Nazilli’de "kırım’da Türk Varlığı Ve Tarihi" Konuşuldu
Nazilli Türk Ocağı, belediye tiyatro salonunda ‘Kırım’da Türk varlığı ve Kırım Tarihi’ konulu konferans düzenledi.
Konferansa ADÜ İİBF öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Tunca Ercan Sepetçioğlu konuşmacı olarak katıldı. Sunuculuğunu ADÜ öğrencisi Sema Tuna’nın yaptığı konferansa Belediye Başkan Vekili Ziya Aksüt, Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Akkaya, MHP İlçe Başkanı Kürşat Engin Özcan, Türk Eğitim-Sen Başkanı Olgun Ergün, Turkuaz Kadınlar Derneği Başkanı Fatma Ergün, Erzurumlular Derneği Başkanı Hüseyin Akkuş ve çok sayıda davetli katıldı. Türk Ocağı Başkanı Ahmet Çekim’in açılış konuşmasının ardından konuşmacı Ercan Sepetçioğlu, yaklaşık 1,5 saat Kırım’ı anlattı.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KIRIM VE KIRIM’DA TÜRK VARLIĞI
1475’te Kırım’ın Osmanlı Devleti’nin eyaleti olduğunu ifade eden Yrd.Doç.Dr. Tunca Ercan Sepetçioğlu; “Kırım’a ilk defa 13. yüzyılın ortalarında Altın Orda Devleti’nin kurucusu Batu Han zamanında gelen Kırım Tatarları, bölgede kısa zamanda mevcut politik ve kültürel müesseselerin yerine kendilerininkini koymuşlar; 15. yüzyılın ortasında 1441’de ilk devletlerini kurmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Mengli Giray, Kırım Hanı tayin edildi. Bu süratle 1475’te Kırım Osmanlı Devletinin bir eyaleti haline geldi. Osmanlıların yaptıkları savaşlarda 50 ile 100 bin arasında değişen atlı asker göndermeleriyle Kırım Hanlığı Osmanlı İmparatorluğuna olan sadakatlerini asırlarca devam ettirdiler. Ruslar, Kırımlılar ile çeşitli müzakereler yapmışlar, yayınladıkları bildirilerle de onlara, Kırım’a doğru ilerleyen Rus kuvvetlerine karşı gelmedikleri takdirde bağımsızlıklarını vereceklerini vaat etmişlerdi.
21 Mart 1779’da Aynalıkavak Tenkihnâmesi imzalandı. Bu antlaşmayla Kırım bağımsız bir devlet olacaktı. Ruslar da Kırım’daki askerlerini çekeceklerdi. Osmanlı yönetimi de Şahin Giray’ın hanlığını tanıyacaktı. 1783 yılında ise Rusya Kırım’ı ilhak etti.”
KIRIM TATARLARININ SÜRGÜNÜ
İkinci Dünya Savaşı’nın 1941-1944 yılları arasında Alman işgali altında olan Kırım’da, Kırım Tatarlarının bu zaman içerisinde Almanlar ile "işbirliği" içinde olduğu gerekçe gösterilerek 1944 yılında Sovyet hükümeti tarafından toplu sürgün kararı çıkarıldığını hatırlatan Tunca Ercan Sepetçioğlu; “Sürgün, 18 Mayıs 1944 tarihinde tüm Kırımlı yerleşim yerlerinde başladı. Eyleme 32.000’den fazla Sovyet birliği katıldı. Toplamda 193.865 Kırım Tatarı sürgün edildi. 151.136 kişi Özbekistan SSC’ye, 8.597 MariÖSSC’ye, 4.286 Kazakistan SSC’ye, geriye kalan 29,846 kişi ise Rusya’nın çeşitli yerlerine sürgün edildi. Mayıstan 10 Kasım’a kadarki süreç içerisinde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatarlarından 10.105 kişi açlıktan ölmüştür. Verilere göre yüzde 20’si yaklaşık 30.000 kişi, bir buçuk yıl içinde sürgünde öldü. Kırım Tatar aktivistlerin verilerine göre ise nüfusun yaklaşık yüzde 46’sı bu zaman içerisinde hayatını kaybetti. Sürgün boyunca toplam nüfusun yaklaşık yüzde 45’i açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle ölmüştür. Tatarlar, 1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra bölgeye geri dönmeye başladı. Bu da, Tatarlar ve Ruslar arasında arazi haklarıyla ilgili çıkan tartışmalar nedeniyle gerginlik yaratıyor.”
GÜNÜMÜZDE KIRIM
2014 yılının başında Ukrayna’daki ayaklanmaların ardından meclisin eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in azletmesiyle iktidar, Batı yanlıları ve milliyetçi Ukraynalıların eline geçti diyen Sepetçioğlu; “Güneydeki Kırım bölgesinin ise Ukrayna ve Rusya’ya bağlı kuvvetler arasındaki mücadelenin adresi olmuştur. Kırım’da kamu binalarını işgal eden kimliği belirsiz kişiler “Kırım Rusya’dır” yazılı bayraklar çekti. Kiev’e bağlı gruplar ve ayrılıkçılar da sokaklarda karşı karşıya gelmişlerdir. Karadeniz’e uzanan Kırım yarımadasında 2.3 milyon kişi yaşıyor. Nüfusun çoğu kendisini Rus olarak tanımlıyor ve Rusça konuşuyor.
Bölge, 2010 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ağırlıklı olarak ViktorYanukoviç’e oy verdi. Bölge halkının çoğu Yanukoviç’in darbe mağduru olduğunu düşünüyor. Rusya, Kırım’ı ilhak ettiği 1783’ten bu yana son 200 yılın büyük bir bölümü bölgede hâkim güç oldu. Fakat daha sonra Moskova, dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev (1953-1964) tarafından Rusya’dan Ukrayna’ya devredildi. Bölgedeki bazı Ruslar, bu karar tarihi bir hata olarak anıyor. Kırım yasal olarak Ukrayna’nın bir parçası olarak görülüyor. Rusya da 1994’te Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için hazırlanan genelgeye ABD, İngiltere ve Fransa ile beraber imza atmış, destek çıkmıştı. 2001 yılında yapılan nüfus sayımına göre Ukraynalılar Kırım’da nüfusun yüzde 24’ünü, Ruslar yüzde 58’sini, Tatarlar ise yüzde 12’sini oluşturuyor” dedi.
Konferansın sonunda ADÜ İİBF öğretim üyesi Sepetçioğlu’na, Belediye Başkan vekili Ziya Aksüt tarafından günün anısına çiçek takdim edildi.