Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu’nun Toplantı Özetini Yayımladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özeti yayımlandı. Özette, gıda fiyatlarındaki yu¨ksek seyirin enflasyon go¨ru¨nu¨mu¨ndeki iyiles¸meyi geciktirdiği fakat bas¸ta petrol olmak u¨zere du¨s¸en emtia fiyatlarının o¨nu¨mu¨zdeki yıl ic¸in enflasyonda o¨ngo¨ru¨len du¨s¸u¨s¸ su¨recini destekleyecegˆi belirtildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ekim tarihinde yapılan Para Politikaları Kurulu’nun toplantı özetini yayımladı. Özet şu şekilde verildi; Eylül ayında tüketici fiyatları yüzde 0,14 oranında arttı ve yıllık enflasyon yüzde 8,86’ya geriledi. Yıllık enflasyondaki azalışta temel mal ve enerji grubundaki olumlu gidişat belirleyici olurken gıdanın yıllık enflasyona katkısı yüksek seviyesini korudu. Ana eğilim itibarıyla temel mal enflasyonundaki iyileşme kısmen sürerken hizmet enflasyonundaki yüksek seyir devam etti.
Gıda grubunda yıllık enflasyon yüzde 13,95’e geriledi. Yıllık enflasyon, Eylül ayında hem işlenmemiş hem de işlenmiş gıdada gerilemesine karşın olumsuz hava koşulları ve döviz kurunun birikimli etkisi ile yüksek seyrini korudu. Öte yandan, Ekim ayına ilişkin gözlemler işlenmemiş gıda yıllık enflasyonunda bir azalış olabileceğine işaret etti.
Eylül ayında yüzde 1,38 seviyesine gerileyen enerji grubu yıllık artışı tüketici enflasyonuna olumlu katkısını sürdürdü. Zayıflayan küresel talebe bağlı olarak gerileyen uluslararası petrol fiyatlarının bu görünüme destek vermeye devam edeceği öngörüldü. Öte yandan, Ekim ayında doğalgaz ve elektrik tarifelerinde yapılan ayarlamanın etkisiyle enerji fiyatları önemli bir oranda yükselecek. Söz konusu artışların yıllık tüketici enflasyonuna katkısının yaklaşık 0,4 puan civarında olacağı öngörüldü.
Hizmet fiyatları Eylül ayında yüzde 0,90 oranında artmış ve grup yıllık enflasyonu yüzde 8,96 seviyesinde sabit seyretti. Bu dönemde, lokanta ve otel enflasyonu yüzde 14,43 ile yüksek seviyesini sürdürdü, ulaştırma hizmetleri ve kira enflasyonu son aylarda hızlanan artış eğilimini korudu. Bu dönemde temel mal grubu yıllık enflasyonu yüzde 9,42’ye geriledi. Yıllık enflasyon, dayanıklı mallarda gerilemeye devam ederken, döviz kuru etkilerinin daha gecikmeli bir şekilde hissedildiği dayanıklı ve giyim dışı temel mal grubunda ise artış eğilimi yavaşlayarak sürdü. Hizmet ve temel mal fiyatlarındaki görünüme paralel olarak, çekirdek enflasyon göstergelerinde ana eğilimdeki iyileşme devam etti.
Özetle, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirmekte, buna karşın başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatlarının önümüzdeki yıl için enflasyonda öngörülen düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirildi.
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR
2014 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyette ikinci çeyreğe kıyasla ılımlı bir artışa işaret etmekti. Üretim tarafından değerlendirildiğinde, Temmuz ayında yüzde 1,9 oranında artan sanayi üretim endeksi Ağustos ayında yüzde 1,4 oranında gerildi. Böylelikle, Temmuz-Ağustos döneminde üretim bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,1 oranında artış kaydetti. Bu görünümün, ihracatın desteği ile Eylül ayında da korunacağı düşünüldü.
Harcama tarafına ilişkin veriler, yılın ilk yarısında gerileyen yurt içi özel kesim talebinin üçüncü çeyrekte ılımlı bir toparlanma sergilediğine işaret etti. Temmuz-Ağustos döneminde dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları üretimi ile toplam tüketim malları ithalatı artış gösterdi. Benzer şekilde, finansal koşullardaki iyileşmenin de etkisiyle otomobil ve beyaz eşya satışlarında toparlanma gözlendi. Temmuz-Ağustos döneminde makine-teçhizat yatırımlarına ilişkin göstergelerden taşımacılık hariç yatırım malları üretimi arttı, ancak ithalatı geriledi. Diğer taraftan, inşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden mineral maddeler üretimi azalırken ithalatı artış eğilimini korudu. İnşaat sektörü istihdamındaki gerileme de dikkate alındığında, üçüncü çeyrekte özel inşaat yatırımlarının yavaşladığı düşünüldü. Bu çerçevede, üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda özel kesim tüketim harcamalarının toparlanması özel kesim yatırım talebinin ise zayıf seyretmesi beklendi. Öte yandan, üçüncü çeyreğe ilişkin bütçe harcamaları kamu kesimi talebinin üçüncü çeyrekte büyümeyi destekleyebileceğine işaret etti.
Ağustos ayında aylık bazda altın hariç ithalat miktar endeksi yataya yakın seyrederken altın hariç ihracat miktar endeksi jeopolitik gelişmelerin ve Ağustos ayında otomotiv firmalarının uzun süreli tatile girmelerinin etkisiyle yüzde 7,9 oranında geriledi. Eylül ayına ilişkin göstergeler, bir önceki aya kıyasla altın hariç ithalatta azalışa, altın hariç ihracatta ise Irak’a ihracatın artmasına ve otomotiv ihracatının Ağustos ayındaki düşüşünü telafi ederek yükselmesine bağlı olarak artışa işaret etti. Bu çerçevede, yılın üçüncü çeyreğinde çeyreklik bazda altın hariç ithalatın sınırlı oranda artacağı, altın hariç ihracatın ise yatay seyredeceği tahmin edildi. Öte yandan, zayıf seyreden küresel talebin ve jeopolitik risklerin son çeyrekte de net ihracatın büyümeye katkısını sınırlayacağı düşünüldü.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları Temmuz döneminde bir önceki döneme göre belirgin bir artış sergiledi. İşsizlik oranlarının yükselmesi temelde tarım dışı istihdamdaki zayıf görünümden kaynaklandı. İşgücüne katılımda gözlenen artış eğilimi ise dikkat çekti. Bu dönemde inşaat sektörü istihdamındaki azalış eğilimi duraklarken, sanayi sektöründe istihdam kaybı sürdü. Hizmetler sektörü ise tarım dışı istihdama katkı sağlamaya devam etti. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler tarım dışı istihdama dair olumlu sinyaller vermedi. Yatırım eğiliminin düşük seviyelerde seyretmesi ve sanayi üretimindeki ılımlı artış eğilimi işgücü piyasasındaki iyileşmenin zaman alabileceğine işaret etti.
Özetle, üçüncü çeyreğe ilişkin veriler yurt içi özel kesim talebinin ılımlı bir artış sergilediğine işaret etti. Anket göstergeleri çerçevesinde yılın son çeyreğinde iç talepteki ılımlı toparlanmanın sürebileceği öngörüldü. Öte yandan, Avrupa ekonomilerinde gözlenebilecek yavaşlamaya ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dış talebin zayıflayacağı düşünüldü. Bu çerçevede, iktisadi faaliyette yılın ikinci yarısında ılımlı ve kademeli bir artış bekleniyor. Diğer taraftan, küresel para politikalarına dair belirsizlikler, son dönemde finansal piyasalarda gözlenen oynaklık artışı ve tüketici ile yatırımcı güvenindeki zayıf seyir büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturdu. Bu görünüm altında, talep koşullarının enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskıları sınırlandıracağı ve yurt içi talep gelişmelerinin cari dengedeki iyileşme sürecini destekleyeceği değerlendirildi.
PARA POLİTİKASI VE RİSKLER
Kurul, toplantıda Ekim Enflasyon Raporu’nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminleri değerlendirdi. 2014 yılının üçüncü çeyreğinde, arz yönlü olumsuz gelişmeler sonucunda gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin devam etmesi, yıllık tüketici enflasyonunun Temmuz Enflasyon Raporu tahmininin üzerinde kalmasında etkili oldu. Enflasyon tahminlerine esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde; ithalat ve petrol fiyatları, gıda fiyatları, enerji fiyatı ayarlamaları, çıktı açığı ve enflasyonun ana eğilimindeki gelişmeler göz önüne alınarak 2014 ve 2015 yılsonu enflasyon tahminleri yukarı yönde güncellendi.
Yakın dönemde küresel finansal piyasalar dalgalı bir seyir izledi. Fed uzun süreden beri sürdürdüğü varlık alımı adımlarını sonlandırırken politika faizi artırımının zamanlamasına ve büyüklüğüne dair belirsizlikler sürdü. ECB ekonomik yavaşlama ve deflasyon risklerine karşı politika faizlerinde indirime gitti ve teminatlı tahvil ile varlığa dayalı menkul alımları yoluyla bir çeşit nicel genişleme programı açıkladı. Küresel para politikalarına dair devam eden belirsizlikler ve küresel iktisadi faaliyetteki zayıflama nedenleri ile gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ve risk göstergelerinin oynak bir seyir izlemesi beklenecek. Kurul, küresel para politikalarının normalleşmesi sürecinde, Döviz Depo Piyasası’nda bankalara tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde bankaların TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarında indirime gidilmesinin, Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini destekleyeceğini ifade etti. Ayrıca bu dönemde, finansal istikrar açısından bankacılık sektörünün mevcut sağlıklı yapısının daha da güçlendirilmesi önem taşıyor. Bu çerçevede kurul, finansal kuruluşların zorunlu karşılıklarının Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi aracılığıyla çekirdek yükümlülüklere ilave bir destek sağlanmasının, dengeli büyümeyi ve yurt içi tasarrufların güçlendirilmesini destekleyeceğini belirtti.
Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirdi. Gıda fiyatlarında yıl içinde yaşanan olumsuz gelişmelerde arz koşulları en temel etken oldu. 2015 yılında arz koşulları kaynaklı ek bir olumsuz katkının gelmemesi ve gıda enflasyonunun geçmiş yıllardaki ortalamasına yaklaşması durumda, enflasyon için bu kanaldan önemli bir düşüş alanı bulundu. Yakın dönemde zayıflayan küresel talebin etkisi ile başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatlarının önümüzdeki yıl için enflasyonda öngörülen düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirildi. Enflasyon görünümünde beklenen bu olumlu gelişmelerle birlikte, enflasyonun ulaştığı yüksek seviyeler orta vadeli beklentiler ve fiyatlama davranışları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturmaya devam etti. Kurul, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşu sürdürecek.
Kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonu, sıkı para politikası duruşu ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle, arzu edilen seviyelerde seyretti. Tüketici kredilerinin yıllık büyüme oranı düşük seviyelerde devam ederken ticari krediler göreli olarak daha güçlü bir seyir izledi. Kredilerdeki bu görünümün bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklediği değerlendirildi. Kredi büyümesinin, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturacak ve dengelenme sürecini bozarak finansal risklerin artmasına neden olacak şekilde hızlanması durumunda ek sıkılaştırıcı tedbirler alınacak.
Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etti. 2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyreğinde küresel ekonomide genel bir büyüme yavaşlaması gözlendi. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde büyümenin duraksaması ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeler sonucunda dış talepte yaşanan zayıflama ihracat büyümesini sınırlandırıcı etki yaptı. Zayıf küresel talep nedeni ile düşen emtia fiyatlarının ise ithalat büyümesini sınırlandırarak cari dengeye olumlu katkı yapması beklendi. Öte yandan, finansal piyasalarda oynaklığın devam etmesinin ve güven endekslerindeki zayıf seyrin etkileriyle özel kesim nihai talebi de kalıcı bir toparlanma sergilemedi. Bu çerçevede, iktisadi faaliyette öngörülen toparlanmanın kademeli bir şekilde gerçekleşmesi ve toplam talep gelişmelerinin enflasyondaki düşüş sürecini desteklemesi beklendi. Dış talepte ek zayıflama yaşanması ve küresel büyüme oranlarının önemli oranda gerilemesi durumunda, emtia fiyatlarında yaşanacak düşüşler enflasyonu azaltıcı etki yapacak, fakat aynı zamanda yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde belirgin olumsuz etkiler gözlenebilecek. Bu durumda, kurul politika araçlarını ekonomiyi destekleyici yönde kullanacak.
Yılın başında alınan makro ihtiyati önlemlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun çekirdek enflasyon eğilimi üzerindeki olumlu etkileri gözlendi. Yılın ilk aylarında belirgin miktarda artış yaşanan çekirdek enflasyon göstergelerinden H ve I endekslerinin eğiliminde yakın dönemde iyileşmeler gözlenmiş ve enflasyon eğiliminde yaşanan artışın büyük bir kısmı üçüncü çeyrek itibariyle geri alındı. Bu çerçevede, birikimli döviz kuru gelişmelerinin yıllık enflasyon üzerindeki olumsuz yansımaları da kademeli olarak azaldı. 2015 yılında enflasyonda bu kanaldan önemli bir düşüş alanı olduğu değerlendirildi. Bununla birlikte, kurul, ikincil etkilerin ve enflasyon beklentilerinin yakından izlenmesi gerektiğini vurguladı. Kurul, orta vadeli enflasyon görünümünde ek bozulmalar yaşanması durumunda likidite ve para politikalarında sıkılaşmaya gidileceğini belirtti.
Kurul, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ediyor. Para politikası duruşu oluşturulurken, önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayıldı. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecek.
Orta vadede mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecek. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacak. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program’ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.