Hanefi Bostan: “engellilere Engel Olmayalım”
3 Aralık Dünya Engeliler günü vesilesi ile bir açıklama yapan Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan “Engelli vatandaşlarımızı yalnızca tüketen değil, üreten ve bağımsız yaşayabilen insanlar haline getirilmesini hedeflemeliyiz” dedi.
3 Aralık Dünya Engeliler Günü nedeniyle Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan yazılı bir açıklama yaptı. “Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal hayata uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, iyileştirme, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye engelli” denildiğini hatırlatan Bostan, “Bu bakımdan sağlık, yalnızca hasta veya engelli olmamak değil fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam anlamıyla iyi olmak anlamı taşımaktadır. Bu değerlendirmelere göre ülkemizde 8 milyon dolayında engelli vatandaşımızın olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz ki, bu rakam ülkemizde her yüz kişiden on birinin çeşitli nedenlerle fiziksel, zihinsel, ruhsal ya da sosyal yönden kendi kendine yetemeyecek durumda olduğunu ortaya koymaktadır. Ne yazık ki, bu denli yüksek oranda engelli vatandaşımız olmasına rağmen, sosyal hayatta ve çalışma alanında engelli vatandaşlarımızla aynı yoğunlukla karşılaşmıyoruz. Gerek fiziki ortamın ve yaşama alanlarımızın engelli vatandaşlarımızın rahat hareket etmeleri ve cemiyet hayatına katılabilmeleri için gerekli şartları taşımıyor olması, gerekse söz konusu vatandaşlarımızın çalışma hayatında yeterince yer edinmelerini sağlayacak özel eğitim ve istihdam imkânlarının sınırlı olması, bugün engelli vatandaşlarımızın toplumdan soyutlanmasına ve kaderleriyle baş başa kalmalarına neden olmuştur” dedi.
“ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZA YENİ ENGELLER ÇIKARILMAMALIDIR”
Cumhuriyetin ilk yılında, 1924’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan Çocuk Hakları Beyannamesi’nde engelli çocuklara ilişkin haklar tanındığını belirten Hanefi Bostan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Engellilere yönelik ilk eğitim merkezi, 1924 yılında İzmir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün bağışladığı Atlı Köşk’te faaliyete başlamıştır. 1960’lardan sonra Süleyman Demirel Hükümeti zamanında işverenlere %2 engelli çalıştırma kotası getirilmiş; 2022 sayılı Kanun 1976 yılında Bülent Ecevit Hükümeti zamanında yürürlüğe konulmuştur. 2005 yılında AKP hükümeti döneminde TBMM’de oy birliği ile çıkarılan 5378 Sayılı Kanun ile bu kazanımlara günün şartlarına daha uygun yeni kazanımlar eklenmiştir. Ancak Cumhuriyetin başından 1980 yılına kadar engelliler vergiden muaf tutulmuşken, bugün vergi ödemektedirler. Engelli vatandaşlarımızın sosyal hayata ve çalışma hayatına kazandırılması için çıkarılan kanunlarda belirlenen istihdam zorunluluğu alt sınır üzerinden uygulanmaktadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen yüzde 3 engelli çalıştırma zorunluluğu engellilerin işe alınması için azami bir sınır teşkil etmemeli, aksine asgari bir sınır olarak belirlenmelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen 21 bin engelli memur varken, bir o kadar da engelli memur kadrosu açığı bulunmaktadır. Toplam kamu istihdamı ile kıyaslandığında kanun gereği kamuda çalıştırılması gereken yüzde 3 oranında engelli sayısı 93 bin 360 kişi olmalıdır. Kamu istihdamında dahi engelli çalıştırma zorunluluğu, alt sınırdan uygulanırken özel sektörden engelli istihdamını artırmasını beklemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Engellilere; sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan toplumsal hayat içerisinde hak ettiği yerin verilmesi, hayatını sürdürebilmeleri ve aktif bir şekilde çalışma hayatı içinde olabilmeleri için bir an önce bu düşmanca zihniyetin yok edilmesi ve göstermelik olmayan, gerçek çalışmaların yapılması gerekmektedir. Devlet, öncelikli olarak tüm engelli vatandaşlarımızın kendi kendilerine yetecek ve her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bir gelire kavuşturulmasını sağlamak zorundadır. Bununla birlikte fiziki alanları ve işyerlerini de engelli vatandaşlarımıza göre dizayn etmeli, engelli vatandaşlarımıza yeni engeller çıkarılmamalıdır. Bizler de engelliliği acınacak bir durum olarak görmekten vazgeçip her sağlıklı bireyin, bir gün engelli hale gelebileceği gerçeğini kabul ederek bu bilinçle hareket etmeliyiz.”
“HER İNSAN BİR ENGELLİ ADAYIDIR”
Engelli vatandaşların huzur ve refah içerisinde yaşamalarını sağlamak, iktidarın asli görevi olduğuna vurgu yapan Bostan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Engelli vatandaşlarımız ise siyasette, sivil toplum örgütlerinde, sosyal ve çalışma hayatında eşit bireyler olduklarını bilmeli, bu doğrultuda hayatın her alanında kendilerine yer edinmelidirler. Engelli vatandaşlarımızın, ülkemizde huzur ve refah içerisinde yaşamalarını sağlamak, ailelerine her türlü desteği vermek siyasi iktidarın asli görevidir. Zaten yapılması gerekenleri, bir lütufmuş gibi göstermek, engelli vatandaşlarımızı derinden yaralamaktadır. Engelli vatandaşlarımız, hiçbir iktidardan lütuf beklememekte; bir birey olarak toplumdaki yerlerini almak, çalışmak ve üretmek istemektedir. Fiziksel engelleri ortadan kaldırmak, kişilerin zihinlerinde engelli vatandaşlarımıza karşı oluşturdukları engelleri aşmaktan çok daha kolaydır. Bu bakımdan engellilerimizin sorunlarını önemseyip, çağdaş hizmet modellerini geliştirerek engelli vatandaşlarımızı yalnızca tüketen değil, üreten ve bağımsız yaşayabilen insanlar haline getirilmesini hedeflemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, her insan bir engelli adayıdır. Onları anlamak, onlarla bütünleşmek toplum kurallarının bir gereğidir. Engelli kamu görevlilerimizi, sorunlarının çözümü için Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birleşmeye davet ederken, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli vatandaşlarımızın her türlü sorununun çözüldüğü, önlerine konulan her türlü engelin kaldırıldığı uygulamalara vesile olacak uygulamalara imza atıldığı bir dönemin başlangıcı olmasını diliyoruz.”