Hak-iş Antalya Temsilciler Meclisi Toplantısı Yapıldı

Hak-iş Antalya Temsilciler Meclisi Toplantısı Yapıldı

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "HAK-İŞ olarak sadece taşeron işçileri değil, bütün emekçileri sendikalarımıza üye olmaya çağırıyoruz. Örgütlenelim ve bu süreci toplu sözleşmeli, sendikalı bir sürece dönüştürelim" dedi.
Best Western Plus Khan Otel’de, HAK-İŞ Antalya Temsilciler Meclisi Toplantısı’nda konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Antalya’nın tarım ve turizmde öne çıktığını ancak sanayileşme sıralamasında gerilerde kaldığını belirtti. Antalya’da kentleşme adına önemli adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Arslan, başta hızlı tren olmak üzere Antalya’nın Anadolu’ya bağlanması gibi çalışmaların 2015 yılında hayata geçirilmesini gerektiğini kaydetti.
19 Ocak tarihinin, gazeteci Hrant Dink’in ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Arslan, "8 yılda cinayet aydınlatılamadı.Yargı sürecinde yeni değişiklikler, yeni bazı soruşturmalar, itiraflar var. Hrant Dink’in pusu kurularak, kamu görevlilerinin bazılarının ihmali, bazılarının tertibi ile öldürüldüğü ve yok edildiği anlaşılmaktadır. Bu cinayetin bir an evvel aydınlatılması ve gerçek faillerinin yargı önüne çıkarılması bütün dileğimiz, arzumuz. Hrant Dink, 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşından bir tanesiydi. Bu topraklarda doğmuş, bu topraklarda yaşamayı temel kabul etmiş ve kendisinin bu toprakları terk etmesi telkinlerini hiçbir zaman kabul etmemiş ve bu topraklarda yaşamayı sürdürmüştü. Onun bu topraklara aşkının, sevdasının sonucu, kalleşçe, haince bir pusuyla öldürülmemesi gerekirdi. Maalesef Türkiye bunları yaşadı. Biz ölümünün 8. yılında Hrant Dink’i rahmetle anıyoruz. Onun faillerinin bulunup yargı önünde hesap vermesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.
FRANSIZ CHARLİE HEBDO SALDIRISI
Fransa’daki mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik saldırıyı "ama" ve "fakat" demeden kınadıklarını, saldırının ardından özellikle batı dünyasında bazı kesimlerin İslam dini ve Müslümanlara karşı kin ve nefretinin körüklendiğini, provokasyon ve tahriklerle İslam dünyasına yönelik bir senaryonun devreye sokulmak istendiğini öne sürdü.
Türkiye’de Charlie Hebdo Dergisi’nde yayınlanan karikatürlere yer veren yayın organlarını da eleştiren Arslan, "Türkiye’de bu karikatür dergisinin karikatürlerini yayınlayarak yeni bir kaosun, yeni bir tahrikin, yeni bir provokasyonun oluşmasına sebep olanları da kınıyoruz. Bunu basın, fikir, inanç özgürlüğü olarak ortaya koymak isteyenleri de uyarmak istiyoruz. Hiçbir özgürlük, hiçbir düşünce ve fikir özgürlüğü, bir başkasının inançlarına, değerlerine, kutsalına saldırma hakkı veremez. Hiç kimsenin, inançlarına, değerlerine, kutsalına, bir başkasının inanç, düşünce, fikir özgürlüğünden yola çıkarak saldırmasını, hakaret etmesini, aşağılamasını ve onlar üzerinden yorum yapmasını asla kabul etmiyoruz. Herkesin fikir ve düşünce hürriyetini sonuna kadar savunuyoruz" ifadelerini kullandı.
TAŞERON UYGULAMASI
Türkiye’de 1 milyondan fazla taşeron işçinin kamuda güvencesiz, sözleşmesiz, hiçbir temel hakkını kullanamadan çalıştığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Kamuda taşeron uygulaması modern köleliktir. Torba Yasa ile kamuda çalışan taşeron işçilere yönelik bazı haklar verildi. Taşeron işçilerin toplu sözleşme hakkının sağlanmış olması, kıdem tazminatları, izinleri ve fazla çalışmalarının güvence altına alınmasının olumlu buluyoruz. Bu konuda halen atılması gereken çok önemli adımlar var. Geçen yıl 24 Ocak’ta başlattıkları kampanya ile bütün taşeron işçileri sendikaya üye olmaya davet ettik. Bu çağrıya olumlu yanıt gelmesine rağmen taşeron işçilerin sendikalaşma oranını yeterli görmedik. Bütün taşeron işçileri sendikalarımızda örgütleyip, onların toplu sözleşme hakkını öncelikle kullanmasını ve sonra da kamuda işçi olarak çalışmalarını sağlayacak yeni düzenlemelerin yapılması konusunda ciddi, önemli adımları atmaya çalışıyoruz."
İŞ KAZALARI
Türkiye’de alınan tüm önlemelere rağmen iş kazalarının yaşandığını belirten Arslan, "Türkiye’nin iş kazaları konusunda bir zihniyet değişimine ihtiyacı var. Aslında kazalardan sonra tartışmak yerine, kazaları önleme konusunda yeni adımlar atmamız gerekiyor. Ölümlü kazaların yüzde 95’i önlenebilir. Bu, gerçekten Türkiye için büyük bir kayıp, büyük bir ayıp. Bu konuda hep beraber, toplumsal olarak, işverenler, işçiler, bütün vatandaşlarımızda ortak bir duyarlılığa ihtiyacımız var. Ölümlü iş kazalarının yüzde 97’sinin sendikaların olmadığı yerlerde yaşandı. Sendikaların ve toplu sözleşmenin olduğu yerlerdeki kazalar ise yüzde 3 civarındadır. Örgütlenmeyi gerçekleştirebilirsek, işyerlerinde sendikalaşmayı gerçekleştirebilirsek, iş kazalarının azalacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Türkiye’de yaklaşık 12 milyon 750 bin kişinin özel sektörde çalıştığını aktaran Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaklaşık 6 milyon kişinin de asgari ücret aldığını biliyoruz. Çalışanların büyük bölümünün sendikasız, toplu sözleşmesiz, güvencesiz. HAK-İŞ olarak sadece taşeron işçileri değil, bütün emekçileri sendikalarımıza üye olmaya çağırıyoruz. Örgütlenelim ve bu süreci toplu sözleşmeli, sendikalı bir sürece dönüştürelim. Üç konfederasyon ve bağımsız sendikaların toplam üye sayısı 13 milyon içinde yüzde 10’u bile bulmuyor. Yüzde 90’ı sendikasız, toplu sözleşmesiz bir sistemden bahsediyoruz. Bunu ortadan kaldırmak için de yoğun bir çabaya ihtiyaç var. Türkiye’nin her alandaki gelişmesi, değişimi, dönüşümü, gerçekten dünyanın 16. büyük ekonomisi olma konusunda attığı adımlar, makroekonomik dengeleri, ortaya koyduğu başarısı, ciddi anlamdaki altyapı çalışmaları, sosyal değişim projeleri, sağlıkta, ulaşımdaki önemli atılımlarına paralel olarak sendikal yaşamın da aynı oranda büyümesi, gelişmesi ve değişmesi gerekiyor."