Bayburt'ta 21 Sivil Toplum Kuruluşu, İsrail'in Gazze'ye Saldırılarını Ortak Basın Açıklaması İle Kınadı

Bayburt'ta 21 Sivil Toplum Kuruluşu, İsrail'in Gazze'ye Saldırılarını Ortak Basın Açıklaması İle Kınadı

Bayburt'ta 21 sivil toplum kuruluşu, İsrail'in Gazze'ye saldırılarını ortak basın açıklaması ile kınadı.
Müslüman Dilendirmezler Cemiyeti (MÜS-DER) öncülüğünde Ulu Cami önünde bir araya gelen kentteki sendika ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar, tekbir getirerek İsrail aleyhine slogan attı.
Grup adına basın açıklamasını okuyan MÜS-DER başkanı Adil Kacır, saldırıları kınadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Siyonist saldırı altındaki Filistinli kardeşlerimiz, İsrail vahşetinin mağduru Gazze’li mazlumlarımız için direnmek, insanlığı dirilişe çağırmak, onlarla dayanışmak ve acılarını paylaşmak için meydanlardayız. Siyonist İsrail Ramazan ayının ilk günlerinden itibaren Gazze’ye saldırmaya, mazlum Filistin halkını katletmeye devam ediyor. Filistin’in, Gazze’nin yine kan ağladığı bir Cuma günde, katil Siyonist rejimi lanetlemek her türlü şirkten, tuğyandan, zulümden, haksızlıktan ve adaletsizlikten beri olduğumuzu tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesi veren izzet sahibi Gazzeli, Suriyeli, Türkistanlı ve Mısırlı kardeşlerimize sahip çıktığımızı göstermek, ümmet olma diriliğini ortaya koymak adına burada bulunmaktayız. Siyonist çete üç Yahudi işgalcinin ölümünü bahane ederek Hamas başta olmak üzere Filistinli direniş gruplarını, Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze halkını topluca cezalandırmaya ve yok etmeye çalışmaktadır. Filistin halkı, Siyonist teröre ve işgale karşı direnişi seçtiği, bu kararlılığından ödün vermediği ve böylece mazlum halklar için cesaret ve umudun simgesi haline geldiği için egemen güçler tarafından cezalandırılmaktadır. Yeryüzünün en büyük cezaevi haline getirilen bu mübarek beldenin mazlum halkı, Siyonist teröre teslim olmadığı için tüm dünyanın gözü önünde yıllardır yokluğa, işkencelere ve katliamlara maruz kalmaktadır. İşgalci Siyonist çetenin Gazze’ye yönelik saldırılarında şimdiye kadar yaklaşık 1500 kardeşimizin hayatını kaybettiği, on Bine yakın kardeşimizin de yaralandığı ve Siyonist rejimin saldırılarını genişleterek ölüm yağdırmaya devam ettiği görülmektedir. Siyonist barbarlar, Gazze’de bilinçli olarak çocukları ve bebekleri öldürüyor, Firavundan öğrendikleri bu vahşeti yıllardır Müslümanlara uyguluyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu çocuklar büyüdüğünde Allah'ın izniyle her biri Siyonistlerin karşısına yiğit bir Hamas savaşçısı olarak, bir Şeyh Ahmet Yasin, bir Rantisi, bir Şikaki olarak çıkacaktır. Siyonist işgalcilerin tüm vahşi saldırılarına, bombardımanlarına rağmen Filistin halkı dün olduğu gibi bugün de muazzam bir direniş destanı yazıyor. Bu ONURLU duruş karşısında daha da kuduran Siyonist kâfirler, bombalarla, katliamlarla vahşi bir soykırım peşindeler. Hitleri aratmayan yöntemlerle bir türlü sindiremedikleri Filistin halkını topyekûn imha etmeye çalışıyorlar. Ortada büyük bir soykırım girişimi, büyük bir insanlık suçu var. Siyonizm "uygar dünya" denilen emperyalist güçlerin de desteğini arkasına alarak, açlık, susuzluk ve ilaçsızlıkla yok edemediği yüz binlerce Filistinliyi, bombardımanlarla, katliamlarla yok etmeye çalışıyor. İsrail bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünün arkasında Birleşmiş Milletler vardır, ABD vardır, NATO vardır, Avrupa Birliği ülkeleri vardır. Birleşmiş Milletler, İsrail’in her bir cinayetinin ortağıdır. ABD, İsrail’in her bir cinayetinin ortağıdır. NATO, İsrail’in her bir cinayetinin ortağıdır. Avrupa Birliği, İsrail’in her bir cinayetinin ortağıdır. Ey İslam ülkelerinin yöneticileri, eli ayağı parçalanmış çocuklar aşkına, kafası uçurulmuş, beyni dökülmüş çocuklar aşkına, gözlerindeki dehşetle yardım bekleyen çocuklar aşkına yanlıştan dönün. Herkes biliyor ve herkes şahit ki, lanet okumayla, kınamayla zulüm bitmiyor, Gazze’liler Ölmeye Devam Ediyor. Müslümanlar Olarak topyekün Aliya İ. Begoviç’in Dediği Gibi 3. bir Yol Bulmanın Mücadelesini. Vermeliyiz. BM-ABD-Siyonist rejim ortaklığı, arkasına işbirlikçi rejimleri de alarak insanlığın sessiz bakışları arasında Gazze'de tarihin en korkunç katliamlardan birini gerçekleştiriyor. Bu katliam girişimine müdahale etmesi gereken uluslararası kuruluşlar söz konusu Filistin olunca her zamanki gibi derin bir sessizliğe gömülmekte; Siyonist teröre karşı meşru müdafaa hakkını kullanan Filistinli direniş gruplarını öne çıkararak “İsrail’in kendini savunma hakkı” gibi saçma ve manipülatif tezlerle Siyonist zulmü meşrulaştırmakta ve bu zulme ortak olmaktalar. Artık dünyaya, BM’ye, küresel güçlere seslenmiyoruz. Çünkü biliyoruz ki; taşlardan ve bedenlerinden başka silahları olmayan Filistinli kardeşlerimizi terörist, işgale karşı sürdürülen özgürlük mücadelesini ise terör eylemleri olarak yaftalayan emperyalist güçler Siyonistlerin bu zulümlerini değil kınamak, bilakis desteklemektedirler. Bugün artık devletlerarası diplomasi çökmüştür. Halkların diplomasisine ihtiyaç hâsıl olmuştur. Zalimlere karşı buğz ve beddua etmenin ötesine geçip, siyasi sınırları aşarak kendi ümmet diplomasimizi ortaya koymalı, İslam coğrafyasını kan deryasına çeviren tiranların, zalimlerin eseri olan bu kaotik zeminden yeni bir coğrafya inşa etmeliyiz. Aksi takdirde bugün yaşadıklarımızın on misli ölüm, açlık, hicret ve sefaletle karşı karşıya geleceğiz. Müslümanlar olarak tarihten bugüne taşınan bu cinayetlerin verdiği mesajı iyi anlamalıyız. Zalimler kendi görevini gayet muntazam bir şekilde yerine getiriyor. Maalesef görevini yapmayan biz Müslümanlarız. Bu sebeple zalimin zulmünü bitirmesini beklemiyor, ondan merhamet dilenmiyoruz. Biliyoruz ki, bizim bizden başka kimsemiz yoktur. Ve yine biliyoruz ki, bu vahşet ancak Müslümanların yekvücut halinde karşı duruşlarıyla bitebilir. Ya bir araya gelmeyi öğreneceğiz ya da her gün, her hafta, her ay bir araya gelip kınamalar yapmakla yetineceğiz. Müslümanlar her türlü ayrılığı aşmadıkça, mücadelelerini bir namaz kılar gibi tek bir hedefte toplamadıkça ne zulüm biter ne de gözyaşı… Bundan ötürü, yaşananların manasını kavrayanlar olarak, tepki, boykot ve de karşı faaliyetlerimizi daha sık, daha organizeli ve daha bir yaptırım gücüne sahip şekillere büründürmek zorundayız. Bu vesileyle, Tarihi Ulu Camii bahçesinde Bayburtlu Müslümanlar olarak öncelikle kınama yapmaktan ziyade, Siyonist barbarlığı, onların aşağılık işbirlikçilerini ve Müslümanlara karşı duygusuz, bu cinayetlere sessiz ve Siyonistlere dost olan Müslüman ülkelerin yöneticilerini Allah'a şikâyet ediyoruz. Kudüs'ü haçlılardan alan ecdadın torunları olarak bugün de işgal altındaki Kudüs'ün tutsaklığına karşı Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesini destekliyoruz. İnanıyoruz ki İslam ümmetinin yüz akı olan Hamas ve diğer Filistinli direniş gruplar, inşallah Gazze direnişini Siyonistlere boğdurmayacak ve Kudüs nöbetini teslim Etmeyecektir. Bugün İslam Coğrafyası Kan Ağlıyor. Gazze, doğu Türkistan, Irak, Suriye, Mısır, arakan ve Myanmar, zulüm Altında İnliyor. Bir taraftan IŞİD adında bir örgüt Irak ve Suriye de diğer tarafta İsrail terör devleti Filistin’de katliamlar yapmaktadır. Her Şeye rağmen Ümidimizi Kaybetmiyoruz Ye’se Düşmüyoruz. Arakan’da ve Sri Lanka’da Budistlerin eliyle işletilen zulümler son bulacaktır.
Orta Afrika Cumhuriyetinde, Sudan’da Hıristiyanlar eliyle işletilen zulümler son bulacaktır. Türkistan’da, Uygur Diyarında Çin’in işkencesi Altında Katledilen Kardeşlerimiz Bir Gün, er Veya geç, Mutlaka Karşı Tarafa Bedelini Ödetecek Ve özgürlüğü tadacaktır. Afganistan’da, Pakistan’da, Yemen’de insanlıktan nasibini almamış ABD’nin insansız hava araçlarıyla işlediği katliamlar son bulacaktır. Irak’ta, Suriye’de taşeron örgütler tarafından işlenen katliamlar son bulacaktır.
Buradan İnsanlığa sesleniyoruz; Ümmete ve milletimize sesleniyoruz; Vakit, Mescid-i Aksa ve Kudüs için ayağa kalkma vaktidir! Dün olduğu gibi bugün de kan ağlamaya devam eden kardeşlerimize tüm. Dünya Mazlumlarına sahip çıkma vaktidir! Hepimizin onurunu korumak için şehit düşen kardeşlerimizin yanında olma vaktidir!”