Güneydoğu Anadolu Bölgesi Antibiyotik Kullanımında Rekor Kırdı
Gelişmiş ülkelerde antibiyotiklerin reçete dışında satışı satışı olmadığını belirten Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Oral Öncül, Türkiye’de ise reçetesiz antibiyotik alınabildiğine dikkat çekti. Öncül, Türkiye’de en çok antibiyorik kullanımının Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygın olduğunu söyledi.
Antibiyotikler günümüzde en yaygın kullanılan ilaçların başında geliyor. Bunun başlıca nedenleri bu tür ilaçlara kolay ulaşılması, tedavi edici özelliklerinin yüksek olması ve hekimler tarafından kolayca reçete edilmesi olarak biliniyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında antibiyotiklerin en yaygın kullanıldığı ülkelerin başında geliyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2013 yılında yapmış olduğu Reçete Bilgi Sistemi’ne göre hastalara yazılan reçetelerin yüzde 40’ında antibiyotikler yer almaktadır. Özellikle Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep gibi şehirler başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde antibiyotik kullanımı yüzde 55’lere ulaşmaktadır. Bu durum her yıl sağlık alanında oldukça ciddi maddi kayıplara neden olmakta ve bu alanda yapılacak birçok yatırım ve politikanın önüne geçmektedir. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Oral Öncül, günümüzde birçok batı ülkesinde antibiyotiklerin gereken durumlarda, gereken doz ve sürelerde kontrollü bir şekilde kullanımına dayanan Antibiyotik Yönetimi programları uygulandığını kaydetti.
“ANTİBİYOTİKLERİN GELİŞMİŞ ÜLKELERDE REÇETE DIŞINDA SATIŞI YOK”
Prof. Dr. Oral Öncül, “Antibiyotikler, gelişmiş ülkelerde reçete dışında satışı olmayan ve kullanımı kontrol altında tutulan ilaçlardır. Ülkemizin de içinde bulunduğu reçetesiz antibiyotik satışlarının söz konusu olduğu ülkelerde antibiyotiklere ulaşım son derece yaygındır. Bu ilaçların hekim önerisi olmaksızın yaygın kullanımı, ciddi sorunlara zemin hazırlamaktadır. Antibiyotiklerin aşırı ve gereksiz kullanımı, yalnızca kullanan kişiyi değil, aynı zamanda toplumu ve hatta tüm insanlığı ilgilendiren bir sorundur. Diğer ilaçlardan farklı olarak mikroorganizmalar antibiyotiklere karşı direnç kazanabilmektedir. Direnç kazanan mikroorganizmalar antibiyotiklerden etkilenmezler. Gün geçtikçe artan antibiyotik direnci, infeksiyonların tedavisi için son derece önemli olan bu silahlarımızın sayısını da azaltmaktadır’’ dedi.
Prof. Dr. Öncül; mikroorganizmaların hemen her antibiyotiğe direnç kazanabileceğini hem de antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların, hastalar, hastaneler ve hatta ülkeler arasında yayılma gösterebileceğini belirterek, “Antibiyotiklerin toplum kaynaklı infeksiyonlarda gereksiz kullanımıyla ortaya çıkan antibiyotik direnci, aynı zamanda hastane ortamında bulunan bakterileri de etkilemektedir. Böyle dirençli bakterilerin neden olduğu infeksiyonlar, hastaların hastanede daha uzun süre yatmak zorunda kalmasına, hastane ortamında daha fazla antibiyotik kullanılmasına, ciddi maliyet artışlarına ve en önemlisi daha fazla hastanın yaşamını yitirmesine neden olmaktadır. Olayın ürkütücü bir başka boyutu da antibiyotik seçeneklerimizin artan direnç nedeniyle yakın bir gelecekte tükenecek olmasıdır .Üstelik ilaç sektörünün yeni antibiyotik geliştirme çalışmaları da, gelişen dirençten dolayı oldukça yavaşlamıştır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Oral Öncül, henüz tedavi edebilen antibiyotiklerin koruma altına alınması gerektiğini ifade ederek, “Sonuç olarak ortaya çıkan tablo, elimizde var olan antibiyotiklerin korunabilmesi amacıyla gerekli olduğu durumlarda ve özenle kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Antibiyotikleri gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılayabilecek ölçüde “doğayı korur gibi” koruma altında tutmak, başlıca hedefimiz olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında toplum genelinde hemen herkese düşen önemli görevler bulunmaktadır” diye konuştu. Prof. Dr. Oral Öncül, yapılması gerekenleri sıralayarak, şunları söyledi; “Antibiyotik Yönetim Programı ülke genelinde bir sağlık politikası olarak uygulanmalı, bu amaçla antibiyotiklerin reçetesiz tüketimi ve elden satışları engellenmeli, tüm kamuoyunda konuyla ilgili farkındalık oluşturulmalıdır. Antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda sağlık çalışanları ve halk bilgilendirilmeli, gereksiz kullanımın ortadan kaldırılması amacıyla görsel ve yazılı basın desteği alınmalıdır. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (Klimik) Derneği’nin yaptığı gibi ulusal uzmanlık kuruluşlarınca, her daldan hekime yönelik olarak Antibiyotik Yönetim Programı eğitimleri düzenlenmeli ve antibiyotiklerin hekimlerce akılcı kullanımı sağlanmalıdır. Hastalar kendilerine yazılan antibiyotiklerin gerekliliği konusunda hekimi sorgulamalı ve hastaların gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmaları sağlanmalıdır. Ulusal sürveyans ağıyla antibiyotik reçeteleme oranları ve kullanım indikasyonları izlenmeli, sonuçlar hekimler ve kamuoyuyla paylaşılarak gereksiz kullanımı önleyici eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir.”