Kuşadası Caferli’de Sit Tartışması
Kuşadası’na bağlı Caferli’de sit tartışması yaşanıyor. Caferli’nin büyük bölümünün Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınması ve köyde 16 ayrı tapuya sit ibaresi konulması Caferli halkını ayaklandırdı.
Caferli’nin arkeolojik bir değeri olmadığını belirten vatandaşlar, Caferli’nin tarım ve hayvancılıkla yaşamını sürdüğüne dikkat çekerek, sit alanı ilan edilmesi ve koruma kararı alınmasının ardından evlerine çivi bile çakamaz hale geldiklerini söylediler. Yaşanan tartışmaların ardından Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı ve Caferli Muhtarı İsmail Arı’nın katılımıyla köy meydanında toplantı düzenlendi. Toplantıda Caferli’deki evlerin en fazla 40-50 yıllık geçmişi bulunduğuna koruma altına alınan eski ilkokulun da en fazla 50 yıllık olduğunu ve hiçbir tarihi değeri bulunmadığını söyleyen Caferlili vatandaşlar, yaşanan sorunun çözümü için Belediye Başkanı Özer Kayalı’dan yardım istediler. Belediye Başkanı Özer Kayalı da sorunun geçmiş yıllarda gençlik ve spor il müdürlüğü tarafından ilkokulun tadilatı için yazılan bir yazıdan kaynaklandığını ve bunun ardından yapılan incelemelerde, köyün sarnıcı ve ilkokul ile birlikte aynı parsellerde bulunan evlerin koruma altına alındığını söyledi. Aslında koruma amaçlı bir karar alındığını ancak tapu kayıtlarına bunun yanlışlıkla sit alanı ibaresiyle kaydedildiğini vurgulayan Başkan Kayalı, sorunun çözümü için gerekli girişimlerde bulunacakları ve tüm sit alanını kaldırmaya kendisinin gücünün yetmeyeceğini ancak Anıtlar Kurulu’na başvuracaklarını söyledi.
Yerel seçimlere kadar Kuşadası’nın Davutlar beldesine bağlı bir köy olan ve seçimlerin ardından Büyükşehir yasasıyla Kuşadası’na bağlı mahalle haline gelen Caferli, son dönemde aralarında eski Türkiye güzeli Nazlı Deniz Kuruoğlu gibi dışarıdan yerleşenlerle bir cazibe merkezi haline almaya başlamıştı. Caferlili vatandaşlar köylerinin Doğanbey ve Şirince statüsüne çekilmek istendiğini, sit alanı ilan edilerek kendilerinin köyden çıkarılmak istendiğini, ancak köylerinin tarım ve hayvancılığın ön planda olduğu bir yerleşim yeri olduğunu, arkeolojik ve tarihi açıdan aynı noktada olmadığını ve yaşananların ardından mağdur olduklarını ileri sürdüler.