Kültür Ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Antalya’da
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Antalya’da partisinin danışma meclisi toplantısına katıldı. Toplantıya Antalya milletvekilleri, il başkanı ve belediye başkanları ile çok sayıda partili katıldı.
Konuşmasının büyük bölümünü güvenlik paketine ayıran Bakan Çelik, devletin güvenliğinin daha önceki dönemlerde bürokratların ve devlet erkanının güvenliği olarak anlaşıldığını ancak AK Parti iktidarı döneminde bunun değiştiğini ve halkın güvenliği olarak değiştiğini söyledi. Çelik şöyle dedi: "Kütüphaneye giden, kurban eti dağıtan çocukların vahşice öldürüldüğünü gördük. Barbarların tehdit ettiği bir ailenin balkonda oturma özgürlüğünü kim garanti altına alacak. Bir öğrencinin müzeye gitme özgürlüğünü kısıtlayan barbarlara karşı kim onu koruyacak? Biz güvenlikten bahsederken demokrasinin karşıtı olan bir güvenlikten değil aksine demokrasiyi tamamlayan bir güvenlikten bahsediyoruz. AK Parti’nin ruhunda otoriterlik yoktur. Diyelim ki içimizden birisi otoriter olmak istedi. Merak etmeyin o da olmaz çünkü CHP o mahallenin hepsini kapsamış durumda. Geçmişte demokrasi paketlerine karşı çetelere nasıl direndiysek şimdi de vatandaşın üzerinde baskı kurmaya çalışan çeteleri temizleriz. Böylesine Vandal saldırılar gerçekleştirip insanları korkutacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Etrafımızda birçok çatışma oluyor büyük şehirler ve coğrafyalar enkaz yığını haline geldi. Çünkü oralarda sandık yok. İnsanlar sandığa kavuşmak için büyük bedeller ödediler. Türkiye’de inşa edilen demokrasinin ve istikrarın kıymetini bilelim. Vatandaş şunu bilsin devletin içindeki ya da sokaktaki çetelerin dediği değil vatandaşın dediği olur. Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ilkesini kimse çalamaz. Daha çok bu iradeye sahip çıkmalıyız. Dünya artık bize bakınca ’Türkiye artık hasta adam değil zinde kuvvet’ diyor."
“ANTALYA ÖNEMLİ BİR KÜLTÜR ŞEHRİ”
AK Parti İl Başkanı Mustafa Köse’nin açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya’nın bir turizm başkenti olduğunu belirterek, “Antalya çok önemli de bir kültür şehri. Turizm sektörünün doyduğu yer Antalya. Kültür ve Turizm Bakanımız’ın Antalya’ya olan özel ilgisini biliyorum. Antalya’ya tebdili kıyafet gelir. Antalya’yı sürekli denetler” dedi. Zaman zaman Büyükşehir Yasası ilgili tartışmalar olduğunu da sözlerine ekleyen Türel, “Şimdi yeni hizmet sınırlarımız içinde 40 kilometrelik sahil sınırı 640 kilometreye çıktı. Manavgat’ta, Serik’te Alanya’da çok ciddi arıtma problemleriyle karşılaştık. Bunların çözülmesi lazım. O yüzden derhal çalışmalara başladık. Hemen Turizm Bakanlığı ile bir araya geldik. Bakanlığımız bize 50 milyon TL bütçe ayırdı. Büyükşehir Yasası’nı eleştirenler, o yasa olmasaydı bugün bu hizmetleri göremeyeceklerdi” dedi. Antalya’nın bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalmasından kurtarıldığını kaydeden Türel, “Nisan ya da Mayıs ayında Manavgat’ta 50 bin metreküp mevcut kapasiteye bir 50 bin metreküp daha ekleyeceğiz. Serik’e de 10 bin metreküp daha ekleyerek mayıs ayına kadar tamamlamış olacağız. Belediye hizmet binamızın da 17 Kasım da ihalesini yaparak 2015 Eylül ayında tamamlamış olacağız” şeklinde konuştu.
BAKAN ÇELİK: “GEÇMİŞ OLSUN”
Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise Antalya’nın kendisi için çok önemli olduğunu belirterek, “Türkiye’nin en büyük markalarından olan turizmin başkenti. Üzücü bir olayla karşılaştım. Ciddi bir maddi zarar var. Vatandaşlarımıza bir zarar gelmediğini duymak bizim için sevindirici oldu. Geçmiş olsun diyorum” dedi.
“ZAMAN ZAMAN ANTALYA’YA GİZLİ GELİRİM”
Antalyalıların Türkiye’ye çok değerli markalar hediye ettiğini ifade eden Bakan Çelik, “Burada hiçbir zaman bir çekişme görmedim. Sürekli olarak ileri gitme gayreti görüyorum. Brifing almayı sevmem. Hayatta sıkıldığım tek şey brifing almaktır. Hayatın sokakta olduğunu düşünüyorum. Gerçek hayat sokakta olur ama insanları salonda kandırırlar. O yüzden ben zaman zaman gizli olarak Antalya’ya gelirim. Mecliste en çalışkan milletvekilleri arasında Antalya milletvekilleri geliyor. Türkiye’de bu partiye en çok emeği geçenler ismi bilinen ve önde oturan bizler değil arka sıralarda oturanlardır” diye konuştu.
“TÜRKİYE BUGÜN IMF’YE BORÇ VERECEK BİR ÜLKE HALİNE GELDİ”
Geçtiğimiz günlerde açıklanan bir istatistikle ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Çelik, şunları söyledi:
”Türkiye muhtaçlara yardım götürmede birinci ülke oldu. Sizler bir araya gelerek oluşturduğunuz güçle Somali’den Moğolistan’a kadar yardım götüren bir Türkiye meydana geldi. Bu sizin eserinizdir. Türkiye bugün IMF’ye borç verecek bir ülke haline gelmiştir. Vesayet rejimi 28 Şubat zihniyeti milletin vergisiyle maaş aldığı halde millete silah çekenlerin iradesi devam etseydi. Bugün Suriye’den daha beter hale gelecektik.”
“DEVLETİN İÇİNDE BİRİLERİ ÇETELEŞMİŞ”
“Türkiye’de devlet devlet olmaktan çıkmış, devletin içinde birileri çeteleşmiş” diyerek sözlerine devam eden Bakan Çelik, şunları kaydetti:
”Çeteleşenler millet üzerinde oligarşik bir yapı kurmuşlardı. Bu ülkede millet ne derse o olur. Bu ülkenin geleceğini yok edip çok acılar yaşattılar. Ama sizler büyük çalkantılara izin vermeden demokrasi devrimi gerçekleştirdiniz. Devlet ve millet içinde çeteleşmiş bir yapı olamaz. Türkiye 100 yıllık demokratik dönüşümünü 10 yılda gerçekleştirdi. 200 yılda yürünecek bir yol sizlerin sayesinde 10 yılda yüründü. Darbelere, cuntalara ve çetelere karşı mücadele edildi ve bir yandan da Türkiye’nin alt ve üst yapısı düzenlendi. Millete zenginlik götürülen bir ekonomik düzene geçildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılacağı zaman imparatorluk için ‘Hasta adam’ deniliyordu. Devletin yıkılmasından ve çökmesinden sonra genç bir devlet kuruldu. Bu hasta adam durumuna bir de 2000’li yılların başında şahit olduk. Ekonomisi ve demokrasisi çökmüş bir ülkeydi. Birinci hasta adam durumunda Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak çıktık. İkincisinde ise AK Parti’yi kurarak çıktık. AK Parti milletin çöküşten çıkış reçetesi oldu. Gelinen noktada 3 ay sonrasını 6 ay sonrasını göremeyen bir Türkiye değil 2023’leri gören bir Türkiye var. Kendi sessiz devrimimizi gerçekleştirdik.”
“TÜRKİYE’NİN ETRAFI BÜYÜK BİR ALTÜST İÇERİSİNDE”
Türkiye’nin etrafının büyük bir altüst içerisinde olduğunu belirten Bakan Çelik, “Etrafımızdaki 9 ülke yönetilemez hale gelmiştir. Orta Doğu bizim sınırımız. Kobani meselesiyle ilgili bölgede böyle bir olayın olacağını ön görmüştük. O zaman Cumhurbaşkanımız Erdoğan, temaslara başlayarak bu olayın gerçeklemesini engellemeye çalışmıştı. O zaman o çalışmalara bu ülkelerden bir cevap gelseydi böyle olmayacaktı. Demokratik dönüşümlerini gerçekleştirselerdi bugün bu sorunlarla uğraşmayacaklardı” ifadelerini kullandı.
“IŞİD’İN YAPTIKLARIYLA İSLAM’IN HİÇBİR ALAKASI YOKTUR”
Bakan Çelik, “Bugün PYD ve Kobani’den bahsediliyordu. Bizi en çok üzen konu ‘İslam’ kelimesinin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütünün adının içerisinde geçmesidir” dedi. İslam kelimesinin barış kökünden geldiğini, bir Müslüman için bir başkasının canının aziz olduğunu ifade eden Bakan Çelik, “Başka insanları öldürüp kafalarını kesen bir örgütün adının içerisinde İslam kelimesinin geçmesi kadar bizi üzen başka bir durum olamaz. Bütün dünyaya söylüyoruz bu örgütün ismini kullanırken İslam kelimesini telaffuz etmeyin. Bu örgüt ne yapıyorsa İslam onun karşısındadır. Bu örgütün yaptıklarıyla İslam’ın hiçbir alakası yoktur. İslam kelimesiyle terör kelimesinin yan yana kullanılması çok yanlıştır” diye konuştu.
“TÜRKİYE ÜZERİNDEN KOLAYCA GEÇİLECEK BİR ÜLKE DEĞİLDİR”
“Tükiye’nin PYD’ye silah vermesini istiyorlar” diyen Bakan Çelik, “Türkiye geçmişte kendisine silah doğrultan birisine silah verecek değildir” diye konuştu. Türkiye’nin üzerinden kolayca geçilecek bir ülke de olmadığını ifade eden Bakan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
”Cumhurbaşkanımız çözüm sürecinin mimarı ve koruyucusu benim diyorsa bundan iyi devlet projesi olur mu? Türkiye’nin Kobani başta olmak üzere meseleye bakış açısı insanidir. Ülkemizde misafir ettiğimiz bu insanların da ülkelerindeki katliam sona erince ülkelerine dönmelerini ve mutlu olmalarını arzu ediyoruz. Hükümetimizin güvenlik reformu ile ilgili görüşlerimi paylaşmak isterim. 6-7 Eylül olaylarını hatırlarsınız. Bir gecede Türkiye’nin sokakları bir anda karıştı. Tam bin 100 kurumu bu bayramda yakıp yıktılar. Ak Parti binalarına saldırdılar. Farklı Kürt gruplarının dernek ve kuruluşlarına saldırdılar. Amaçları Kobani’ye dikkat çekmekti. Bu mantıklı bir şey midir. Zaten devlet oradaki insanı durumu iyileştirmeye çalışırken birden Türkiye’nin içinde bu karışıkların olması bu olayları yapanlar Türkiye’nin dikkatini Kobani’den kaçırmaya çalıştı. Bir siyasi parti çıkıp insanları sokağa davet etti. Ve sonra da böyle olacağını tahmin edemedik dedi. Bir siyasetçi o çağrının neler çıkaracağını bilmeliydi. Eğer sen tüm bu yakıp yıkmaları Kürtler için yaptığını söylüyorlar Kürt çocuklara eğitim ve hizmet götüren okulları neden yakıp yıktınız. Türkiye’nin sosyal barışına suikast yapmaya çalıştılar. Ama bir şeyi hesap edemediler. Ak Parti ve bu milletin bu oyunu bozacağını ve tek yumruk halinde olacağını bilemediler. Antalya’da da bunu yapmaya çalıştılar. O yüzden bir güvenlik reformuna ihtiyaç duyuldu.”
GÜVENLİK PAKETİ VE ÖZGÜRLÜKLER
Kültür Bakanı Çelik, salondaki partililerine güvenlik paketini 10-15 dakikada anlatacağını belirterek bu paketi CHP’ye anlatmaya 100 yılın yetmeyeceğini söyledi. Bakan Çelik şunları söyledi:
”Kütüphaneye giden, kurban eti dağıtan çocukların vahşice öldürüldüğünü gördük. Bir ailenin balkonda oturma özgürlüğünü tehdit eden bu barbarlığı o ailenin özgürlüğünü kim garanti altına alacak. Bir öğrencinin müzeye gitme özgürlüğünü kısıtlayan barbarlara karşı kim onu koruyacak. Biz güvenlikten bahsederken demokrasinin karşıtı olan bir güvenlikten değil aksine demokrasiyi tamamlayan bir güvenlikten bahsediyoruz. AK Parti’nin ruhunda otoriterlik yoktur. Diyelim ki içimizden birisi otoriter olmak istedi. Merak etmeyin o da olmaz çünkü CHP o mahallenin hepsini kapsamış durumda. Geçmişte demokrasi paketlerine karşı çetelere nasıl direndiysek şimdide vatandaşın üzerinde baskı kurmaya çalışan çeteleri temizleriz. Böylesine Vandal saldırılar gerçekleştirip insanları korkutacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Etrafımızda birçok çatışma oluyor büyük şehirler ve coğrafyalar enkaz yığını haline geldi. Çünkü oralarda sandık yok. İnsanlar sandığa kavuşmak için büyük bedeller ödediler. Türkiye’de inşa edilen demokrasinin ve istikrarın kıymetini bilelim. Vatandaş şunu bilsin devletin içindeki ya da sokaktaki çetelerin dediği değil vatandaşın dediği olur. Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ilkesini kimse çalamaz. Daha çok bu iradeye sahip çıkmalıyız. Dünya artık bize bakınca ’Türkiye artık hasta adam değil zinde kuvvet’ diyor."