“hacdan Gelen Her Hastanın Mers Virüsü Taşıma Düşüncesi Doğru Değil”

“hacdan Gelen Her Hastanın Mers Virüsü Taşıma Düşüncesi Doğru Değil”

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Hakan Leblebicioğlu, hacdan gelen her hastanın mers corona virüsü taşıyor olarak değerlendirilmesinin uygun olmayacağını söyledi.
Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, mers corona virüsünün enfeksiyonunun daha çok Suudi Arabistan bölgesinde gözüken ama Orta Doğu’da da görülebilen bir hastalık olduğunu hatırlattı. Leblebicioğlu, “Virüs daha çok solunum yolu enfeksiyonu yoluyla karşımıza çıkan, sıklıkla ateş, solunum sıkıntısı, öksürük ve ishal ile seyreden bir hastalıktır. Bölge itibariyle Suudi Arabistan yaygın görülen bu hastalık zaman içerisinde tek tük vakalar şeklinde olsa da Avrupa’nın farklı ülkelerinde de görünmeye başlamıştır” dedi.
“ÇİĞ DEVE SÜTÜ İLE DE MERS CORONA VİRÜSÜ BULAŞABİLİYOR”
Hac mevsiminde çok sayıda insanın kalabalık ortamda bir arada bulunması ve bu tür enfeksiyonların bulaşması açısından zemin oluşturabileceğini ifade eden Leblebicioğlu, “Şunu da biliyoruz ki, 2014 yılında Suudi Arabistan Hac Bakanlığı’nın bildirimine göre hiçbir hacıda böyle bir enfeksiyona rastlanmamıştır. Özellikle solunum yolu ile bulaşabilen bu hastalığın yine çiğ içilmiş deve sütü ile de bulaşabildiği bilinmektedir. Özellikle hacca giden hacı adaylarına Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından konuyla ilgili bilgilendirmeler verilmiştir. Suudi Arabistan’dan dönen hacılarımızda ve orada çalışanlarda bu hastalıktan eğer bu tür şikayetleri varsa mers corona virüsü enfeksiyonu olma olasılığı düşünülmekte ve o yönde tedbir alınarak tanı ve izlenimi gerçekleştirilebilmektedir. Bugüne kadar dönen hacılarımızın hiçbirisinde mers corona virüsü enfeksiyonu tespit edilmemiştir. Sadece Hatay’da bir vakada Suudi Arabistan’da çalışan bir Türk vatandaşında mers corona virüsü enfeksiyonu saptanmıştır. OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne de bu şüphe ile geçtiğimiz hafta içerisinde takip edilen bir hasta olmuş ve bu hastada da mers corona virüsü enfeksiyonu ya da influenza dediğimiz grip ile ilgili laboratuvar bulguları negatif olarak sonuçlanmış ve hasta şifa ile taburcu edilmiştir. Özellikle bu hastalığın spesifik bir tedavisinin olmadığını biliyoruz ama solunum yolu enfeksiyonları açısından destek tedavisi gerekirse yoğun bakım şartlarında tedavisi önemlidir. Bu hastalıkta önemli olan korunmadır. Solunum yolu ile bulaşabildiği için özellikle öksüren, aksıran ve hapşıran hastaların başkalarına bulaştırmamak için peçete ile ya da kolunu kullanarak ağızlarını kapatmalarını önerilmektedir. Bu tür hastaların toplu yaşam yerlerinde bulunmamalarını öneriyoruz. Bu tür risk altında olabilecek yerlerde de kişilerin kendilerini bu yönüyle korumaları ve yine salgıların ellere bulaşması nedeniyle tokalaşmayla da bu hastalıklar bulaşabilir. O yüzden sık sık ellerin yıkanması önerilmektedir” diye konuştu.
“HACDAN GELEN HER HASTA İÇİN MERS VİRÜSÜ TAŞIDIĞI DÜŞÜNÜLMESİ YANLIŞ”
Leblebicioğlu açıklamasını şöyle tamamladı: “Sağlık Bakanlığı tarafından mers corona virüsü enfeksiyonunun nasıl yönetileceği, hastaların nerede ve nasıl izleneceği konusunda bir bilgilendirme tebliği yayınlanmıştır. Çünkü kış ayları içerisine giriyoruz. Solunum yolu enfeksiyonları daha sık gözükmektedir. Her hastada mers corona virüsü enfeksiyonu düşünülmesi uygun değildir. Özellikle mers corona virüsü enfeksiyonunun sık olarak göründüğü bölgelerde seyahat hikayesi olan ya da çiğ deve sütü içmiş hikayesi olan kişilerde ateş, solunum sıkıntısı, öksürük gibi şikayetler varsa bu kişiler mers corona virüsü enfeksiyonu olarak düşünülerek gerekli merkezlere sevk edilmeleri önerilmektedir. Ama bunun dışında tüm olguların mers corona virüsü enfeksiyonu gibi düşünülmesi uygun değildir. Çünkü kış ayların içerisine giriyoruz. Grip ve benzeri gibi hastalıklarla daha sık olarak karşılaşacağız. Bu tür gereksiz sevkler gidilen kurumlarda iş yükünü arttıracak ve hasta bakımını güçleştirecek niteliktedir. O yüzden mutlaka bu hastalarda seyahat hikayesi ve semptomların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.”