sanki hiç ders almamış gibi bu sefer özel yetkili yargıçlar meydana getiriyoruz. Aslında özel seçilmiş/yetkilendirilmiş yargıçlar demek gerekir.
Hep söylüyoruz yargı bağımsız olmalı, yetmez, bağımsız da görünmelidir. Bu yargıcın sorgu esnasında bazı kişilerle görüştüğü iddiaları da tarafsızlığın yitirildiğinin bir başka delilidir. Böyle bir yargıcın bağımsız ve tarafsız olarak karar verdiğine ve kararının da adil olacağına artık kamuoyunun inanması mümkün değildir.”
Soruşturmada şüphelilerin savunmalarını üstlenen avukatların görevlerinin yapmalarının engellendiğinin de kamuoyuna yansıdığına dikkat çeken Öztekin, şöyle devam etti:
“CMK'da yargıcın tarafsızlığını yitirdiğine dair kuvvetli deliller varsa çekilmesi gerektiği düzenlenmiştir. HSYK'nın yaşananlardan sonra bu yargıcı derhal görevden alması gerekir. Soruşturmada gözaltı sürelerine uyulmaması, süre bittikten sonra yargıcın karşısına çıkılması ve buna rağmen tutuklama kararı verilmesi, gözaltı işlemi boyunca şüphelilere kelepçe takılması başta Anayasa'nın 19. maddesine ve CMK'nın ilgili hükümlerine aykırı olup, tutuklama kararlarının varlığını ve geçerliliğini de tartışmaya açmaktadır. Soruşturmada şüphelilerin savunmalarını üstlenen meslektaşlarımızın görevlerini yapmalarının engellendiği kamuoyuna yansımıştır. Her zaman dediğimiz gibi avukat yoksa adalet olamaz. Avukatların savunma görevi kapsamındaki taleplerini yerine getirmeyerek adeta savunmayı yok sayarak verilen kararlarının adil olamayacağı çok açıktır.”