Esogü’lü Hekimden Osteoporoz Uyarısı

Esogü’lü Hekimden Osteoporoz Uyarısı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysen Akalın, osteoporozun tüm toplumu ilgilendiren önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek çeşitli uyarılarda bulundu.
21 Ekim Dünya Osteoporoz Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Prof. Dr. Akalın, osteoporozun, kemik kitlesinin azalması ve kemiğin yapısının bozulması ile giden bir kemik hastalığı olduğunu belirtti. Osteoporozun kemiklerin direncini azalttığını ve bunun sunucunda da daha kırılgan hale gelen kemiklerde basit darbelerle kırık oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Aysen Akalın “Osteoporozdan en çok etkilenen bölgeler bel omurları, kalça kemikleri ve el bileğidir. Bel omurlarında oluşan çökmeler şiddetli bel ağrılarına ve zaman içerisinde duruş bozukluklarına yol açar, sırtta kamburlaşma ve boy kısalması görülür. Kalça ve önkol kırıkları ise sıklıkla cerrahi girişimler gerektirir ve kişinin aktif yaşantısını bozarak yaşam kalitesini bozar. Osteoporozla ilişkili kırıklar aynı zamanda sağlık harcamalarının da önemli düzeyde artmasına neden olur. Gerçekte osteoporoz tüm toplumu ilgilendiren bir sağlık sorunudur. Kemikler yaşam boyunca sürekli değişime uğrar. Kemik kitlesi çocukluk çağından itibaren artarak 20-25 yaşlarında en yüksek düzeyine ulaşır ve 45-50 yaşlarına kadar kemik kitlesi nispeten sabit kalır. Ancak bu yaşlardan itibaren kemik kitlesinde yavaş bir kayıp başlar ve yaşın ilerlemesiyle birlikte bu kayıp daha belirgin hale gelir. Kadınlar osteoporoz açısından daha fazla risk altındadır. Çünkü kadınlar menopoz sonrasında östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte hızlı bir kemik kaybı yaşarlar. Özellikle genç erişkin yaşlarda yeterli kemik biriktirememiş olan kişilerde kemik kitlesindeki azalma çok fazla olabilir. Karşılaşılan çeşitli hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar ve beslenme ile ilgili yapılan hatalar da kemik kaybını artırabilir ve osteoporoz bazen çok daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Osteoporozla ilişkili sorunlardan birisi de hastalığın çok ilerlemeden kişide herhangi bir bulguya neden olmamasıdır” diye belirtti.
ÖNLEME TEDAVİDEN DAHA ÖNEMLİ
Osteoporozun, kemik mineral yoğunluğunun ölçülmesi ile tanınabildiğini, önlenmesinin tedavisinden daha da büyük önem taşıdığını anlatan Prof. Dr. Akalın, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yeterli kalsiyum ve D vitamini almak kemik sağlığı açısından çok önemlidir. Bu açıdan en zengin kalsiyum kaynağı süt ve süt ürünleridir. D vitamini besinler ile az miktarda alınabilirse de en önemli D vitamini kaynağı güneş ışığıdır. Kemik kitlesinin korunmasında egzersiz çok önemlidir. Yürüme, koşma, ağırlık kaldırma gibi kemiklere yük bindiren egzersizler kemik kitlesini çok olumlu etkiler. Osteoporoz geliştikten sonra kemik kitlesinde daha fazla kayıp olmasını önlemek ve kırık gelişme olasılığını azaltmak amacıyla bazı ilaç tedavileri de kullanılabilir. İleri yaşlarda da aktif bir yaşam sürebilme ve sağlıkla yaşlanabilmenin temel gereklerinden biri sağlıklı kemiklerdir. Kemik sağlığına sadece kemik kaybedildikten sonra değil tüm yaşam boyunca özen göstermek gerekir”.