Eskişehir’in İmo’dan Deprem Değerlendirmesi

Eskişehir’in İmo’dan Deprem Değerlendirmesi

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Eskişehir Şubesi Danışma Kurulu, düzenlediği toplantıda 8 aylık faaliyetlerini bir sunumla anlatırken, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi ile ilgili bir basın metni yayımladı.
Yapılan açıklamada, Düzce-Hendek merkezli meydana gelen ve 894 vatandaşın hayatını kaybettiği depremin nedense unutturulmaya çalışıldığı ve küçümsenen bir afet olarak kayıtlara geçtiği iddia edildi. Bütün bilim adamları Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 17 Ağustos sonrası yeni bir kırılma beklerken halkın zorla evlerine sokulmasının bir gün sonrası deprem meydana geldiği belirtilen açıklamada, “Çaresiz insanlara çözüm aramak yerine onları hasarlı evlerine geri gönderen beceriksiz bir zihniyetin eseridir 894 yitip giden can. Bilimselliği ve en küçük insan haklarını gözardı eden bu yönetim anlayışı ne yazık ki gerek doğal gerekse ihmal ve vurdumduymazlıktan kaynaklanan afetler ve iş cinayetleri ile artarak süregelmektedir günümüzde de. Bu da yeni dünya ve yeni Türkiye düzeninin bir getirisidir ama bu getirinin bedelini halk kitleleri canları ile ödemektedir maalesef. Depreme karşı alınacak önlemlere ilişkin İMO’nun 15 yıldan bu yana söyledikleri hala güncelliğini ve önemini korumaktadır” denildi.
Yapılan açıklamada öneriler de şöyle sıralandı:
“Depremlere karşı önlem almak öncelikle teknik bir konu olarak ele alınmalıdır. İmar planlarında deprem zararlarını azaltacak kentsel riski belirleme ve risk yönetimi ile ilgili teknik çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmalar bireysel çıkar ve siyasi kaygılardan uzak bilimsel verilere dayalı olmalıdır. Deprem öncesi yapılacak hazırlıklar ile zararlar en aza indirilebilir. Mevcut yapıların güvenliklerinin sağlanması ve yeni yapıların yönetmeliklere uygun yapılması, riski düşürmenin en ucuz ve kolay yoludur. Bu yapılırken meslek odalarının görüş ve deneyimlerinden yararlanılmalı, adil ve tarafsız bir anlayışla gerçekleştirilmesi birinci öncelik olmalıdır. Ticari kaygılar hiçbir zaman teknik kaygıların önüne geçmemelidir. İnşaat sektörünün en kolay rant sağlanan sektör algısından ve çarpık piyasa ilişkilerinden uzak tutulması için yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Deprem bahanesi ile yurttaşların anayasal haklarının çiğnenmeyeceği ve birikimlerinin yok edilmeyeceği yasalar eliyle düzenlemeler yapılmalıdır. Halkımız ölüm gösterilerek sıtmaya razı edilmemelidir. Yetersiz kaldığı noktalarda ise uzlaşmayı meslek kuruluşları ile yerel yönetimler sağlamalı, devletin sosyal yapısı bir kenara bırakılmamalıdır. Deprem ve olası zararları konusunda hem yasal, hem de bilinçlenme konusunda çok eksiğimiz var ne yazık ki. Dileğimiz ve amacımız kimsenin korkularından rant elde edilmesin ve halkımız sağlam ve konforlu yapılarda yaşasın. Bu konuda geçmiş de yitirdiğimiz canlara borcumuz olduğunu unutmamalı ve unutturmamalıyız.”