Mavi Marmara Davasına Devam Edildi

Mavi Marmara Davasına Devam Edildi

Mavi Marmara baskını sırasında İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi ve 3 İsrailli komutan hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar katılmazken, taraflar adına avukatlar hazır bulundu. Duruşmada mağdur sıfatıyla dinlenen Filistinli aktivist Ahsan Shamruk’un ifadesi Arapça tercüman eşliğinde alındı. Shamruk ifadesinde, Mavi Marmara gemisindeyken İsrailliler tarafından kuşatıldıklarını, başının arkasından ve karnından vurulduğunu kaydetti. Shamruk İbranice bildiğini belirterek, “Vurulduğumda yanıma bir İsrail askeri geldi. Yanına gelen arkadaşına İbranice ‘bu adam geminin lideri, öldürülmesi gerek’ dedi. Yanındaki arkadaşı beni baygın görünce öldüğümü sandı ve beni bıraktılar. Sonra askerler beni kontrol etmek için tekrar geldiler. Beni bir sedyeyle sürükleyerek helikoptere götürdüler. Hastaneye gittiğimde 12 saat bekledim. Sonra bir doktor yanıma geldi. Artık işlem yapmaları gerektiğini yoksa öleceğimi konuşuyorlardı. Bilincim açıktı. Fotoğraflarımı çektiler. Ameliyattan sonra beni bir yatağa aldılar. Uyandıktan sonra da beni hastaneden hapishaneye götürdüler’’ dedi.
Hapishaneye gittikten 1-2 saat sonra sorguya alındığını kaydeden Shamruk, “Bana sorguda ‘Mavi Marmara’yı nereden duydun, silah kullandın mı?’ şeklinde sorular sordular. Ellerinde kamera vardı. Üzerimdeki her şeyi almışlardı ve sadece Türklere özgü bir pijamayla kalmıştım. Askerler bunun için bana bakıp gülüyorlardı” diye konuştu.
Sorgudan sonra İsrailli askerlerin Türklerin evlerine dönebileceklerini söylediklerini belirten Shamruk, “Benim bilet alacak param yoktu. Bir Türk benim bilet paramı karşılayacağını söyledi ancak askerler hiçbir yere gidemeyeceğimi söyleyerek gidersem beni vatandaşlıktan çıkarılmakla tehdit ettiler. Ben orada doğdum, büyüdüm, ben Filistinliyim” ifadelerini kullandı.
Mavi Marmara gemisinde bulunan ve mağdur sıfatıyla ifade veren avukat Gülden Sönmez, olay yaşandığı esnada geminin üst güvertesinde bulunduğu söyledi. Sönmez, ’’Bu sırada arkadaşlarımız bize telsizle ilk tacizin gerçekleştiğini söylediler. Biz uluslararası sulardaydık ve denizin ortasındaydık. Kendimizi savunacak hiçbir şeyimiz yoktu. Bize yardım ulaştıracak çok kimse de görünmüyordu. İsrail tarafına baktığım zaman bütün ufkun ışıklarla kaplı olduğunu gördüm sanki İsrail Ordusu üzerimize geliyordu’’ şeklinde konuştu.
Saldırının sabah ezanının hemen ardından gerçekleştiğini kaydeden Sönmez, “Gemiye doğru gelen botların içinde 10-12 asker vardı ve ellerinde uzun namlulu silahlar gördüm. Askerler gaz bombası, ses bombası ve gerçek mermi atıyorlardı’’ dedi.
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme sanıkların üzerlerine atılı suç nedeniyle bir önceki celse verilen yokluklarındaki tutuklama kararı sebeplerinde herhangi bir gelişme ve değişme olmadığından tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Mahkeme, sanıklar hakkında gıyabi tutuklama kararıyla birlikte kırmızı bülten kararının da çıkarıldığını ve gereği için ilgili kurumlara gönderildiğini hatırlatarak, bundan sonraki aşamanın ilgili kurumların bu kararın gereğini yerine getirmesi olup sonucun beklenmesi kararını verdi.
Mahkeme ayrıca Dışişleri Bakanlığı’na müzekkere yazılarak olay tarihinde mağdurların İsrailli yetkililerce karaya çıkarıldıkları andan itibaren bulundukları hal üzerine her ne şekilde olursa olsun mağdurlar ile temasa geçen, bulundukları yere giden görevlilerin isimlerinin bildirilmesinin istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek" suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten toplam 18 bin 32’şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.